Yanarak

97 9 1
                                    

-Ve işte Pradison.Verity Lera pradison'a hoş geldin.(Bakışlarını bana çevirdi)Verity.Verity iyi misin?

Kafamı ona çeviriyorum ve on saniyeni ardından insanların beni deli sanabileceği bir kahkaha atıyorum.Zavallı Clotit onun bana bakışlarının ardından bir de bunu için gülme krizine giriyorum.Şu anda Luke'un ban attığı küçümseyici ve iğneliyici bakışlar bile umurumda değil.PRADİSON'DAYIM.Clotit'i arkamda brakııp kapıdan içeriye adeta uçuyorum.Arkamdaki bağırışları umursamıyorum.Zaten şu anda dünya yıkılsa bile umrumda değil.Umurumda değil.Kapıdan girmemle birine çarpmam bir oluyor.Kafamı kaldırmak bile istemiyorum.İlk önce çarptığı kişi her kimse ona bir açıklama bulmam lazım.Adama  ve ya kadına ne diyeceğim''Pardon Pradison'un yeni öğrencisiyim.Aşırı heyecanımdan sizi göremedim.Özür dilerim Hep istediğim okula girmeyi sakince bekleyemedim''mi diyeceğim

-Önemli değil genç bayan

Kafamı hızlıca sese doğru kaldırıyorum.Tamam normalde sesli düşünürüm ama şu anda sesli düşünmediğime emini

-Hayır sesli düşünmediniz genç bayan.Eğer kızmassanız ben aklınızı okudum.Kusura bakmayın

Bana biraz çapkınca bir bakış atıyor.Ama bakışlarında haklı.Gerçekten çok yakışıklı.Hafif esmer teni,yemyeşil gözleri ve kırmızının en belirgin tonlarından saçları var.Ve hafif küstahlık kokan kibarlığı tipine kesinlikle çok uyuyor.Pekçok kızın ona bayıldığına eminim.Yüzü gerçekten çok yakışıklı.Ve...Tanıdık sanki.Nerede gördüm ki ben bu yüzü?Tabiki.Işık muhafızı adyı Edward Lomi.Beyin okuyucu.Beyin okuyucu.Bir dakika onun hakkında o kadar şey düşündükten sonra onların hepsini duydu mu?Gözlerimi hafifçe suratımı kaldırıp bana şaşkın ve sorgulayıcı bakışlar atmasından kızardığımı anlıyorum.Ama daha iyisi anlamaz bakışlarından beyinimi okyamadığını da anlıyorum.Ve yine delice bir sırıtış yerleştiriyorum suratıma.Edward iyice meraklanıyor.Nereden mi anladım.Ellerini başıma koyup bir büyü yapmaya başladı.Ve ben bu büyünün beyin okuma büyüsü olduğundan eminim.Beş dakika başımla uğraştıktan sonra var geçip ellerini başımdan indiriyor ve gözlerini gözlerime dikiyor.Ve yüzüme gittikçe daha çok yaklaşırken yerimden kıpırdayamıyorum bile.Burunlarımız hemen hemen bir birine değeceken sonunda duruyor.Ve sanki peri massalarının güzel ama öldürücü seslerinden biriyle konuşmaya başlıyor.Ben neden bu kadar yakın olduğumuzu yada gözlerinin gerçek yeşil mi yoksa büyü mü olduğunu anlamaya çalışırken dudaklarının kıpırdadığını farkediyorum ama ağızından çıkan hiç birşeyi anlamıyorum.Ağızından çıkan şeyleri anlamam için üç defa tekrar etmesi gerekiyor ve sonuncuda biraz bağırarak tekrar ediyor.

-Büyümü nasıl engelliyorsun?Nasıl yapabilirsin ki.Daha Luke bile beni tamamen engelliyemiyor.Nasıl yapabiliyorsun.

Kafamdan geçen onca şey var.Ben de bilmiyorum,büyünü tam olarak nasıl engelleyebilrim,Ve büyünü üstümde ben fark etmeden nasıl büyü yapabiliyorsun.Evet bunları söyleseydim çok mantıklı olabilirdi ama dilim,benim ve mantığın aksine çok saçma bir cümleyle cevap veriyor.

-Luke?Luke Eques mi?

Kafasını kafama iyice yaklaştırıyor ve burununu burunuma değdiriyor.Kalbim delice atarken beyinim karşımdaki çocuğa savaş ilan ediyor.Ama bir sorun var.Bedenimi hareket ettiremiyorum.Öylece yerime zıplandım ve hiçbir şey yapamıyorum.Aslında bir hareket edebilsem karşımdaki çocuğa iyi bir yumruk atabilirim ama...Ben düşüncelerimle ve bedenimi hareket ettirmekle boğuşurken Edward'ın konuştuğunu farkediyorum.Ve gözlerimi birbirine sıkıca bastırmadan önce son birkaç kelime duyuyorum.

-Galiba seni öpmeden konuşturamıyacağım küçük hanım.Benim canıma minnet

Normalde olsa çığlığı basıp ve sıkı bir tekme atardım am şu anda verebildiğim tek tepki gözlerimi yummak oluyor.Gözlerimi yumup dişerlimi sıkıyorum.Suratımla hissetiğim solukla kaslarımın gerildiğini  hissediyorum.Sonra...Suratımdaki soluk kayboluyor.Korkarak gözlerimi açtığımda Luke'un Edward'ın kolundan tutmuş süreklediğini görüyorum.Ve aynı anda Clotit benim koluma yapışıyor.Beni pradison'un kapısına sürüklerken konuşmaya başlıyor

VerityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin