Hayatta kazanmakta vardır kaybetmekte...Zor olan bizim gibilerin kaybetmesidir. Çünkü kaybetmek onlar için duraklamaksa bizim için dibe çakılıştır.
Ben başardım...Her dibe vuruşumda daha güçlü kalktım ayağa. Dimdik durdum ayaklarımın üzerinde...Ben bir insandım ve insanlar bu fani dünyada sınanırlardı. Elbet bitecekti benim sınavımda.
Bu süreçte yanımda olanları da karşımda olanları da iyi tanıyordum.Poyraz...Gözümü kırpmadan canımı emanet edeceğim insan, çocukluğum, yeni hayatımın ilk sayfası. O olmasaydı Heves olamazdım. O olmasaydı belki intikam ateşiyle yanıp tutuşan, hırs kurbanı olup çıkardım. Bana iyi ki hayatımdalar dediğim insanları kazandırdı. O beni hayata döndürmüşken bende onu mutlu etmek istiyorum.
En çok istediği şey polis olmak. Baba mesleği yapmak istiyor. Bunun için çok çabalıyor ancak MS hastası olduğu için sağlık raporu alamadı. Bize söylemiyor ama içten içe kahrolduğunu biliyorum. Bizde Vural amcaya yardım etmekte çözüm bulduk. İlgilendiği soruşturmalarda kendimizce yardım etmeye çalışıyoruz. O buna çok kızıyor ama oğlunun bu hevesi geri adım atmasını sağlıyor. Bana da eğlence çıkıyor.
"Buyurun, müdürüm sizi bekliyor" yanımıza gelen memurla daldığım düşüncelerden uzaklaştım.
Emniyete gelmiştik. Vural amcanın odasına girdik. Masasında oturmuş birkaç evrakla ilgileniyordu. Bize döndü.
"Süper kahramanlarım benim! Hoşgeldiniz!" Yüzünde eğrelti bir gülüş vardı. Kesin yine bir şey olmuştu.
Masanın karşısındaki tekli koltuklara oturduk.
"Bizi çağırmışsın baba?" Daha çok niye çağırdın der gibi sormuştu.
Vural amca koltuğunu masaya yaklaştırdı."Evet oğlum tutuklamak için eve kadar uğraşmayayım diye ayağıma çağırdım. Bu kadar insanı yormaya ne gerek var şimdi değil mi?" Poyraz ile göz göze geldiğimizde ikimizde ne olduğunu anlamamıştık. Sen sor diye işaret etti.
Boğazımı temizleyip tatlı bir gülümseme takındım.
"Şey...Biz tam olarak ne yaptık?" Gözlerini Poyraz'dan bana çevirdi.
"Ah Heves Ah! Sizin bir şey yapmadan durduğunuz bir gün bile yok ki! Suat Saygıner...Hatırladınız mı? Hani şu adama farklı yeğenine farklı isim salladığınız şahıs. Sizden şikayetçi olmuş hemde dolandırıcılık suçundan." Bir anda kahkaha atmaya başladı.
"İnanabiliyor musunuz ? İnsanları kandırıp paralarını çalan adam. Sizi dolandırıcılıktan şikayet ediyor." Ayağa kalktı. Bizde onunla birlikte kalktık.Poyraz babasına doğru adımladı.
"Yemin ederim bilmiyordum onun yeğeni olduğunu. Ayrıca elimizde belgeler var. O gün evden kaçmadan önce Heves aldı. Karşı savunma sunarsak hem suçsuzluğumuz ortaya çıkar hemde onların ceza almasını sağlarız!" Paniklemişti.Vural amca kapıya doğru ilerlemeye başladı. Poyraz hala konuşuyordu.
"Baba söz veriyorum bir daha olmaz! Lütfen! Ayrıca çok dikkat edeceğim bundan sonra. Her attığım adımı sana söyleyeceğim ba-" Vural amca lafının bitmesini beklemeden odadan çıktı.Bende peşinden gidiyordum ki Poyraz kolumu tuttu.
"Ben mahvettim ben halledeceğim." hızla odadan çıktı. Peşinden gidip yalvarıp yakaracak illa kendini affettirecekti buna eminim. Kalktığım yere geri oturup telefonla oynamaya başladım. Sosyal medyada gezinip gelen mesajları okuyordum.Kapı çalındı ve içeri biri girdi. Telefonumun ekranını kilitleyip kafamı kaldırdım.
Bu oydu. Beni gördüğüne -ben gibi- şaşırmıştı."Sen o kızsın!" Ayağa kalktım.
"Sen de evime giren hırsızsın!" Bir şey düşünüyormuş gibiydi. Gözlerini kapatıp derin bir nefes soludu.
"Sabah ki sendin!" Bu ne ya sen osun ben buyum eee sadede gelelim.
"Ee kardeşim sonuç? Ne işin var burada?" Gözü masanın üzerinde yazan Vural Tekinalp yazısına ilişti.
"Asıl sen niye burdasın?" Başa sardık yine bu nasıl bir paradoks ya.
"Farkında mısın bilmiyorum ama beş dakikadır aynı soruları birbirimize sorup duruyoruz." Oflayıp koltuğa oturdu.
Ben de karşısındakine oturdum.
"O gün evine girmemin sebebi tamamen farklıydı. Şerefsizin biri takıldığı kızların özel fotoğraflarını çekip tehdit ediyordu. Kızlardan biri tanıdığımdı ve onun sayesinde öğrendim. Bir şekilde evine girip fotoğrafları aldım. Peşimden geldiğinde de evine girmek zorunda kaldım. Hepsi bu. Buraya da şikayet etmek için geldim. Yani beni takip etmeni veya şikayet etmeni gerektirecek bir durum yok!" Son cümlesini söylerken etrafına bakıyordu."İşim gücüm yok seni şikayet mi edeceğim birde! Ayrıca ne takip etmesi?" Bilmezlikten geliyordum. Çünkü çok sinir olmuştum. Birazda utanmış olabilirim.
Alayla gülümsedi.
"Sabah o duvarın arkasındaydın. Bütün konuşmalarımızı duydun. Ben çıkıp soru yağmuruna tutarsın sanıyordum ama beni yanılttın." Yüzünde öyle bir ifade vardı ki...Tam yumruk atmalık."Bakıyorumda çok zekisin(!)" gülümsemesini büyütüp omzundaki hayali tozları temizledi.
"Bu konuda hiç kibar olamayacağım. Çünkü her zaman ki halim." Biri bunu yanımdan alabilir mi?
"Aynı zamanda iticisinde" yüzündeki sevimsiz gülümseme bana da bulaşmıştı.
"Sende" sanki çok tatlı bir şey söylüyormuş gibiydi.
"Sinir bozucusunda" artık gülümsemekten yanaklarım acıyordu.
"Hislerimiz karşılıklı" o da gülümsemekten yorulmuş olmalı ki aynı anda ayağa kalktık.Gidip Poyaz'ı bulmalıyım. Ona anlatsam gülmekten yerlere yatacağına eminim.
Kapının kolunu tuttuğumda elimin üzerinde bir el hissettim. Anında elimi çekmemle bağırmam bir oldu.
"Ne yapıyorsun?"
Sinirle soludu."İzin verirsen kapıyı açacağım."
Kapıyı açtığında ikimizde aynı anda adım attık. Sinirle saçlarını karıştırdı."Bu sıçtığımın kapısından ikimizde aynı anda geçemeyiz. Bunu bir anla!" Dirseğimle karnından geri ittirip önce ben çıktım.
"Sende önce benim çıkmam gerektiğini anla" hiç yapmam dediğim haraketleri bu salak yüzünden yapıyordum. Biri kafama acilen vurmalı. Beyin fonksiyonlarım şaştı."Allah allah! Niyeymiş o?" Haspama bak bir de sinirleniyor. Hem görgüsüz hem öküz. Bir de bana kaba derler. Ah Nurgül'üm bir görse benden de beterleri var.
"Çünkü ben öyle istiyorum!" Hızla elimde tuttuğum montumu üzerime geçirdim.
"Sen tam bir manyaksın!" Bana diyene bak.
"Asıl sen manyaksın! Bir deli raporun eksik! Bir daha sakın çıkma karşıma!"Küstahça gülüp geri geri adımlamaya başladı.
"Ben zaten sana çok meraklıydım." Göz devirip arkasını döndü. Ben de çıkana kadar beklemeye başladım.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zambak Mevsimi
Fiksi Remaja"Söyle bana, geçmişim var mı benim? Çocukluğum var mı mesela? Eski benden ne kaldı elimde? Koca bir hiç! Hayatım bile yalan be benim. Doğduğum gün, adım sanım ne varsa yalan. Beni ben yarattım. Olmak istediğim kişiyi ben seçtim. Şimdi söyle bana nas...