Bölüm erken gelmişken yorumlarınızı ve oylarını alırım canlarım :)
-
Lydia sarayın önünde at arabasından indi ve muhafızları eşliğinde içeri girdi.
Alicante'yi ve bu sarayı özlemişti. Çok küçük bir kızken ailesiyle yazları buraya gelir ve Alec ile oyunlar oynardı.
Alec ile arasında olanlar bir anda olmuştu. Her şey daha yeni sayılırdı. Bir seneyi yeni geçiyordu...
"Lydia," dedi Maryse içeri giren Lydia'yı karşılamak için önünde durdu ve kollarını açtı. "Bu kadar çabuk gelebilmen ne hoş."
Lydia Kraliçe Maryse'in önünde saygıyla eğildi. Daha sonra başını kaldırıp sarıldı. "Yollar çok hızlı geçti kraliçem." Dedi Lydia.
"Alec seni gördüğüne çok sevinecektir." Dedi Maryse. Sonra Lydia'nın sırtına elini koydu ve yürüyerek devam etti. "Bu gece haremde kutlama olacak. Alec şu an önemli bir görüşmede," dedi Maryse. Ve ekledi. "Onunla konuşmadan önce eşyalarını yerleştirip biraz istirahat etmeye ne dersin?"
"Elbette kraliçem." Diye cevapladı Lydia. Gecenin gelmesini iple çekiyordu.
-
"Beni dinleyin cariyeler." Dedi Raphael herkesin ona bakmasını sağlayıp. "Aranızdan kaç kişi dans etmesini biliyor?"
"Ben biliyorum." Dedim elimi kaldırarak.
"Sen değil, başka birileri?" Dedi Raphael beni görmezden gelip. Dün sabah olanlardan dolayı bana hala sinirliydi.
Yaklaşık dört kişi elini kaldırmıştı. Raphael dansçı sayısının azlığından olsa gerek yukarı bakıp iç çekti. "Başka bilen yok mu?" Dedi.
"Magnus çok iyi bir dansçıdır Efendi Raphael." Dedi Catarina bütün dikkatleri ikimizin üzerine çekerek. "Onu hiç dans ederken gördünüz mü?"
Catarina şimdiden buradaki tek dayanağım olmuştu. Oldukça kafa dengiydi ve arkamda bir dostun yardım eli işime geliyordu.
Raphael burun kıvırdı. "Ne kadar iyiymiş bakalım?" Dedi.
"Ne kadar iyi olduğumu size söyleyemem." Dedim kendimden emin bir şekilde. "Ancak gösterebilirim."
-
İsteğim doğrultusunda haremde enstrüman çalabilen birkaç kişiyi topladılar. Simon ve Heidi de ne kadar iyi bir dansçı olduğumu görebilmek için gelmişlerdi.
Herkes hazır olduğunda çalgıcılara işaret verdim ve dans etmeye başladım.
Ben sarayda büyümüştüm. Normal birinin kültür seviyesinden çok daha üst seviyelerde bir eğitimim vardı. Thulece, Latince gibi dilleri konuşabiliyor ve dövüşebiliyordum.
Ama bunlardan daha önemlisi, bedenimi nasıl hareket ettirmesini bilip dans edebiliyordum. Annem her zaman dans edebilen birinin diğerlerinden iki adım önde olduğunu söylerdi. Küçük yaşlardan beri dansa olan merakım benim her türlü dans tipine ayak uydurabilmemi sağlamıştı.
Müzik devam ederken etrafımda dönüp bedenimi kıvırtarak hareket ettiğimde şaşkın birkaç yüzle karşılaştım. Kıskanç bakışları gördüğümde ise onlara inat sırıttım ve müzik bitene kadar hareketlerime devam ettim.
Müzik bittiğinde zarifçe öne doğru eğilerek dansı bitirdim.
Kafamı kaldırdığımda Heidi, Raphael ve Simon'ın birbirlerine baktıklarını gördüm. Ama bakışlarından üçünün de aynı şeyi düşündüğü çok belli oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glorious Malec
FanfictionAlicante topraklarında esir düşmüş bir prens, ve o toprakların kralı ile yaşadığı aşk hikayesi. Shadowhunters fanfiction'dır. 18/09/19 01.34