Bölüm 16:Uzaklaşma

16 0 0
                                    

-Sen kasırgasın dostum.
Uyandım bir anda. Güneş vuruyordu gözüme. Gözlerimi ovuşturdum. Ayağa kalktım ve balkona çıktım. Süpürgeci görünüyordu buradan. Carnaval dışarıda oturuyordu. İçeri girdim ve sigaramı yaktım. Kısa bir süreliğine taşınmalıydım buradan. Odadan büyük bir çanta aldım ve ihtiyacım olan şeyleri doldurdum. Alessana'dan kalan paraları çantaya doldurdum. Uzaklaşmalıydım bu şehirden. Başka bir şehire gitmek zorundaydım. Üstümü giyip süpürgeciye gittim. Rayamel Baba'dan bilgi almalıydım.
-Hangi şehire gitmeliyim?
-Akapulko'ya gidebilirsin. Orada benim birkaç tanıdığım var. Seni oradan geçirir. Kalacağın bir yer gösterir.
-Ben yavaştan gideyim baba.
-Gel buraya.
Sarıldı sımsıkı. Bu adamı bulmasaydım belki de açlıktan ya da soğuktan ölmüş olurdum.
-Kendine çok dikkat et. Seni arayacağım oğlum.
Carnaval'ın yanına gittim.
-Gel seninle bir kahve içelim.
Carnaval Rayamel Baba'ya baktı. Bakışından izin verdiğini anlamıştı zaten. Yürümeye başladık.
-Ne yapmayı düşünüyorsun?
-Hiçbir fikrim yok aslında. Hayatımı yaşayacağım biraz. Sparkly Swastika olarak.
-Biliyorsun ben hep buradayım. Başın sıkıştığı zaman ya da bir belaya bulaşırsan anında yanındayım.
Omzunu sıktım severcesine. Gelmiştik kahveciye. İki kahve aldık ve oturduk karşılıklı.
-Orada ne oldu dostum?
-Ölmek üzereydim. O adam bana işkence uyguladı. Kolyeyi söktü benden bir şekilde. Kolyeyi aldıktan sonra öldürecekti beni. O anda White geldi ve dövüşmeye başladılar. Başa baş gidiyorlardı. White elini adamın kalbine soktu. Adamın kopyalama gücü varmış. Aynı şekilde White'ın kalbine onun eli girdi. Adam öldü. White kollarımda can verdi.
-Siktir be. Olanlardan sonra White'dan nefret etmiştim. Ama ölmesi beni çok üzdü. Eski zamanları hatırlıyorsun değil mi?
-Her saniye hatırlıyorum. O günler çok güzeldi. Şimdi sadece ikimiz kaldık dostum.
-Orada sakın belaya bulaşma Sparkly. Beni daha fazla yorma.
-Hahaha. Zamanında sen beni yoruyordun. Bak ödeşmiş olduk.
-Eve ne zaman döneceğiz peki?
-Herşey yolunu bulduğunda geri döneceğiz kardeşim.
-Hadi kalkalım.
Kalktık masadan. Kahvelerin parasını ödeyip çıktık.
-Önce eve gidelim, sonra seni otobüse bindireyim.
-Tamam.
Eve doğru yol aldık. Fazla uzakta değildi. Yürüdük biraz. Eve gelince çantayı sırtladım.
Botlarımı giydim ve çıktık evden. Yolda bir dal sigara yaktık. Yürüyorduk terminale. En sonunda varmıştık. Gördüm Akapulko otobüsünü.
-Ben gidiyorum dostum. Kendine çok iyi bak.
-Ben bakarım kendime. Asıl sen kendine iyi bak kardeşim.
Sarıldı sımsıkı. Sanki hiç bırakmayacakmış gibi. Bindim otobüse. El sallıyordu bana. Bende ona el salladım. Uzandım koltuğuma. Artık önümde hiçbir tehdit içeren birşey yoktu. Doğrusunu söyleyeyim. Korkuyorum.

Kolye:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin