▪︎ 2 ▪︎

71 42 7
                                    

Bölüm şarkısı:
İrfan Özata:Tuhaf geliyor

Ne sen özgür gibisin,
Ne ben esir gibi..

Adım umay. 18 yaşına basmayı deli gibi isteyen 17 yaş madurlarındanım.
Sürekli küt kestiğim  ve kahküllü simsiyah saçlarım,açık kahverengi gözlerim, kısa diye nitelendirilen fakat bence orta olan boyum, kendimce zayıf veya şişman diyemeyeceğim orta kilomla sıradanlığa imzamı atmış bir kızım. Okul ve ev olmak üzere normal insanların tahmin bile edemeyeceği kadar sıkıcı bir hayatım var.Hiçbir  zaman uzun uzun anlatacağım olaylar yaşamadım. Tek çocuğum. Aklınıza ailemin beni çok önemsediği gelmesin çünkü tam anlamıyla bir ailem bile yok. Annemi yıllar önce bilmediğim bir sebepten dolayı kaybettim. Hep merak ettim neden öldüğünü ama bunu soracak bir babaannem, anneannem veya dedem yok. Babama her sorduğumda ifadesiz suratıyla bana yandan bakıp gittiği için artık sormuyorum. Babam genelde tek günlük şehir dışı toplantılarına gittiği için bazen varlığını bile unutuyorum. Babam yokken benimle kalan ve genelde tüm vaktimi onunla geçirdiğim su ya gelelim. Ailesi tarafindan çok şımartılmasına rağmen benim yanımda ailesini anlatırken dikkatli davranan biri. Uzun kahverengi saçları bazen korktuğum gri gözleriyle etine dolgun tatlı bir kız.

...

Bu kadar sıradanlığın içinde beni felaketlerin beklediğini düşünmek saçma olur açıkçası. Kafamdaki tüm düşünceleri kenara itip bulunduğum duruma odaklandım. Bu adamlar kimdi, alev gözlü adam beni nerden tanıyordu, amaçları ney..

"Umay kim lan ,dosyaları almak için  bay Martinin gönderdiği ekipten biri bu kız." Dedi isminin eray olduğunu öğrendiğim genç.
Alev gözlü adam 'adı çınarmış' boş bir ifadeyle gözlerime bakıyordu. Kırmızı ve karamel karışımı tam da alev rengine benzeyen gözlerine bakmayı kestim ve boğazımı temizledim.
Çınar irkildi o da dalmış gibiydi.
"Eray bodrumun anahtarını ver." Çınarın kısık sesle söylediklerini dinleyip cebinden sarı ve eski bir anahtar çıkardı eray.

Anahtarı alıp ağır adımlarla bana yaklaştı, eray kahverengi kapıdan hızlıca çıkıp gitmişti. Çınar bana yaklaştıkça ben geriye doğru istemdışı gidiyordum. Sırtım soğuk duvara yaslanınca titrediğimi farkettim. Ama hayır korkudan değildi, bu oda ne ara bu kadar soğumuştu ki?

Aramızda birkaç santimlik boşluk kalınca alnını iyice yaklaştırdı. O yaklaştıkça burnuma dolan karamel ve sigara  karışımı koku iyice yakıyordu boğazımı. Hadi ama iğrendiğim kokular bu adamda birleştiğinde nasıl hem etkileyici hem de dayanılmaz olabiliyordu.
"Zorluk çıkarmayacağını biliyorum umay öztürk, tek kelime etmeden peşimden gel."
Aksi beye bakın siz, şu an farklı bir ortamda ve durumda olsak benimle emir kipiyle konuştuğu için tartışabilirdim ama şu an bunu yapmam pek de iyi bir şey olmayacak gibi.

Dediğini yapıp peşinden yürüdüm, hâlâ çok üşüyordum ve şu an ısınmak aklımın ucundan bile geçmiyordu.

Karanlık bir koridora girdik ve benim içgüdülerim yine kendini gösterdi.
Küçüklükten beri karanlıktan fazlıyla korkarım çocukça belki ama bu önsezilerin önüne geçemiyorum.
Çınara belli etmeden ona iyice yaklaştım fakat adeta yürümüyor uçuyordu ona yetişmek ne mümkün..

Yanımda birinin oluşundan da güç alarak korka korka yürüdüm.
"Dikkat et merdivenlerin pek sağlam olduğu söylenemez."
Kafamı tamam manasında salladım ve ağır ağır gıcırdayan merdivenlerden indim. Çınar kilidi açmakla uğraşırken aklımdan geçen binbir türlü soruya kendimce cevaplar arıyordum. Sahi ben niye bağırmayı veya kaçmayı denemedim ki?
"Girsene içeri neyi bekliyorsun?"
Yavaşça kafamı kaldırıp içeriye baktım tozlu bir kitaplik ve uzerinde birkaç kitap, Eski bir yatak, küçük bir masa ve sandalye vardı pencerenin olmayışı dikkatimi çekti. Tam bir esir odasıydı  e bende bu durumda esir oluyordum. İnanamıyorum tam da filmlerdeki gibi.. acaba kapımı kilitleyip sadece yemek mi verecekler yoksaa sandalyeye bağlarlarsa felan belki de bende kaçmaya çalışırım sonra adamlarıyla benim peşime düşerler ve uçurumun kenarına gelip tehditler yağdırırım.

Amann umay yine saçmalamaya yer arıyorsun.
" ne manyak manyak sırıtıyorsun kızım korksana biraz."
"Niyeymiş böyle tadı çıkmıyor mu? "
"Hey Allahım sen akıl ver bu deliye.."
Sandalyeyi çekip eliyle ustundeki tozları temizledi, oturup sigarasını çıkardı. Gözlerinde sanki 3 aydır uyumamış gibi bir ifade vardı. Ses çıkarmamaya dikkat ederek ilerleyip yatağın ucuna oturdum. Hala titriyordum burası daha bi soğukmuş. Sigarasının bitmesini sabırla bekledim. Bitirip yere atınca konuşmak için ağzımı açmıştım ki ayağı kalktı yanıma gelip eğildi. Sadece sustum ve onun konuşmasını bekledim. O da konuşmadı , eliyle sol tarafımdaki saçlarımı geriye itti ve boynumdaki doğum lekesine baktı baş parmağını üzerinde gezdirdi sonra birden irkildi kalktı ve hiçbirşey demeden odadan çıktı.

Ne yani bumuydu. Hani tehdit, hani korkutma , hani açıklama?

EFSUNKÂRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin