20. Bölüm: Otelde Beyaz Ceketli Avı

380 14 8
                                    

İyi okumalar!!!




Fethi' den anlatım

Akşam olmuştu. Ben hala boş bir kağıt gibiydim. Ama kağıttan bir farkım vardı. Onun gitmesiyle kirlenmiştim.

"Ne diyon be. Ne kirlenmesi?"

"Kimsin lan sen?"

"Senin aklını kullanan yanın."

"Çok güzeldi."

"Şimdi bana bir günümü geri ver."

"Anlamadım?"

"Şaşırmadım."

"Neye?

"Anlamamana."

"Niye ki?"

"Aşkın gözü kördür, derlerdi de inanmazdım. Mal herif. Adını bile bilmediğin kız için bir gün boyunca hortlak taklidi yaptın. Sen tam bir gerizekalısın."

İç sesim bana savaş açmış durumdaydı. Evet belki bütün günümü onu düşünerek geçirmiştim, ne yani olamaz mı?
Ama beni en çok etkileyen, daha sonra kızın kim olduğunu öğrenmek için kameralara baktığımda kızın kamera kayıtlarında gözükmeyişiydi. Benden önce odaya birinin girdiği gözükmüyordu. Ben girdikten sonra da ben çıkana kadar kimse odadan çıkmamıştı. Bu akşam Karabatak' la ben bir otele gidecek ve bir adamın çantasına verici yerleştirecektik. Sadece bu kadarını biliyorum. Çünkü Erdem Yarbay bize yapmamız gerekenleri anlatırken ben o kızı düşünüyordum. Akşam olmuştu. (Akşam dediğim saat 19.00 falan..)
Ateşle yola çıkmıştık. Arabayı Ateş kullanıyordu. Bende kafamı cama yaslamış yine onu düşünüyordum.

"Derin mevzu galiba?" Dedi bir ara Ateş.

Ona şöyle bir baktım. Adam harbi istihbaratçıydı. Oflayarak "Evet. Yani sanırım. Galiba öyle." Dedim.

Sırıttı. Bana baktı. Gözüyle kapıyı işaret etti. Ona 'Ne diyon bir b*k anlamıyom' bakışımı attım.

"Avcı. Avcıııı uyuyon avcı. Geldik, geldik. Heyyyy yavrum heyyy!!" Dedi ve arabadan indi. Bende arkasından indim. Bir otelin lokantasındaydık. Garsonlardan biri yanımıza geldi.

"Mendil." Dedi.

Ateş elini uzattı. Adam Ateşin elini sıktı. "Kukla."dedi Ateş.

"Şu masaya geçin. Adam daha gelmedi." Dedi bizi yönlendirirken. "Adam gelince ben size işaret ederim."

O sırada yan masalardan birinde bir adamla kadın gözüme çarptı. Kadının arkası dönüktü. Derin bir sırt dekoltesi vardı. O sırada Ateş kız kesiyordu. Sonra garson yemek servisi yapıyormuş gibi yanımızdan geçti. "Şuradaki. Beyaz ceketli olan." Diye fısıldadı.

"Ne zaman koyacağız vericiydi?"

"İşaret gelince."

Ateş gayet sakindi. Yemeklerimizi yiyorduk yavaş yavaş. Aynı zamanda da etrafa göz gezdiriyorduk. Bizim beyaz ceketli ara sıra telefonuna bakıyor sonra karşısındaki adama hafif gülümseyip, yemek yiyormuş gibi yapıyordu. O sırada gözüme çarpan çift birden yüksek sesle kavga etmeye başladı. Kadın elindeki kadehi adamın üstüne boşalttı. Adam kadına tokat attı ve işler karıştı. Bir sürü insan ve bizim beyaz ceketli kalkıp onların yanına gitti. O sırada Ateş hemen gidip adamın masada bıraktığı çantasına vericiyi koydu. Kız adama bağırıp çantasını aldı ve gitti. Adam hiç bir şey olmamış gibi yemeğini yemeye devam etti. Etrafındaki kalabalık yavaş yavaş dağıldı. Bizde iki dakika sonra dışarı çıktık. Ateş' in ağzı kulaklarındaydı. Otelin kapısının önünde az önce adamla kavga eden kadını gördüm. Telefonla konuşuyordu. Yanına gidip 'iyi misiniz' diye soracaktım fakat Ateş benden önce davranıp, koşarak kıza öküz gibi sarıldı. Neredeyse kemiklerini kıracaktı. Kızda Ateş'e sarılıyordu. Neler oluyordu böyle? Uzun uzun sarıldılar. Hâlâ kadının yüzünü görmemiştim. Ateşin beni bırakıp, kızın üstüne atladığı yerde şaşkın şaşkın onları izliyordum. Ağzımın iki metre açık olduğundan emindim. O sırada az önce kadına tokat atan adam geldi kızın yanağına baktı. Sonra "Umarım çok acımamıştır." Dedi ve adamla da sarıldılar. Ağzım artık üç metre falan açılmıştır diye düşünürken Karabatak "Avcı gelsene!" Diye seslendi. Onların yanına gittim. Adam elini uzattı, el sıkıştık sonra kadına döndüm. Tamam artık ağzım bir yedi yüz kilometre falan açılmıştır.
Bu oydu. Oydu. Sabah hayal görmemiştim. Yok ya kesin rüyadayım. Umarım değilimdir. Bence öldüm. Şuan da cennetteyim. Ohaaaaandes.

Bu sabah ki kızdı. Kanlı canlı karşımdaydı. İkinci kez.

Söz - EyFet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin