Bu söz bana eskide kalmış bir olayı hatırlatmıştı. Birkaç kişi uzun zaman önce White'ı dövmüşlerdi. Bende dayanamayıp onlarla kavga etmiştim. O an White söylemişti bana bunu. Adam yanıma geldi ve bana el uzattı.
-Hadi kalk.
Eline vurdum. Ve ayağa kalktım.
-Kaybettik. Ne yapacaksın şimdi?
-Seni bulmak yıllarımı aldı. Sende bana ait birşey var. Onu senden alacağım. Bu biraz zor olacak ama alacağım işte.
-Şuan al istersen, dene.
-Kolyenin güvenlik duvarı olduğunu bilmediğimi mi sanıyorsun? Onu elime aldığım an elimi yakmaya başlayacak.
-Bunları nereden biliyorsun?
-Ben kolye ile ilgili herşeyi biliyorum.
Tuttu kolumdan ve arabaya doğru yol aldık. Her yerim kan içindeydi. Yerlerde öyle. White ayağa kalkmaya çalışıyordu. Carnaval yere yığılmıştı. Bu adam kimdi? Eline telsizi aldı.
-Yakaladım onu. Bir birlik daha getirin ve diğerlerini de alın.
Şuan kolyenin gücüne ihtiyacım vardı ama bütün enerjiyi kullanmıştım.
-Beni o hastaneye mi götüreceksin yani?
-Orada çok yaramazlık yaptın. Seni oraya götürmem doğru olmaz.
-Peki nereye?
-Gidince görürsün.
Arabaya biniyorduk. White bana bakıyordu. Ona mimik hareketiyle ''Beni takip et'' dedim. Anladı ve kafa salladı. Arabaya bindik. Yol almaya başladık. Gittikçe gidiyorduk. Bana ne yapacaklarını bilmiyordum. Uzunca yol aldık. Aradan 1-2 saat geçmişti. Düz bir ormana döndürdü direksiyonu. Her yerde ağaçlar vardı. İnsan yoktu bir tane bile. Uzakta iki katlı mor renkte bina gördüm. Önünde güvenlikler vardı. Girdik evin bahçesine. Sağımdan birisi kapımı açtı. Arkadan kolumu tuttu ve içeri giriş yaptık.
-Bağlayın, ben geliyorum birazdan.
Bağlamak mı? Kolumu savuşturdum kurtulmak için fakat sımsıkı tutuyordu adam. Kalıplıydı zaten. Tek yumrukla bayıltabilirdi beni. Alt kata indik. Zifiri karanlıktı. Yandan ışığı açtılar. Etrafta bir tane sandalye, yanında ise birkaç kesici malzeme vardı. Beni sandalyeye oturttular. Ellerimi arkadan sıkıcı bağladılar. Ayaklarımı da öyle. 1 dakika sonra o adam geldi. Elinde muşta vardı.
-Normalde sana hiçbir şekilde şiddet uygulamayacaktım fakat benim birçok yetenekli askerlerimi öldürdün.
-Biliyormusun, çok keyif aldım.
-Şimdi bende çok keyif alacağım.
Muştayı eline taktı ve yüzüme bir tane indirdi. Canım feci şekilde acımıştı. Hiç muşta yememiştim birinden. Derken ikinciyide attı. Ağzım kanamıştı. Gelen kanı tükürdüm.
-Karı gibi vuruyorsun.
Yüzümü bıraktı ve karnıma vurmaya başladı. Nefesim kesilmişti. Adam mutlu görünüyordu.
-Kolaysa beni bırakta beraber yüzleşelim.
-O kadar salak mı görünüyorum dışardan.
Biraz durdu. Elinden çıkardı ve üst kata çıktı. Geldiğinde elinde bir şişe viski vardı.
-Alırmısın?
-Teşekkürler içtim de geldim.
-Şimdi şu bardağımı bitirdikten sonra o kolyeyi çıkarmaya başlayacağım.
-Alabilirsen senindir.
Kolyenin benim rızam olmadan çıkmayacağını biliyordum. Ama çok acı çekecektim. Hazırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kolye:2
Science FictionEskiden eğlenceli bir kişilik olan Sparkly artık ciddi bir şekilde karşınızda. Sevgilisinin ölümünün ardından oluşan serüven sizlerle.