Saat:11:28
-Hadi çocuklar sınıflara!
Yeni gelmiştim okula. Ailem borçları yüzünden başka bir şehre taşınmak zorundalardı. Kapıya gelen haciz memurları, sabah evi dört dönen bekçiler... Saysan bitmez. En sonunda şehirden çıkma kararı aldık. Kimseyi tanımıyorum burada. En arka sıralardan birine oturdum. Herkes bağırıp çığırıyordu. Ben onlardan daha olgun hissediyordum kendimi. Yaşadığım şeyler bir nebze karakterimi değiştirmişti. Bunlar hayatlarında hiçbirşey yaşamamıştır. Açık ve net. Zengin züppe çocukları tahtanın önünde pijama partisi planları yapar, sınıfın serserileri en arkada kavga çıkarmaya çalışırlar, benim gibiler ise böyle etrafı araştırıp, kendine uygun bir arkadaş seçer. Gözlerim kısık izliyordum herkesi. Bir anda yanımdan ses geldi.
-Selam tanışalım mı?
-Tanışalım. Ben bu sınıftayım.
-Adın ne?
Adımı bir anda vermek istemedim. İnsanlara güven olmayacağını babamdan biliyordum. Aklıma güzel bir cevap geldi.
-İsmimi ne yapacaksın ki? Arkadaşlar birbirlerine lakaplarıyla seslenirler.
-Adım her zaman Sparkly olsun istemişimdir. Birbirimizin isimlerini öğrenemeyeceğiz galiba.
-Ben White. Eski okulumda bana böyle çağırırlardı. Arkadaşım olduğu için mutlu oldum.
-Bende öyle. Eskiden beri bu sınıftayım ama hiç arkadaşım olmadı. Hep kullandılar beni. Futbol oynamak isterdim hep. Ama onlar beni top toplayıcı yaparlardı. Şu arka gruba asla güvenme. Oranın bir lideri var, herkesi parmağında oynatır. Ön grup zengin kişiler işte. Bir zarar gelmez ama hep arkandan konuşup dalga geçerler.
-Bunları söylemen çok güzel arkadaşım.
-Hadi dersimiz başlayacak kitapları açmalıyız.
Bu çocuğu çok sevmiştim. Sanki bana yıllar sonra ömrünü bile verecekmiş gibi. Arkadaşım olmuştu. Arkadaşım.
2 yıl sonra...
-White? Sana bunu kim yaptı göster bana çabuk!
-Okulun önündeler. İçip içip bana sardılar.
-Hemen geliyorum bekle burada.
Sparkly'e baktığımda çok sinirlenmişti. Koştu birden okulun bahçesine. Arkasından topallayarak gidiyordum. Bırakamazdım onu. Koştu ve hiçbirşey demeden birinin üzerine zıpladı. 4 kişiydiler. Sparkly tek başındaydı. Dayak yiyecekti. Belliydi. Adam yere düştü. Yerde vururken arkadan birisi onu kilide aldı. Diğer adam ona vururken arkadakine ters kafa attı ve yere düştü. Sparkly karnına çok darbe yemişti. Diğer adamın bacağına sert bir tekme attı. Narkoz yerine gelmişti galiba. Ona vururken son adam elinde bira şişesiyle Sparkly'nin kafasına geçirdi. O anda yere düştü. Kafasını tutarken adam şişenin keskin bölümünü Sparkly'e sokacaktı ki o anda eline cam parçası geldi ve adamın boğazına sapladı. Üstü başı hep kan olmuştu. Bunları sadece benim için yapmıştı. Zorbela ayağa kalktı ve telefonundan ambulansı aradı. Sonra bacağını tutan adama bir tekme daha attı ve yere düştü. O an ne diyeceğimi bilemedim. Sımsıkı sarıldım.
-Sen kasırgasın.
Güler yüzle bana baktı. Sanki hiç darbe almamış gibi yüzüme bakıyordu. Ağzı yüzü kan içindeydi.
-Bir dal sigara versene kanka.
Tutuşturdum eline. Yaktım sigarasını. Ambulansın ışık renkleri gözüküyordu uzaktan.
-Beni bulamayacaklar. Adamlar sarhoştu. Okulda kamera olmadığını farkettim. Telefonu kıracağım şimdi. Öncelikle üstümü değiştirmem gerek. Reçel döktüm galiba.
-Şaka yapmayı bırak dostum. Biraz önce ne yaptığının farkındamısın? Belki ölecek o adam.
-Umrumda bile değil. Senin kılına zarar vereni yaşatmam bu dünyada anladın mı?
-Seni seviyorum kardeşim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kolye:2
Science FictionEskiden eğlenceli bir kişilik olan Sparkly artık ciddi bir şekilde karşınızda. Sevgilisinin ölümünün ardından oluşan serüven sizlerle.