▪︎
Mahvediyordu beni Jungkook.
Mahvoluyordu kırık beyaz ruhunun yansımansında sevişen yaralı yüreklerimiz. Mahvoluyordum ben çocuğumu mahvederken.. Jungkook'un gittikçe bana karşı yeşeren, sabahın erken saatlerinde doğan güneş kadar yakıcı hislerinin ve doyumsuz denilebilecek kadar sınır arz etmeyen cilvelerini akli dengesi olan herkes pekala farkına varabilirdi. Keza farketmişlerdi de, çocuğumun bana karşı atan yüreğinin sesleri kırık dökük ruhların bedenlerine kadar gitmişti.
Jungkook'un tabiriyle yıldız tozlarını serpiştirdiğim koynumda onu uyutup simbelmynëlerin yeşereceği hücresinde bırakmış ve Elio'nun kasvet yılanlarının zehrini akıttığı odasına adımlamaya başlamış bulunmaktaydım.
Göklerden süzülen kar kristallerinin dün gece kenetlenmiş dudaklarımıza değerek erimesiyle soluğu Jungkook'un hücresinde bulmuştuk.
Jungkook'un dudaklarına dudaklarım ne zaman değse içim kıpır kıpır eder parmak uçlarımdan dolgun dudaklarına doğru kımıl kımıl oluverirdi dillerim.
Çocuğumu öperken çalıyordum ondan geleceğini, sevinçlerini hatta ve hatta gözyaşlarını.
Yanıyordum cayır cayır yanıyordum. Jungkook'u ne zaman öpsem buz olan dudaklarım yanıp kavruluyor ve iki dudağın arasında yeşeriyordu solgun, çirkin çiçekler.
Onu da yakıyordu bu zalim doktor.. onu da kavuruyordu kırık gözlere sahip olan ufak beden.
Alt dudağımı kavradığı sırada sıkıca onu emerek ufak tebessümlerini kondurmaya başlamıştı çocuğum. Dillerimiz birbirine karışarak tek bütün olurken Jungkook dilini dudaklarımda gezdirip ar damarımı çatlatmaya yetecek durumlarda bulunmaktan kaçınmıyordu. Bakışları, dokunuşlarında ki korkaklık ve dudaklarından dudaklarıma hücum eden davetkar haz onun belini sıkıca kavrayıp ardından da kırık beyaz gömleğimin düğmelerinde gezinen parmaklarını geriye itelemem ile son bulmuştu. Loş ışığın altından duran ve kakılmış pembe ve kızarık dudak kıvrımlarının içinde kıpırdayan göğüs kafesi bir dalga gibi bir ileri bir geriye savrulup duruyordu. Dudaklarını dudaklarıma o kadar delicesine kaptırmıştım ki, ufak bir kaç damla firar etti çocuğumun çenesine doğru. Jungkook'un sessiz nefesi onu tekrar sarıp sarmalamamı emrediyordu adeta. Sıkıca gözlerini kapayıp yaradan ve kandan eksik olmayan, daima parmaklarının hüzne boğulduğu uçlarını dolgun dudaklarıma dokundurdu ardından insanın içini yangın yerine çeviren kelimelerini haykırdı suratıma.
- Sevmiyorsunuz beni.. yoksa.. güzel öpemediğimden ötürü mü Doktor?
Güzeldi Jungkook, öpüşlerinde ki narinlik bana değişlerinde ki çocukça hazzı ve cilveleri, kendisinin haz dolu olduğunu sanırken dokunuşlarında ki çekingenlik hepsi de o kadar özeldi ki..
Tamamıyla eşsiz bir simbelmyne gibiydi çocuğum. Hataları da güzeldi...Jungkook'un benden.. beni sevmekten önce işlediği bütün hataları güzeldi.
Kalkık kaşlarım ve gözlerimden süzülen yaşlar konuşmama izin verdiği sırada bir kaç kelam etmek için ağzımı açmıştım lakin çocuğumun keskin ve can alıcı sözleri ruhumun kırıkları ile birlikte gömülmüştü en derinimde ki mezarlara.
-Jungkook ha-
Sözlerimi yarıda keserek omuzlarımda gezdiriyordu parmaklarını, parmakları ruhumu içimden söküp alırken hiç gocunmuyordu kelimeleri bu kadar özgür bırakmaktan "Jimin biliyor musunuz? Sizi hiç bir zaman göremesem de çok yük olmuş gibiyim bu omuzlara." parmaklarını infazımı vermek ister gibi dudaklarımda gezdirerek cümlesini devam ettirdi çocuğum "Dudaklarınız hapis gibi dudaklarıma, bir ölünün hıçkırıklarının firar ettiği zindanlara benziyor sanki.." gözlerimin hemen altına getirdi parmaklarını, dolgun iri bir kaç damla çocuğumun parmak uçlarında yeşermek için düştü kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARİA ☆ KOOKMİN
FanfictionBir vedanın habercisi 1 Eylül 1939 ∞ 13 Ekim 1941 [4 ekim 2019] ∞ [20 temmuz 2020]