Verity

Yaptığımız doğru mu?

Luke büyük bir hızla yükseltiden aşağıya Verity'nin yanına indi.Işık dağılmadan oraya varabilmişti.Arkasında da ışık muhafızı ekibi  ve Bayan Clotit.Işık yavaş yavaş adeta bir sis gibi dağıldığında hepsi oradaydı.

''Son anda.Eğer ben Crisren'in yerine geçmeseydim büyü ona  çarpabilirdi.Ama benim beşinci boyuttan gelmem büyü bilmememi gerektirmez.Söylediği ilk kelimeden bir yoketme büyüsü olsuğunu anladım.Ve uzaktan yok edilemeyeceğini de.Sonraki hareketlerim çok hızlıydı.Ama tek fark bu sefer bilinçliydim ve Lirta-Loren savaşında olduğu gibi aptalca büyü kullanmayı unutmamış olmam.Crisren'i kolundan çektim ve büyünün menziline girdim.O anda geri besleme büyüsünü başlattım ve büyü gücü bana çarptığına kendi gücüyle yaydığı gücünün çarpışmasını sağladım.Tabi tepkime olarak yoğun miktarda bir ışık açığa çıktı ve büyü tükenenene kadar da sönmedi.Büyü bana çarptığı anda tanıdık bir seten bir çığlık duydum.Kesinlikle yanılıyorum ama sanırım o ses Luke Eques'in di.''Büyüyü yaptıktan sonra bayılmışım Clotit'in yüksek perdesiyle ağlamasıyla uyanıyorum ve başımdan geçenleri kısaca özetliyorum.Ama malesef Luke'un orada olduğunu ben konuşmayı bitirir bitirmez farkediyorum.Çok geç.Bana gerçekten öldürecekmiş gibi bakıyor.Daha Pradison'a geldiğim ilk günden bir kendi yaşımdan bir de-ki bu daha tehlikeli-ışık muhafızı adaylarından üstelik liderlerinden düşman ediniyorum.Tabi küreyi kırmam.Ormanda Arabadan-Cas'dan_atlamam ve izinsiz büyü yapmamda cabası.Clotit bana sarılırken ben ne olacağını düşünmekle meşgulüm.Daha ilk derse giremeden okuldan atılma tehlikesiyle karşı karşıyayım.Bütünb şansızlıklar beni mi bulur ki.Clotiti beni-sonunda-bıraktıktan sonra törenler başlıyor.Okul müdürününü konuşması,ışık muhafızlarının tanıtımı ve öğüt ve okul kuralları.Normalde bu konuşmayı ezberleyecek kadar dikkatli dinlerdim ama kafamda beni kesinlikle cezalandıracakları düşüncesinden hiçbir şey dinleyemedim.Birden kolumun dürtülmesiyle-daha çok delik açılmasıyla demeliyim- yerimden sıçradım.-

-Hey sarışın hayel aleminden uyan artık istersen.Müdür bey konuşmasını bitirdi sınıflar bile açıklandı ve tahmin et....Hı hı aynı sınıftayız. diyen bir adet Crisren'le karşılaşıyorum.Koluma girip beni-daha önceden haritasını ezberlediğim-okulda dolaştırmaya başlıyor ama gezimiz çok süremeden Luke ve bir kaç ışık muhafızı daha gelip müdür beyin beni çağırdığını müjdeliyorlar(!).Müdür beyin beni çağırdığı söylernirken Lıke'un yüzüne bakmadım ama eminim ki sırıtıyordu.Başım önümde sanki idama yürürmüş gibi müdürün odasına doğru yürümeye başlıyorum ve ömürünüm en kısa geçen iki dakikası içinde odaya varıyorum.Derin bir nefes alıyorum ve siyah ve tahtadan ağır kapıyı tıklatıyorum.İçerden gelen tok ''gir ''sesiyle kapıyı aralayıp içeriye giriyorum.Karşımda oturan otuzlarındaki adama bakıyorum.Açıkçası ben yaşlı birini bekliyorum.Bana masasının önündeki sandalyelerden birini işaret ediyor ve oturuyorum.O da masanın arkasındaki sandalyeye oturuyor ve dikkatlice beni süzüyor.İki dakika boyunca odadaki tek ses söminede yanan odunların sesi oluyor.Ardından derin bir nefes alıyor ve konuşmaya başlıyor.

-Genç bayan sanırım siz Verity Lera olmalısınız.

O kadar endişeliyim ki bu soruya bile bir dakika boyunca cevap veremiyorum.Ve cavabımı verdikten sonra müdür bey de ben de rahat bir nefes alıyoruz.Şu adna gerginlikten ölebilecek durumdayım.Böyle bitmemelei Pradison'a giremeden atılmamalıyım.Müdür bey yeniden konuşmaya başladığında bütün vücudum kasılıyor.

-Öncelikle şu küre konusunda-kesinlike bitti-sizi tebrik ederim.

Ne tebrik...ben....patlattığım küre konusunda...Neler oluyor.Ya ben hanüsülasyon görüyorum ya da müdürümüz delirdi.

-Efendim... a...anlayamadım.

-Kekelemene gerek yok.Küreyi patlamak senin suçun değil.O küreler vücudumuzda bulunan büyü gücünü ölçer.Kullanabildiğimiz güçle alakası yok.Kürenin ölçebileceği güç belirli bir sınırda.Ve senin gücün onun çok üstünde olmalı ki patladı.Buna üzülmene hiç gerek yok.Birden müdürümüzün önünde bir çaydanlık,iki bardak,kurabi...Gibi şeylerin belirmesiyle azım açık kalıyorum.Bana bakıp kibarca gülümsüyor.

-Çayına süt ister misin?

-Şey efendim benim acilen gitmem gerek.Okulda bir gezi yapılıyor sanırım.Ve katılmam gerek.

(Kolundaki saate baktı ve bana döndü)-Katien bir çay içmeden bırakmam.Sonra müdür bey ''beni bir çay içmeden yolladı''deme.Hadi naz yok.

Ben müdür beyin delirdiğini düşünürken beraber oturup çay içiyoruz.Ben çayımı bitirdiğimde saatine bakıyor ve ayağa kalkıyor.Ben de reflex olarak onunla beraber ayağa fırlıyorum.Müdür bey elini şıklatıyor ve masadaki her şey kayboluyor.Bu büyüleri bir ara ben de öğrenmeliyim.Bana bakıp gülümsüyor.

-Evet küçük hanım.Birazdan yeni''Eski dünya tarihi''öğretmenin gurubu ile buradan geçecek.Okulun daha gereksiz bir katını dolaştılar.Şimdi onlara katılabilirsin.Kafamı eğerek selam veriyorum ve kapıdan çıkıp tam kapıdan geçen grubun arasına karışıyorum.Sonunda hayatımdaki tek dileğimi gezerken müdürün beni cezalandırmamasına da ayrıca seviniyorum.

Bayan Clotit Müdür bey'in odasının kapısını çaldı ve duyduğu''gir!''sözüyle kapıyı açtı ve içeriye girdi.Müdür bey kendisine konuş der gibi bakıyordu ve oda direkt söze girdi.

-Söylediğiniz gibi Verity'i onur koridorundan uzak tuttuk.Ama elbette bir gün annesinin bu okulun en önemli ışık muhafızlarından biri olduğunu öğrenecek.Hatta...Hatta hakkındaki her şeyi öğrenecek.

-Bayen Clotit şimdilik.Şimdilik Verity'i o koridordan-okul için önemli işler yapan insanların portrelerinin asıldığı koridordan-uzak tutmalıyız.Bu seneki kuralların içine öğrencilerin hiçbirinin o koridora girmesinin yasak olduğunu da ekleyin.,

-Peki ,ama bu yaptığımız doğru mu?

-Deği.Ama gerekli.Şimdilik olanları bilmemeli.

Bayan Clotit başını salladı.Zavallı kızın iyiliği için geçmişinu onadan saklamak zorundaydılar.Ta ki geçmişi onu bulana kadar