Elindeki bardağı daha sıkı kavradı ve karşısındaki arkadaşlarına gülümseyerek baktı.
Aslında buraya işe başlayacağı için kutlama amacıyla gelmişlerdi.
Bardaki gürültülü ortam başını ağrıtsada içtiği içki ağrısını hafifletiyordu. Bardaktaki sıvıdan bir yudum daha aldı ve boş bardağı masaya koyup ayağa kalktı.
Arkadaşları kendilerinden geçmişti ve Jungkook hala biraz daha ayık hissederken bu gecenin tadını çıkartmaya niyetliydi.
Tek yapması gereken gözüne birini kestirmesiydi.
Kalabalık ortamda birbirlerine sürtünerek dans edenleri es geçerek oturanlara bakmaya başladı.
O an gözüne bar taburesinde oturmuş elindeki bardağı bakışlarıyla öldüren bir genç takılmıştı.
Yanındaki sandalyeye oturdu ve kollarını yüksek masaya yasladı.
Fazlasıyla yakışıklı bir yüze sahipti. Bardağı biraz sallıyor sonra içindeki sıvının oluşturduğu şekilleri masaya çizip kıkırdanıyordu.
Gülümsemesi güzeldi. Yutkunup yanında olduğunu hissettirmek adına boğazını temizledi.
Burası biraz daha gürültüden uzaktı bu yüzden duyacağını umuyordu.
Öyle de olmuştu. Işıklar altında adeta bir elmas misali parlayan gözlerini Jungkook'a çevirdi ve gülümsedi.
Biraz farklı biri olduğu belliydi. Yinede çözemediği bu farklılık hoşuna gitmişti.
"Merhaba" Genç dudaklarını bir şeyler söylemek için aralasada kapatıp önüne döndüğünde gülümsedi.
"Adın ne?" Jungkook tekrar konuşma gereksinimi duydu dediğine karşılık alamayınca.
Bu kadar savunmasız durmasına rağmen nasıl buraya gelmişti anlamıyordu.
"B-buraya su içmeye geldim!"
Dediği şeyle attığı kahkaha kaçınılmaz olmuştu. Minik bir çocuk gibiydi davranışları ve bu çok...tatlıydı.
"Pekala,bana adını söyle." Tekrar diretti. Adını öğrenmek istiyordu. Kusursuz bedenine yakışır o kusursuz adı merak ediyordu.
"Hoseok ya sen?"
Hoseok kendisine döndüğünde gülümseyip alt dudağını ısırdı. Jungkook kesinlikle cinsel hayatında sayısız insanın altında inlemişti ama bu çocuğu altında inletmenin kesinlikle daha harika olacağının farkındaydı.
O biçimli vücudunun altında kıvranacak olmasının düşüncesi ve aralarında bulunan mesafeye rağmen burnuna dolan kokusunu hayal ettikçe ağzının suyu akacak gibi oluyordu.
"Jungkook"
Hoseok gülümseyip önünde bulunan bardaktaki sıvıyla oynamayı kesip ilk yudumunu aldığında öksürmeye başlamıştı.
"Hey iyi misin?" Hoseok kafasıyla onayladı ve bardağı memnuniyetsizce iteleyip bir süre etrafa bakınmaya devam ederken Jungkook hala onu izliyordu.
Bir süre sonra Hoseok sadece bir yudumla bedenini saran o sarhoşluk hissine teslim oldu.
Bu kadar çabuk sarhoş olması komikti ama baygın bakışları ve sürekli gülmesine rağmen artan daha da genişleyen gülümsemesi Jungkook'un sınırlarını zorluyordu.
Bu gece...bu oğlanın tadına bakacaktı. Altında arsızca inletip ardından bu güzel deneyim için teşekkür edecek ve her gece yaptığı gibi başkalarının yanına gidecekti.
O cinsel arzuları tavan yapmış bir doktordu ve çalışacağı akıl hastanesine gitmeden önce kendini Hoseok ile ödüllendirecekti.
Bu hayatı boyunca kendine ödül olarak sunduğu en güzel şey olabilirdi ve emindi ki bundan daha güzeli ile karşılaşmayacaktı.
Biraz böyle ayıp, arsız laflar falan var belki rahatsız olursunuz şey edersiniz kusura bakmayın şimdiden.
Karakterleri bir görelim bari.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Ring :: HopeKook ✔
FanfictionBazı olaylara akıl sır ermezdi. Ve bazı insanlara da... "O benim kocam. Parmağındaki yüzüğe bakın!" ||02.11.2019||