Hoseok o kadar ders çalışmanın sonunda verdiği molada televizyon izlerken oturduğu koltukta uyuyakalmıştı. Jungkook ise bir arama süreci sonunda bulduğu battaniye ile koltuğa yatırdığı bedenin üzerini örtmüş, televizyonu kapatmış ve uyuyan sevdiğinin alnına dudaklarını bastırmıştı.
Öyle güzeldi ki uyurken tüm kasları gevşemiş, dudakları aralık ve saçları dağılmış bir halde. Bir müddet uyuyan bedeni izledi oturduğu halı üzerinde ve sonra ayağa kalkıp mutfağa adımladı.
Uyandığı zaman onu güzel yemeklerle karşılarsa bunun Hoseok'u mutlu edeceğine emindi. Bu yüzden sweatinin kollarını sıvadı ve buzdolabına baktı ne yapabileceğine bakmak adına.
En sonunda yemek malzemelerini masanın üzerine tek tek çıkartıp yemek yapmaya koyuldu.
***
Hoseok, iki saatlik bir uyku sonunda gözlerini araladığında hava kararmaya yüz tutmuştu. Yavaşça doğrulup gözlerini ovuşturdu ve baygın bakışlarıyla bir müddet üzerindeki battaniyeye baktı.
Jungkook neredeydi? Yavaşça battaniyeyi iteleyip ayaklandı ve kollarını iki yana açıp gerindikten sonra battaniyeyi katlayarak koltuğun koluna koydu ve güzel kokuların geldiğini yeni yeni algıladığı mutfağa adımladı.
Jungkook elindeki telefonda bir şeyler okurken çalışan fırına, tezgah üzerindeki hazır haldeki yemeklere ve ocakta altı kapalı tencerelere baktı şaşkınlıkla.
"Jungkook, bunlar da ne?" yavaşça yanına adımladığında Jungkook telefon ekranını kilitledi ve yavaşça yanındaki sandalyeye bedenini bırakmış olan Hoseok'a çevirdi kafasını. "Günaydın biriciğim. Yemek hazırladım sen uyurken." tebessüm etti ve Hoseok'a yanaşıp sabah olanları umursamadan yanağına bir öpücük kondurduğunda Hoseok bir tepki vermedi.
"Teşekkür ederim." cidden bu kadar çok yemek yapmış olması şaşırtmıştı ve mutlu etmişti. Yemek konusunda o kadar iyi sayılmazdı. Yeni yemek yapma denemeleri hep başarısızlıkla sonuçlanırdı ve yapabildiği pek fazla yemekte olmadığı için haliyle genelde hep aynı şeyleri yerdi.
Dudaklarına bir gülümseme yerleşti ve ayağa kalkıp tezgaha yaklaştı. "Çok güzeller. Hemen şimdi yemek istiyorum." hevesle ellerini birbirine sürttü ve dilini dudakları üzerinde gezdirdi.
Jungkook onun heyecanlı halini, gülen yüzünü görünce o kadar mutlu olmuştu ki. Ayaklandı ve tezgahın önündeki bedenin yanına gidip kollarını beline doladı. "Sen git ve yüzünü yıka, ben de yemekleri tabaklara böleyim olur mu?" Hoseok hızla kafasını aşağı yukarı sallayıp mutfaktan çıkarken Jungkook 2 saattir neyin nerede olduğunu ezberlediği mutfakta yemekleri minik tabaklara bölüp tepsilere yerleştirdi ve masa üzerine koydu.
Böyle böyle, yavaş yavaş Hoseok kendisine açılacaktı ve sevdiği kişi artık sevgilisi olacaktı. Buna inanıyordu.
Çok soft ilerlemiyor mu??
Aralarındaki buzlar tamamen eridikten sonra finali de yaparım herhalde bitiresim de yok am bir yandan da aşırı uzatmanın alemi yok düşüncesindeyim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Ring :: HopeKook ✔
FanfictionBazı olaylara akıl sır ermezdi. Ve bazı insanlara da... "O benim kocam. Parmağındaki yüzüğe bakın!" ||02.11.2019||