final

6.1K 418 427
                                    

ladies and gentlemen, will you please stand?
with every guitar string scar on my hand
I take this magnetic force of a man to be my lover
my heart's been borrowed and yours has been blue
all's well that ends well to end up with you

swear to be overdramatic and true to my lover
and you'll save all your dirtiest jokes for me
and at every table, I'll save you a seat, lover
——

Ünlü muggle İngiliz şair, oyun yazarı ve oyuncu olan William Shakespeare der ki;

"Sevgi, senin yüzünde sonsuza dek yaşasın."

Gri gözleri muzip, dudakları kendini beğenmiş bir gülümsemeyle kıvrık ve gümüşi sarılıkta olan saçları her zaman düzenli olmanın aksine bir hayli karışık. Nazik ve kemikli elleri iksir karıştırdıkları masada ritmik bir şekilde dans ediyor, izlendiğinden haberdar bir şekilde gülümsemesini bastırmaya çalışıyor gibi duruyordu uzaktan.

Harry sadece birkaç dakika önce parmakları o yumuşacık sarı saçların arasında dolanmamış gibi, sanki onu sabahtan beri ilk kez görüyormuş gibi gözlerini çekemiyordu Draco Malfoy'dan. Muggle şair haklıydı, sevgi Draco Malfoy'un yüzünde sonsuza dek yaşamalıydı. Draco dayanamayıp gözlerini Harry'nin zümrütleriyle buluşturdu. Dakikalar önce koridorda birbirlerini defalarca öpmemiş gibi baktılar birbirlerine. Her zaman daha fazlasını isteyerek.

"Resmen çocuğa doymadın." dedi Seamus Harry'e, artık yıl sonu yaklaşmıştı ve dışarıda güneş güzelce parlarken burada zindanda ders işlemek hiç hoşuna gitmiyordu. Haliyle suratında bunun huysuzluğu vardı. Dean sevgilisinin saçlarını karıştırdı. "Sen bana böyle baksan, ben seninle evlenirdim Seamus."

Seamus anında yumuşayan suratıyla kıkırdadı. "Sen aptalsın Dean."

"Bunlar da birbirlerini seviyorlar mı yoksa birbirlerine sövüyorlar mı, asla anlamıyorum." dedi Ron ikiliyi bir kafa karışıklığıyla izlerken. Herm, Harry ve ikili onun bu haline gülerken masadaki ders havası tamamen dağılmıştı. Gerçi Bay Slughorn dikkatini onlara veriyor gibi de değildi zaten.

İlkbaharın gelmesiyle tüm Hogwarts'ın kasvetli havası dağılmış ve ders aralarında çimlerde uzanmak günün en güzel etkinliği haline gelmişti son günlerde. Harry yaklaşan bir savaşın bilincindeydi elbette ancak dışarıdaki kötülük onu biraz daha bekleyebilirdi. Bu sene ilk defa normal büyücüler gibi yaşamıştı ve bu eline geçen son fırsattı, biliyordu.

Harry en başında Draco Malfoy'a aşık olmak istememişti. Ona aşık olmak kötülüklerle savaşmaktan daha zordu çünkü en azından onların amaçlarını biliyordu ancak Draco Malfoy'un saklı grileri ve ne hissettiğini asla göstermeyen alaycı yüzünde hislere rastlamak çok zordu. Ona aşık olmanın okyanus derinliklerinde boğulmak gibi olduğunu düşünmüştü, eğer boğulduğunu söylerse Draco'nun bundan keyif duyacağından da emindi ancak öyle ya Draco boğulduğunu gördüğünde onun için okyanusa atlamış, dudaklarını nefesini paylaşmak ister gibi dudaklarına bastırmıştı.

Draco Malfoy ona nefes olmuştu, bir gün nefesi kesilir diye korkmadan yapmıştı bunu.

"İksirleri masama bırakıp çıkabilirsiniz."

Profesörün sesiyle düşüncelerinden ayrılıp iksiri masaya bıraktı ve herkes zindandan birer birer ayrılırken o geride kaldı. Draco da onun gibi arkadaşlarına kendisini beklememelerini söyleyerek geride kalmıştı. Herkes zindandan çıktığında ikili muzip bir bakışla birbirlerine baktılar.

"Bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederden, sen ondan çok daha güzelsin diye."

Draco melodik ses tonuyla William Shakespeare alıntısı yaptığında Harry'nin gözleri kocaman oldu. "Okumuşsun!"

loverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin