// chapter one //

3K 166 97
                                    

{ Hogwarts' da 6. sene }

Yapılan anons ile kafasını hızla gömdüğü kitaptan kaldırdı Hermione.

Etrafa baktı, kütüphanedeydi. Uyuya kaldığını anlayıp hemen toparladı kendini.

"Tüm öğrenciler yatakhanelere."

Bir kaç kez tekrarlanan anonsun ardından kütüphane kapısını sertçe itip kendini koridora attı.

Hızlı ama sessiz adımlarla ilerliyordu boş koridorda.

Karanlıktı koridor, göz gözü görmüyordu. Hermione elindeki gaz lambasını yakmaya çalıştı.

O sırada hızla bir şeye çarptı, uzun boylu biriydi bu. Aklına gelen kişi ile gerilmişti.

"P-profesör Snape?"
Diyebilmişti Hermione kekeleyerek.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
İşittiği ses ile bir anlık rahatlamıştı.
"Malfoy?"
"Bulanık? Sen misin?"
"Benim, görmüyor musun?"
"Görmüyorum tabiki, seni aptal!"
Her zamanki küstahlığı üstünde, diye düşündü Hermione.

İkiside birbirlerini göremiyordu. Gözleri açıktı, birbirlerine bakıyorlardı fakat gördükleri tek şey karanlıktı. Draco kızın elinde yanıp sönen ve parlamaya çalışan bir ışık farketti.
"Elindeki lambayı neden yakmıyorsun aptal!"
Diye bağırdı Draco, sesi her yerden duyulacak şekilde yakılanmıştı. Hermione sert ama sessizce çıkıştı.
"Kes sesini! Herkesi buraya toplamaya meraklısın galiba. Ayrıca bu lamba bozuk Malfoy, anlamıyor musun?"
"Ver şunu bulanık!"
Diyerek lambayı hızla kızın elinden aldı Draco.
Söylene söylene ışığı yakmaya çalışıyordu.
"Bir işi becerebilsen şaşardım zaten!"
Lambayı elinde evirip çevirdi Draco. Yapamayacağı kesindi.
"Dikkat ette kırılmasın, bir de başımıza bela alma-"
Hermione daha sözünü tamamlayamadan lamba Draco' nun elleri arasından kayıp düşmüştü.

Tam Hermione' nin ayak ucuna düşen lambanın camı gürültüyle kırıldı. İçinde yanan küçük ışık aniden söndü.
"Tebrikler Malfoy!"
Hermione artık kısık sesle konuşmuyordu. Zaten yeterince gürültü çıkmıştı, umursamadan daha da yüksek sesle bağırmaya devam etti.
"Seni uyarmıştım! Dikkatli olmanı söylemiştim değil mi?"
Uzunca bir süredir konuşmayan Draco sonunda ağzını açabilmişti.
"Farkında mısın bilmem ama sen konuşup benim dikkatimi dağıtmasaydın hallediyordum!"
"İnanamıyorum, bir de üste çıkmaya çalışıyorsun!"
"Al işte şimdi ne yapacağız? Şu an yatakhanelerde olmamız gerekiyordu!"
"Amma da korkaksın! Ben hala burada ikimizden başka kimseyi göremiyorum."
Dedi ve ekledi sakince.
"Merak etme, kimsenin ruhu dahi duymamıştır."

O anda tüm ışıklar yandı. Karanlık koridor aydınlık bir hal almıştı. Draco gözlerinin alışması için bir kaç kez göz kırptı. Hermione ise gözlerini kısıp koridorun başında duran iki profesöre baktı. Önce kim olduklarını seçemese de biraz daha dikkatli bakınca Profesör McGonagall ve Profesör Snape' in onları izlediğini farketti.
"Kahretsin, gözlerim acıyor! Işıkları kim açtı?"
Diye söylendi Draco. Arkasını dönüp koridorun başına baktığında ise o da aynı manzarayla karşılaştı. İkiside korkuyla onlara doğru yaklaşan McGonagall ve Snape' e diktiler gözlerini.

"Siz ikiniz, bu saatte burada ne işiniz var?"
Diye hızla sordu Snape.
"Bayan Granger ve Bay Malfoy, şu anda yatakhanelerinizde olmanız gerekmiyor muydu?"
Draco ve Hermione birbirlerine baktılar korkuyla.
"Ş-şey-"
Draco, Hermione' den önce davranıp hızla araya girdi.
"Hepsi Hermione' nin suçu! Ben yatakhaneye gidiyordum, o beni durdurdu. Bir şeyler anlatmaya başladı ve-"
Hermione şaşkınlıkla Draco' nun sözünü kesti.
"Ne saçmalıyorsun sen Draco!"
"Susun! Saat çok geç oldu, yatakhanelerinizde olmadığınız ve gürültü yaptığınız için cezalısınız!"
Diye sertçe konuştu McGonagall.
"Evet, yasak ormanda-"
"Profesör Snape, yasak orman olmasın, lütfen."
Diyerek araya girdi Draco. Snape bakışlarını Draco' ya çevirdi.
"Neden olmasın Bay Malfoy?"
"Daha önce yasak ormanda bir sürü korkutucu yaratıkla karşılaştım Profesör Snape. Lütfen."
Yalvarırcasına konuştu Draco.

"Korkuyor musun?"
Diye merakla sordu McGonagall. Draco hızla kafasını olumlu anlamda salladı. Hermione ağzını dahi açmıyordu, Draco yalan söylüyordu. O ise bunu sadece seyrediyordu.
Profesör biraz düşündü. Çok insaflı bir kadındı McGonagall.
"Cezadan kaçacağınızı sanmayın Bay Malfoy."
McGonagall sözlerine sakince devam etti.

"İkiniz yarın akşam bu saatlerde cezaya kalıyorsunuz."
"İksir sınıfını temizleyeceksiniz."
Snape meraklı bakışlarını Profesör McGonagall' a çevirdi.
"Bu ceza biraz hafif kalmadı mı?"
"Doğru."
Diye onayladı McGonagall.
"Gryffindor' a ve Slytherin' e -50 puan."
Ve devam etti.
"Şimdi ikinizde doğruca yatakhanelerinize gidiyorsunuz!"

Draco ve Hermione kafalarını olumlu anlamda salladılar. İki profesörüde geride bırakıp yatakhanelerine doğru ilerlediler.

"Şu işe bak, bulanık Granger' le iksir sınıfında cezaya kalacağım. Daha iyisi olamazdı!"
"Malfoy, kapa çeneni! Bende pek meraklı değilim seninle cezaya kalmaya. Ayrıca senin kadar iğrenç birini daha görmedim."
Öfkeyle devam etti Hermione.
"Suçu benim üstüme attın, seni adi!"
Küstahça lafa girdi Draco.
"Bana kızacağına minnettar olmalısın bulanık. Neredeyse yasak ormanda cezaya kalacaktık, inanabiliyor musun?"
"İkimiz, yasak ormanda, bir gece... Tanrım, düşüncesi bile katlanılmaz."
Diye tamamladı cümlesini.

Draco yanından gidene kadar tek kelime dahi etmedi Hermione. Kızlar yatakhanesinden içeri girdiği anda kendini rahat yatağına bıraktı. Üstünü bile değiştirmemişti, yatakta yan döndü ve bir süre gözlerini açık tuttu. Fakat fazla dayanamadı gözleri, yanmaya başladı. Ne kadar yorulduğunun farkına varamamıştı, göz kapakları ağırlaşana ve en sonunda kapanana dek.





Başladık bakalım bismillah.

Benim kendimden beklemediğim gibi sizde benden aşırı mantıklı bir hikaye beklemeyin.

Neyse yine de umarım beğenirsiniz <3

735 kelime

potions class • dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin