Yaklaşık yarım saat kadar elimdeki kolyeye bakaldım.Ama düşüncelerimin çok minik bir kısmı kolyeyi içeriyordu.Buraya nasıl geldi,beni nasıl buldu,bana olan şey bir büyümüydü,neden kolyeme ve bana dokunamıyor,neden o dokunduktan sonra kolyem siyaha dönüştü...Nereden geldiğini anlayamadığım güzel bir bayan sesi beni düşüncelerimden çıkmaya zorlamıştı.Bir sontaki istasyonun Pradison olduğunu söylüyor.Bavulum ve herşeyim hazır. Bu anons bana çok bir şey ifade etmiyor.ve tren israsyona yanasıyor ve o anda tekerleklerden gelen morumsu bir ışıkla eş zamanlı tekerleklerin raya oturduğunu duyuyorum.Konpartmanımın camı bi kapıya dönüşüyor.Önce afalıyorum ama sonra oluşan kapıdan çıkıyorum.Esas büyük süpriz trende.Binerken gördüğüm yren en fazla iki vagonluydu ama bu iki vagonlu trenin içinden bütün yeni öğrenciler çıkıyor.Ben trene anlamaz gözlerle bakarken yanıma siyah saçlı ve koyu mavi(neredeyse lâcivert)gözlü bir çocuk geliyor.Ben bir şey sormadan konuşmaya başlıyor-Bu trenin adı boyut kurdu.Tren beş boyutun arasındaki boşlukta ilerliyor.her kim binerse bindiği boyutta seyahat ediyor bu yüzden tren durana kadar kimse kompartmanından çıkamıyor.
-Yani bu tren boyit kapılarıni birleştirip tüm boyutlar arasında seyahat ederken herkesi kendi boyutunda mı tutuyor demek istiyorsun?
-Evet,zaten bu yüzden adı boyut kurdu.Yaoımında inanılmazmaz manafizik denklemlei ve motorları kullanılıyor
-Manafizik mi?Duymuştum Sihirle mühendisliğin birleştiği bilim dalıydı değil mi?
-Daha çok sihirin fiziksel özelliklerine dayalı bir bilim dalı.Her şeyde olduğu gibi sihirinde kuralları ve sınırları var.Bu sınırların anlaşılıp geliştirilmadi ve alet yapımında kullanımını sağlıyor.
Bu çocukta kim.Niye durup dururken bana manafizik dersi veriyor diye düşünüyorum o konuşurken.Lafını bitirdiğinde onu dinlememin yararlı olduğunu düşunerek
-Verdiğiniz bilgilet için teşekkürler .Diyorum.Çok şey öğrendim. Uykudan uyanmış gibi sıçrıyor ve korkak gözkerle bana bakıyor.Sonrafa arkasına bakmadan koşuyor.Ne dedim şimdi.Onu korkutucak bir şey söylemedim ki. Teşekkür ettim .Dünyadaki bütün acayipler beni mi bulur diye düşünürken bir kız bana çarptı.Sonrafa dönüp inanılmaz bir hızla konuşmaya başladı -Pardon canım az önce yanında duran çocuğun arkadaşıyım(zavallı ćocuk)ona yetişmeye çalışıyorum.Benim adım Crisren onun ki de Alphonse. Ya senin ki? Tekrar konuşmaya başlamadan önce ismimin ilk üç harfini söyleyebiliyorum.Sonra o da adının Alphonse olduğunu öğrendiğim çocuk gibi arkasına bakmada koşarken bir'memnun oldum'duyuyorum.Evet kesinlikle diye düşünüyorum ben acayip insanları çekiyorum.İstasyonun başındaki haritaya göre Pradiso'na giden patikadayım.Harita yolu tarif ederken(normalde olsa bir haritanın konuşması beni şaşırtırdı ama son zamanlarda yaşadıklarımdan sonra artık şaşırma kotamı yükselttim)bu patşkaya girfiğimde yolun başından itibaren Pradison'u görebileceğimi söylemişti.Evet tarif ettiği patikadayım ama bir sorun var:Pradison nerede?Ben etrafıma bakınırken orta yaşlı güzel yüz hatlarına sahip ve hemen ayaklarına inen bir pelerin giymiş ve Pradisonun armasını bir broş olarak takmış bir kadın yanıma geliyor.Çok hoş bir sesle ve adeta şarkı söylercesine konuşuyor
:-Merhaba .Pradisona goşgeldin.Ben Cloit.Prasoun kehanetçisiyim
-Efendim anlıyamadım necisiyim demiştiniz?Ben şey kusura bakmayın çok heyecanlıyım da.
-Ah!Merak etme .Heyecanını anlıyorum.
-Şey acaba Pradison nerede harita burada görebileceğimi söylemişti de.
-İşte orada canım.
Parmağıyla bir yeri işaret etti ama orada Pradison yoktu. şüphemi(kadının deli olduğunu düşünüyorum)fazla belli eden bir sesle:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Verity
Fantasia"Bir zamanlar,dünya denilen bir gezegen varmış.İçinde yaşayan en akıllı canlılar kendilerine"insan"diye seslenirlermiş.Bu insanlar yaratılışlarından beri bir arayış içindeymiş.Hiç yetinmeyip hep daha iyisi hep daha güzeli"burada biri öğretmeni böldü...