Bu kurguya sözleri ile tam anlamıyla yakışacak bir şarkı buldum.
Dinlemek isterseniz buraya bırakıyorum.
David Guetta ft Sia - Flames
Hoseok sessizce karşısındaki bedene bakıyordu. Onu tanıyamamış mıydı? Bu işine gelirdi açıkçası.
Yavaşça yattığı yerden doğrulan bedenin kendisine bir cevap vermesini beklemek saniyeler geçse de onun için saatler gibiydi. Sabırsızdı özellikle onun uyanmasını uzun bir süre beklemek zorunda kaldıktan sonra.
"Sen benim kocamsın. Doktorum değil." Hoseok yavaşça Jungkook'un elini kavradı. Onu hatırlamıştı. Bu Jungkook'un anlık umutlarını yıkmıştı anında.
Hoseok bir yüzükle kapatılan çizdiği yüzük sembolünün farkına varınca kaşlarını çattı. Bu çocuk şuanlık öyle normal duruyordu ki, bu çocuğun neyi olabilirdi ki? Buraya yatacak kadar ciddi olan ne hastalığı olabilirdi?
"Yüzüğümüzü neden gizledin?" çatılmış kaşlarına zıt konuşurken gayet tatlı ve kızıyormuş gibi durmuyordu.
"Seninle bu konuyu konuşalım Hoseok." yavaşça Hoseok'un yanına oturduğunda Hoseok yanına oturan bedeni tedirginlikle süzdü. Biraz ürkekti ha? Bir çocuk gibiydi. Hareketleri de değil ses tonu da. Konuşurken bir çocuk gibi konuşuyordu.
Bayan Jung ile konuşup, madem Hoseok daimi hastası olacaksa ne gibi bir sorunu vardı öğrenmeliydi.
"Ben senin kocanım ama bunu uzun bir süre kimse bilmesin tamam mı?" Bu durum Hoseok'un aklına pek yatmış gibi durmuyordu. Göz devirmiş ve yataktan sarkıttığı yataklarını yeniden yatağa çekmiş ve yastığı dikleştirip yastığa sırtını yaslamıştı. "Çok saçma neden bilmesinler ki ben herkes senin gibi yakışıklı bir kocamın olduğunu bilsin istiyorum."
Jungkook derin bir nefes verdi. Bu iş zor hallolacak gibiydi. Hoseok bir çocuk gibi olsa da gayet mantıklı düşünebiliyordu. Herhalde.
"Çünkü herkesten gizli bir durum olmadı mı bu? Kimseye haber vermedik ve insanlar bize çok kızacaktır. Bu yüzden biraz zaman geçmesini beklemeliyiz Hoseok" Hoseok üzerindeki açık mavi pijamanın kollarıyla oynarken onu pekte dinliyormuş gibi durmuyordu.
"Tamam olur." omuz silkip cevapladıktan sonra kocaman gülümsedi ve Jungkook'a yaklaşıp kollarını boynuna sımsıkı sardı.
"Seninle çok mutlu olacağız kocacığım. Bu sırrı istediğin zamana dek saklayabiliriz."
Jungkook kollarını karşısındaki bedenin beline sardı. Narin bir parça gibiydi. İnsan ona asla kıyamazdı. Kızamazdı, sesini dahi yükseltemezdi ki.
Bir elini Hoseok'un hala dağınık olan saçlarında gezdirirken fısıldadı. "Canın acıyor mu?" dün gece yaşanan o güzel dakikalar gözlerinin önünden geçince tebessüm etti. Bir akıl hastası olması umrunda değildi. Açıkçası böyle bir yerde olmasalar birkaç geceyi daha bu bedenle geçirebilirdi ama daha fazlası olmazdı.
Jungkook uzun ilişkilerin adamı değildi. Ve ötekileştirmeyi içinde bir yerlerde pek istemese de açıkçası bir akıl hastası ile de uzun ilişki yaşamazdı bir uzun ilişki yaşayacak olsa.
"Sorun yok biraz hareket ederken acıyor ama geçecektir. Değil mi kocacığım?" yüzüne yerleştirdiği o kocaman gülümseme ile büyüleyiciydi. Jungkook biraz geriledi ve başıyla sorusunu onayladı.
Kapı yavaşça tıklatılınca ikisinin de bakışları kapıya kaymıştı. Genç bir hemşire elindeki hap şişeleri bulunan tepsiyle geldiğinde Hoseok'un yüzündeki gülümseme soldu. Hemşirenin arkasından Bayan Jung ve iki güvenlik görevlisi odaya girmişti.
Bir ilaç vermek adına niye bu kadar çok kişiye ihtiyaç vardı ki?
Hoseok,Jungkook'a daha sıkı sarıldı ve kulağına doğru fısıldadı. "Onlara gitmelerini söyle. İstemediğimi söyle!" o çocuksu tınıdan eser kalmamıştı ve bu Jungkook'un irkilmesine sebep olmuştu.
Biraz gerilemek adına hamle yapınca Hoseok kollarını bedenine daha sıkı sardı. "Gidin buradan!" Kulağının dibinde bağırdığında Hoseok'un bu hızlı ve korkunç değişimi Jungkook'un şoka uğramasına sebep olmuştu.
Hoseok'un cılız bedeninden kendisini kurtarıp ayaklandığında iki güvenlik görevlisi Hoseok'un kollarını kelepçeyle yatak başlığına bağlamak adına çaba sarf ediyordu.
Bayan Jung neden oğlu adına bir şey yapmıyor ve ciddi bir şekilde kenardan izlemeyi tercih ediyordu. Lanet olsun Hoseok delirmiş gibiydi. Ah doğru ya aklının yerinde olduğu da söylenemezdi ama bu hali... Dün ki halinden ya da dakikalar önceki halinden o denli uzaktı ki.
Bir güvenlik görevlisine yumruğunu geçirdiğinde adam geriye doğru sendelemiş ve gözünü tutmuştu."DEFOLUN. O LANET İLAÇLARI KİMSE BANA İÇİREMEZ." Öyle hırçınlaşmıştı ki. En sonunda Jungkook yaşadığı şaşkınlıktan bir nebze sıyrılıp Hoseok'un yanına koştu ve kollarını tuttu.
Cılız kollarını zar zor zapt etmeye çalışırken mırıldandı. "Hoseok beni dinle. Sakinleş ve beni dinle." kendisine nefretle bakan bakışlar pekte istediğini verecekmiş gibi durmuyordu.
"SENDE ONLARDANSIN. BENİM YOK OLMAMI İSTİYORSUN!" Sinir dolu kahkahası odada yankılanınca ellerini yanaklarına koydu. Jungkook onun dikkatini dağıtırken kollarına geçirilen kelepçeler yatağa da bağlanmıştı.
"Hoseok beni dinle bak. Bir şey olmayacak yemin ederim. Sana bir şey olmayacak." Hoseok sakinleşecek gibi durmuyordu. "İnanmıyorum!"
Kelepçelerden kurtulmak adına öyle çabalıyordu ki sağ kolunda, kelepçeden dolayı bir çizik oluşmuştu ve inceden süzülen bir kan koluna doğru usulca yol almaya başlamıştı.
"Yemin ederim ki. Sana bir şey olmasına asla izin vermem Hoseok. Bana güven." alnını alnına yasladığında Hoseok'un hareketleri durulmuş ve bakışlarındaki o nefret azalmıştı. Hemşire ilacı hazırlamaya başlarken Jungkook diğerlerinin duymayacağı şekilde fısıldadı. "Kocan zarar görmemen adına her şeyi yapacak."
Hoseok'un hızlı nefes alışverişi yavaş yavaş düzelirken ilk kez normal bir şekilde konuşmuştu. "Söz mü?"
Bu tını o denli farklıydı ki. Ne o çocuksu haliyle ne de o nefret dolu bağırışlarıyla yakından uzaktan alakası yoktu.
Gerçekten Hoseok ile konuşuyordu. Bunu hissediyordu. "Söz."
Net olarak Hoseok'un neyi olduğunu bu bölüm söylemedim ama az çok durumu zaten anlamışsınızdır.
Boool bol yorum yaparsanız sevinirim. Teşekkürler ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Ring :: HopeKook ✔
ФанфикBazı olaylara akıl sır ermezdi. Ve bazı insanlara da... "O benim kocam. Parmağındaki yüzüğe bakın!" ||02.11.2019||