*Medya ile okuyunuz*
Kaskatı gözlere ve ona eş değer seğirtken kıvrık bakışlara sahipti. Dudakları girintili çıkıntılıydı ve burnunun ucunda hafif belirsizlikte duran bir beni bulunuyordu. Kürek gibi kalın parmaklarını kilisenin askeriye de üniforma değerinde taşıdığı siyah, kalın, kasvet yığını olduğu çok uzaktan belli olan cüppesinin içerisine sokmuştu. Kilise her iki aya bir düzenli olarak Manastırdan bir talebesini Hastaneye onların tabiri ile şeytanın ta kendisi olduğu inanılan hastalara İsa Mesih'e gönderilen Tanrı'nın kutsal kitabı İncil'den ayetler okuması için gönderirdi. Lakin bu ay bu sistematik denge de bir değişiklik olmuş genç talebe William'ın yanında insanın tüm organlarını tir tir titreten ve bir o kadar da ürkünç bir ruha sahip olan Rahip Elias da katılmıştı. Diğer tüm Hekimlerin yanında olduğum sırada Elio aramıza katılarak genç konuklar ile ilgileneceğini bu esneda bütün işlerimizi halletmemiz ve ortalıkta görünmememizi kulaklarımıza çalmıştı. Kısa süre sonra emirlerini sıraladı ve bedeniyle beraber bağnaz fikirlerini de gözlerimizin önünde kaybettirdi. Oturduğum pek de rahat olmayan sıkıntı içeren ruhani fikirlerimle dalavereye girdiğim sırada yanımda oturan bedenin dudaklarının bir kaç mırıltıyla ortamda ki gerici sessizliği bozduğunu anlamıştım. Kasvet eğer bir güneş olsaydı sahiden de o sırada bizi kasıp kavuracak kadar celallenirdi nedeni de ruhumuzun kül olmaya hevesiydi.
Meslektaşım Liam yanıma oturarak bir dal sarmalı sigarasını benimle birlikte balkonda içmeyi teklif etmişti. Hiç almak istemediğim halde boğazımı tahriş eden bu haz dolu zehire duyduğum arlanmaz zevke karşı mücadele ettiğim toy muhtaçlığıma yenilmiştim. Sigara kokusu bedenimi kaplamışken Jungkook'un yanına gitmek çok aciz ve sefilce olurdu lakin ne kadar istemesem de bedenimin bağımlı olduğu zehirin gücüne karşı koyabilecek güçlü bir ruhu barındırmıyordum en içimde. Üçüncü katın balkonuna dirseklerini dayamış ve hafif cızırtılı radyonun kesik sesinin kulağıma doluşu oldukça tezat bir görüntüye sebep veriyordu. Sarı saçlarını yana yatırdıktan sonra bilinçaltımda ezilen dudaklarımın kendiliğinden özgürce evrene haykıramayacağı cümleleri kurdu.
-Müdür.. Elio sence de takıntılı birini andırmıyor mu?
Omuzlarımda sallanan kahve tonlarında olan ceketimi asmış uzattığı sigara dumanını çoktan içime, ciğerlerime misafir etmiştim.
-O sahiden de hasta bir ruha sahip, hala aklım olmuyor kendisinin nasıl hastanenin Müdürü olduğuna halbu ki en az şu alt katta ki bipolar ruhlar kadar hasta birisi. Sahiden de öfke krizlerine yakalandığı anı belliğimden geçirmek dahi istemiyorum.
Engin denizlere de seyehate çıkan dudak kıvrımlarım susmuş ve Bay Liam yüreğimi titreten bir kaç cümleyi bahşetmişti Svalbard'ın kuru soğuğuna karşı durduğumuz balkonda.
-Bay Park, kulağınıza bu lakırdılar çalındı mı bilemem fakat Elio'nun geçmişine dair izleri ruhunu çepeçevre sarılı olan kutusunda sakladığını söyler kasabalı ihtiyar halk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARİA ☆ KOOKMİN
FanficBir vedanın habercisi 1 Eylül 1939 ∞ 13 Ekim 1941 [4 ekim 2019] ∞ [20 temmuz 2020]