Sanki bu hikayenin sonunu biliyormuş gibiydi dudaklarından onu istediği ile alakalı sözler dökülürken.
Jungkook tereddüt duydu Hoseok'un isteğine karşı. Bunu bir kere yaşamışlardı fakat bu Hoseok'un alteri ile yaşadığı bir durumdu. Ama Hoseok'un kendisi ile bunu yaşayacak olmak...
"Emin misin Hoseok?" yataktan kalkmış ve banyoya doğru ilerleyen bedenin arkasından ilerlemeye başladı.
"Eminim gel." odanın içinde bulunan banyoya girdiklerinde Jungkook hala pekte emin değildi bu durumdan çünkü korkuyordu.
Ettiği yemini tutamayacak olmaktan korkuyordu. Ona bağlanmaktan korkuyordu. Yapamazdı ama. Hoseok ile asla olamazdı. Bunu izah etmek zordu.
O aşık olabilecek birisi değildi en fazla 1 ay birisi ilgisini çekerdi ve sonra ilgisi başkalarına kayardı. Kendisi hakkında bu fikre sahipken Hoseok ile olmak istemiyordu. İsteyemezdi. Tek hedefi Hoseok'un iyileşmesi iken ona kapılıp gidemezdi.
Hoseok klozete oturmuş kafasını yana yatırmış küvete suyun dolmasını izlerken Jungkook'un elini bir an olsun bırakmamıştı. Jungkook birbirine kenetlenmiş ellerine baktı.
Bir çocuğu hayata döndürmek isterken yaşamaya başladığı bu bilinmezlikler ile kendisi delirecekti. Cesur olmalıydı, bu olayların sonunda onu iyileştirebilmeli ve gitmeliydi. Ona en uzak yere gitmeliydi.
Su dolunca Hoseok bakışlarını Jungkook'a çevirdi. "Hadi." öyle bir kararlılık vardı ki bakışlarında Jungkook 'bunu yapamayız' demeye zorlanıyordu.
"Hoseok bunu yapmayalım." Hoseok ellerini üzerindeki tişörtün eteklerine sardığı anda konuşmuştu. Hoseok durdu ve karşısındaki bedenin gözlerine çıkarttı bakışlarını.
"Neden ama?" Neden istemiyordu? Kısa süreli unutkanlıklara maruz kalan o beyni asla o geceyi unutamazken neden istemiyordu bunu? Sarhoş ve savsak o çocuksu alteri o geceye dair her şeyi unuturken Hoseok neden unutamıyordu?
"Sen benim hastamsın ve ben yapamam." Hoseok'un kaşlarını çatıldı ve umursamazca tişörtünü çıkartıp klozetin üzerine attı. "İkimiz de biliyoruz bu ilk değil." Jungkook'un elini tuttu ve o gecenin kanıtı olan çizgileri gösterdi.
"Hani sen benim kocamsın. Parmağımızdaki yüzüğe bak Jungkook!" tebessüm etti ve bakışlarında hala tereddütü yakaladığı bedenin dudaklarına uzandı.
Jungkook normalde olsa böylesine bir fırsatı kaçırmayacak birisiydi ama Hoseok hastasıyken ve ona bağlanmaya korkarken bu durum onu zorluyordu.
Dudaklarının üzerinde hissettiği baskı ile tüm gardlarının inmesine izin verdi. Ona umut verebileceği ihtimali bile aklının ucundan geçmezken tek isteği onu iyileştirip gitmeden önce mutlu etmekti.
Kucağına aldığı bedeni hazırlanmış ılık suyun içine yatırdı altındaki pantolonunu umursamadan. Hastane kıyafetlerini bir çırpıda çıkartıp boxer ile kalınca kendini suyun içinde oturan bedenin yanına bıraktı.
Hoseok yavaşça Jungkook'un kucağına doğru yol almış ve elini ıslanan boxerın lastikli kısmında oyalamıştı. Acele etmeliydi.
Dışarıya çıkmak adına içinde savaş veren o alterleri başını berbat ederken 'kendi' olabilme fırsatı varken yapabilmeliydi.
Jungkook onun aceleci tavırlarını garipsedi ama ikisinin de bir anda çıplak kalması hakkında bir yorumda bulunmayıp ayak uydurmaya çalıştı.
Dudakları uysal bir ahenkle hareket ederken Hoseok en derinlerine Jungkook'un girmesine izin verdi.
Hareketleri suyun dışarıya sıçramasına sebep olacak sertlik ve hızı kazanınca Jungkook kucağındaki bedeni suyunun yarısı dışarıya boşalmış olan küvete yatırdı ve bacakları arasındaki yerini aldı.
Hoseok kollarını boynuna dolayıp dudaklarının tekrardan birleşmesini sağladı.
Dayanamıyordu. Aldığı o zevki, içine yayılan sıcaklığı ve tenlerinin birbirine her çarpışında çıkan o tınıyı bastırıyordu acısı. Burnundan süzülen bir damla kanı fark etti.
Jungkook fark etmiş gibi durmuyordu. Dudaklarını ayırdı ve kafasını boynuna gömdü. Görsün istemiyordu. O zaman geri çekilecekti ve bunu istemiyordu.
Onunla daha uzun zaman geçirebilmek istiyordu. Gözleri yavaş yavaş dolarken tırnaklarını Jungkook'un sırtına bastırdı.
İçinde hareket eden beden Hoseok'un kendisini zorladığından bihaberdi. Dudaklarını Hoseok'un omzuna bastırdı ve kokusunu soludu.
Omzunda sessizce ağlayan ve burnundan kanlar akan bedeni fark etmedi çünkü su içindeydiler ve bedenleri sırılsıklamken omzuna doğru akan şeyin kan ile harmanlanmış gözyaşları olduğu tahmin edemezdi.
"Seni seviyorum." Hoseok'un fısıltısı öylesine cansız ulaşınca kulaklarına o zaman bir şüphe duydu. Kalbine erişen bir sızı ile boynuna gömülmüş bedeni uzaklaştırmaya çalıştı.
"Hoseok canın mı acıyor? Hoseok." Hoseok direnmeye çalıştı ama bedeni güçsüz düşüyordu. "İyiyim. Devam et lütfen." Tırnaklarını sırtına daha sıkı bastırdı ve boğazını temizledi.
"Hoseok bana bakar mısın?" Jungkook geri çekilmeyi başardığında gördükleriyle kalbin teklediğini hissetti. Hoseok'un yarı baygın bedeni, burnundan akan kanlar ve kızarmış gözleri ile geriye doğru düşerken Jungkook boğazında bir hıçkırığın yükseldiğini hissetti.
Hızla kolundan tuttuğu bedenin yüzüne su çarptı. "Hoseok, Hoseok bana bak!" dudakları arasından bir çığlık koptu kollarına tamamen yığılan bedenle.
Küvetten çıktı ve Hoseok'un yüzünü su ile yıkayıp çırılçıplak olmayı umursamadan yatağına götürdü.
Kalbi ağzında atıyordu ve ellerini zangır zangır titriyordu sırılsıklam yatan bedeni giydirmeye çalışırken. "Hoseok!" yaşıyordu fakat kolları arasına yığıldığını görmek, kendisini zorlamasına sebep olmak o denli korkunçtu ki.
Üzerini giyinip baygın bedenin ellerini tuttuğunda vücuduna ağırlık yapan o hisleri dışarıya atabilmek için ağlamaya başladı.
Yere dizleri üzerinde çökmüş ve ağlarken herkes yemekhanede yemek yiyordu ve kimse bilmiyordu olanları.
Belki Hoseok'un bu denli ısrar etmesi garip gelmiş olabilir fakat ölmekten korkuyor. Her an ölüm ile karşılaşabilirmiş gibi ve bir daha kendisi olamayacakmış gibi korkuyor bu yüzden 10 yıl sonra ilk kez böylesine uzun bir süre kendisi olabilmişken içeride bir yerlerde sevdiği o kişi ile mutlu olabilmek istiyor.
Bölümü asla beğenmedim ama of bilmiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Ring :: HopeKook ✔
FanfictionBazı olaylara akıl sır ermezdi. Ve bazı insanlara da... "O benim kocam. Parmağındaki yüzüğe bakın!" ||02.11.2019||