beni duy, beni gör

7.2K 648 861
                                    

Ben yara gibiyim, gönlündeki yarayı kapat n'olur
Sal beni gideyim, ömründe bi' kara meleğim

yn; medyadaki beyi hep blaise olarak düşünüyorum, çok hoşuma gidiyor ühühühü
--

Ünlü muggle Alman filolog, filozof, kültür eleştirmeni, şair ve besteci Friedrich Wilhelm Nietzsche der ki;

"İnsanoğlu hayatta o kadar acı çeker ki, canlılar arasında yalnız o, gülmeyi icat etmek zorunda kalmıştır."

Harry Potter yıllar boyunca Lord Voldemort ve müritleriyle savaşmaya bir bakıma alıştığını düşünüyordu. Onunla nasıl savaşacağını biliyordu, ona her karşı geldiğinde içgüdülerine, deli cesaretine, kimsenin onun yüzünden incinmemesini istemesine ve arkasındaki sevgiye güveniyordu.

Ancak daha önce hiç kalbiyle savaşmamıştı. Aşk beyinde olur derlerdi oysaki, o halde neden göğüs kafesinin içerisine taşlar dolmuştu? Belki de cehennem dedikleri yer, herkese farklıydı. Belki de bazılarının cehennemi bu dünyada başlıyordu. Belki de cehennem, gri gözlerin gölgesindeydi.

Buna rağmen acısını bir şekilde saklamayı öğrenmişti. Hatta kendisini yeterince zorladığında insanlara gülebiliyordu bile. İçi gülmüyordu belki ama en azından arkadaşlarını daha az endişelendiriyordu.

"Başka birini sevme şansın olsaydı, ister miydin?" diye sordu Seamus, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersine doğru yürürken.

Başka hiç kimsenin Draco Malfoy kadar zor ve aşılamaz olmadığını biliyordu Harry. Ama daha bebekken bile seçme şansı sunulmamıştı ona, öyle değil mi? Zor ve tehlikeli olan her şeyin onu bulmasına isyan ederken, Draco'ya aşık olmanın en büyük zorluğu olacağını bilmiyordu. Bilseydi, yine de ona aşık olur muydu?

Düşünceli gözlerini KSKS sınıfına girdiğinde Malfoy'a çevirdi. Gümüşi sarı saçları her zamanki gibi düzenli ve yana yatırılmış, gri gözleri fırtına öncesi sessizliğe benzeyen bir sükunetle çevrili ve naif eli yanağına yaslıydı.

Ah, evet.

Bilseydi bile yine ona aşık olurdu.

Sadece güzelliğinden değil ama en çok da gözlerinin arkasını görmek istediğinden. Birine olan aşkı tanımlamak için her zaman ona duyduğumuz meraktan bahsetmezler miydi zaten?

"Hayır, istemezdim." dedi.

Seamus bir an Dean'e baktı. Esmer olan da dikkatle kendisini izliyordu. İlk defa kendisine böyle dikkatli baktığı için bir an kızardı Seamus. Dean ise onun kızarmasına gülümsemiş, elini sarı saçlara atıp dağıtmıştı. "Kızarınca böyle güzel olursan, herkesi kendine aşık edersin."

Seamus gülümsedi. "Ama seni edemem." dedi anlık bir cesaretle.

Dean'in gözleri kocaman oldu, Harry dahil herkes gülmemek için dudaklarını dişliyordu. Herm elini ağzına kapatmış, Ron ise onlara bakmamak için gözlerini kaçırmıştı. Harry ise günlerden sonra kıkırdıyordu.

"Belki de etmişsindir." dedi Dean bu sefer.

İkinci bir şok oluş etraflarını sararken Seamus domates gibi kıpkırmızı olmuş ve "Sen aptalsın Dean!" diye bağırarak ordan kaçmıştı. Dean ise onun tatlı kaçışına sırıtıp arkadaşlarına dönmüş, "Bu bizim birbirimize seni seviyorum deme şeklimiz." demiş ve arkasından koşmaya başlamıştı. Bu üçünün sonunda kendilerini bırakıp kahkahalarla gülmesine sebep olurken Harry üzerindeki bakışlarla gülen gözlerini arkadaşlarından çevirdi.

loverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin