// chapter fourteen • final //

1.9K 116 68
                                    

Hermione yatakta dönüp duruyordu sürekli.

Arada kendi kendine sırıtıp dudağına dokunuyordu.

Ama bir türlü uyku girmiyordu gözüne.

Yatakta doğrulup duvarda asılı olan saate baktı.

22.41

Fazla geç değil, diye düşündü Hermione.

Hemen yatağından kalkıp kızlar yatakhanesinden çıktı.

Nasıl görünmeden gideceğini bilmiyordu.

Tam o sırada hala ortak salonda oturan Harry ve Ron' u farketti.

Hızla yanlarına koştu. Harry ve Ron şaşkınca Hermione' ye baktılar.

"Uyumuyor muydun?"
Hermione hızla Ron' un sorusunu yanıtladı.
"Uyku tutmadı, bir yere gitmem gerek."
"Nereye gideceksin ki? Saat çoktan akşam 10' u geçti."
"Biliyorum Harry, şey diye düşünmüştüm - acaba görünmezlik pelerinini ödünç alabilir miyim?"
"Yine mi?"
"Söz veriyorum, son defa alacağım."
"Bu saatte nereye gidiyor olabilirsin ki Hermione?"
"Ah Ron, bir işim var işte."
"Ne olduğunu merak ediyorum."
Dedi Harry gülerek. Hermione de aynı şekilde gülerek bakışlarını yere çevirdi.
"Yakında öğrenirsiniz."

Harry bir koşu erkekler yatakhanesinden görünmezlik pelerinini getirmişti.
Hermione tam onu üstüne geçirecekken aklına gelen şey ile onlara döndü tekrardan.
"Şey, siz daha önce girmiştiniz oraya. Acaba... Slytherin ortak salonunun parolasını biliyor musunuz?"
İkisi de anlamamışça bakıyorlardı şimdi. 
"Slytherin mi? A-ama-"
"Cidden Ron, sonra açıklayacağım."
"Şeydi sanırım, safkan."
"Çok - çok teşekkür ederim, ikinize de. Sonra görüşürüz."
Deyip pelerini üstüne geçirdi.
"Görüşürüz."
Deyip kaybolan bedenin ve açılıp kapanan kapının ardından bakakaldılar.

~

"Safkan."
Diye fısıldadı Hermione. Kapı bir anda açılıverdi. Hermione içeri girince tekrar kapandı.

Ortak salon öylesine doluydu ki, neredeyse tüm Slytherin' liler oradaydı.

Hermione fazlasıyla yabancı olduğu bu mekana biraz göz gezdirdi.

İşte oradaydı.

Simsiyah bir koltukta yanında Zabini ve Goyle ile oturuyordu.

O ikisine farkettirmeden nasıl onu çağıracağım, diye düşündü Hermione.

Hiç bir şeye değmemeye dikkat ederek yanlarına gitti. Hafifçe Draco' nun bacağına dokundu.

Draco hemen bacağına baktı. Hermione pantolonundan tutup çekiştirdi. Şimdi tam Hermione' nin olduğu tarafa bakıyordu.

"Neye bakıyorsun Draco?"
Diye sordu Goyle.

Draco ona bakmadan yanıtladı.
"Yok bir şey, sadece bacağıma bir ağrı girdi. Ben - yatakhaneye çıkıyorum."
Ayağa kalktığı sırada arkasına dönüp uyardı.
"Sakın gelmeyin."

Draco erkekler yatakhanesine çıkarken Hermione' de arkasından çıktı.

Malfoy kapıyı açtı ve içeri girdiler. Şanslarına içerde kimse yoktu.
"Girdin mi?"
"Evet."
Kapıyı yavaşça kapattı ve pelerini üstünden atan Hermione' ye döndü.
"Ne yapıyorsun burada? Birisi seni görebilir."
Hermione umursamazca omuz silkti.
"Umrumda değil."

Granger ona biraz daha yaklaştı.
"Ben - ben bir şeyi merak ediyorum."
Malfoy meraklı bakışlarla sordu.
"Nedir o?"
"Be-benimle çıkar mısın acaba?"
Malfoy bir süre ifadesizce baktı ve sonrasında gülmeye başladı.

"Hermione, biz zaten çıkıyoruz."
Hermione...
Adını ilk defa Malfoy' un ağzından duymuştu, ve bu harikaydı.
"Çı-çıkıyor muyuz?"
"Kekelemeyi kes artık."
Hermione hafifçe güldü.
"Draco."
Buna karşılık Draco' da güldü.

Granger, Malfoy' un aşık olunası gözlerine baktı bir süre. Malfoy da onun yanağına elini koyup okşadı.

"Seni seviyorum, sevgilim."
Hermione o harika duyguyu hissediyordu işte.
Aşk.
"Bende seni-"

Cümlesini tamamlayamadan dudağında bir baskı hissetti.
Draco' nun kapanmış olan göz kapaklarına bakıp hiç düşünmeden o da kapattı gözlerini.

İki elini de Draco' nun boynuna doladı. Draco ise elini Hermione' nin yanağından çekip beline doladı.

Geçen seferkinden çok daha sert ve tutkulu öpüyorlardı birbirlerini.

Draco' nun öpücükleri gittikçe derinleşiyordu. Hermione de acemice ayak uyduruyordu ona.

Malfoy' un ince parmakları yavaşça
Granger' ın kalçasını kavradığında genç cadı fazla ileri gittiğini anladı, ama umrunda değildi.

Tek istediği Malfoy' du.
Bacaklarını hızla Malfoy' un beline doladı.

Draco onu hızla kendi yatağına taşıdı ve yavaşça yatırdı.

Üstüne çıkıp dudaklarını ayırdı.
İkisinin de dudakları mosmor olmuştu, ve hafif şişmişti.

Hermione hızla Draco' nun gömleğine uzandı ve düğmelerini açtı. Draco' da ona yardımcı olup gömleği hemen üstünden attı.

Bembeyaz, harika vücuduna bakakaldı Hermione, hayatında daha önce böyle muhteşem bir vücut görmemişti.

Draco, Hermione' nin üstündeki kısa, bordo renkli tişörtü uçlarından tutup çıkarttı.

Birbirlerinin gözlerine baktılar bir süre, ve güldüler.

Hermione, Draco' yu omuzlarından tutup kendine çekti.
Tekrar dudaklarını birleştirdiler.

~

İkiside anca giyinmişti.
Hermione duvarda asılı olan saate baktı.

00.03

"Aman tanrım, saat - saat çok geç olmuş."
Dedi Hermione panikle.
Draco' da saate bakıp onayladı.
"Ah, haklısın. Çabuk geri dön Hermione, umarım seni farketmemişlerdir."

Hermione bir şey demedi. Saçlarını düzeltti ve pelerini yerden aldı.

Draco' nun karşısına dikilip yanağına küçük bir öpücük kondurdu.

"Bulanık Granger ve Safkan Malfoy, ne büyük olay değil mi?"
"Haklısın. Ama olayların bu noktaya gelebileceğini biz bile tahmin edemezdik, değil mi?"
Hermione onaylarcasına başını salladı.

"Profesör Snape' e ve Profesör McGonagall' a hayatım boyunca minnettar kalacağım..."





Ağlıyıcam şimdi :')

Ahh, işte böylece benim ilk amatör hikayemde bitmiş oldu.

Bu hikayeyi bitirmek benim için çok zor oldu.

Bu hikayeye 10 üzerinden puan verin bakalım.
Benim puanım 10/8

Başından sonuna kadar hikayemi okuyan bütüüüün herkese çok teşekkür ediyorum.
Sizi ve bu hikayeyi özleyeceğim. <3

747 kelime

potions class • dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin