hogwarts'a dönüş

5.4K 414 559
                                    

çünkü bebeğim sen,
sen aradığım o kişisin
evet, sensin
bütün gün seni düşünmekten delireceğim sanıyorum
oh, sana benim en iyi tarafımı görmene izin verdim
——

Ünlü muggle Fransız rahibe Héloïse sevdiği adama der ki;

"Tanrı tanığımdır ki, sende asla senden başka bir şey aramadım; senden hiçbir şey istemedim, yalnız seni istedim."

Hogwarts Express hızını kesmeden karın yavaş yavaş çekildiği ovalardan ve uçsuz bucaksız ormanların arasından geçerek ilerlerken Draco Malfoy ilk defa Slytherin kompartmanında değil, Harry Potter'ın kollarındaydı. Herkesten soyutlanmış, kucaklarındaki kurbağa çikolatalar ve şekerlemelerle gülüşleri birbirine karışarak muhabbet ediyorlardı. Ron, Hermione, Blaise ve Pansy sınıf başkanları oldukları için ayrı kompartmandaydı ve bu hiç sorun değildi Draco için. Harry ile yakaladığı bu zamanları seviyordu.

"Biliyorsun, Héloïse iyi bir örnek değil." dedi Draco konuşmalarının arasında. "Kadın sırf aşık oldu diye bir ömür rahibe olmaya zorlandırıldı."

Harry Draco'nun elindeki parşömene bakınca gülümsedi. Kafasını dağıtmak için kitaplardan alıntıları her zaman not alırdı. Hermione bunu görse kendisiyle gurur duyardı şüphesiz. Sarışın olan Harry'nin bordo kazağını giymişti ve sarı saçları her zamanki gibi düzenli değil karışıktı. Harry sürekli saçlarını sevdiği için artık düzeltmekle uğraşmıyordu, aksine hoşuna gidiyordu bu durum.

"Ama bu onu durdurmadı." dedi usulca. Bir eli Draco'nun saçlarını buldu, tenini okşadı sonra. Ellerinin altında Draco'yu hissetmek öyle çok hoşuna gidiyordu ki, elinde olsa ellerini onun üzerinden asla ayırmazdı. Draco sevilmenin sıcacık hissiyle gülümsedi. Alışkın değildi böyle sevilmeye, her seferinde ürperiyor ve sevgi isteyen bir kedi gibi daha fazlasını istiyordu.

"Héloïse'in sevgilisi Abelard der ki, 'Tarih beni bir şair, bir filozof olarak değil, bir sevgili, senin sevgilin olarak hatırlayacak.'" dedi Harry. Ses tonu huzurluydu. Draco parmaklarını Harry'nin ensesine sararak yüzünü yüzüne yaklaştırdı ve dudaklarını bir an bile duraksamadan dudaklarına bastırdı.

Harry'nin dudaklarında çikolatanın ve yarım kalmış gülüşlerin neşesi vardı. Saçlarını okşayan ellerinde geleceğin güzel olacağına dair umutlar vardı. Bazen cümlelerden çok hisler geçerdi. Dışarıda olan ve onları bekleyen kötülükler sanki hiç onlara ulaşmayacakmış gibi hissediyorlardı son günlerde.

Ancak Draco içten içe bunun uzun sürmeyeceğini söyleyen bir iç sese sahipti.

——

Vakit akşamı bulduğunda ve hava karardığında tren Hogwarts'a varmış, hepsi bir arada Hogwarts'a yürümeye başlamışlardı. Ron heyecanlı heyecanlı trende yaşanan şeyleri anlatıyor, Blaise dudaklarında asılı kalmış bir sırıtışla onu dinliyordu.

"... Daha sonra Neville'in o saçma saksısı yüzünden hepimiz bitki öz suyuyla kaplandık. Bakın ciddi söylüyorum, hayatınızda bu kadar iğrenç bir koku duymamışsınızdır."

Draco onun ekşimiş suratına kahkaha attığında Harry'nin eline kenetlenmiş eliyle dışarının soğuğu onu etkilemiyormuş gibi hissediyordu. Harry muhabbete katılmak yerine keyifli sevgilisini izliyor, gri gözleri kendisine değdiğinde parlak bakışlarıyla huzur buluyordu.

loverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin