7: Ödül Odasında Bir Gece

1.4K 130 67
                                    

Sıradan bir hafta sonu gibi görünüyordu. Scorpius her zamanki gibi Ortak Salon'da harıl harıl ödevlerini yetiştirmeye çalışırken, Albus da hafta sonu için verilen ödevlerden şikayet ediyordu. Sirius ikisini de görmezden gelerek bir kitabın içine gömülmüştü. Yanlarına alt sınıflardan bir kız gelerek "Sirius," dedi "Kardeşin, Potter'ı gebertmeden önce bir el atmak istersin sanıyorum."

Albus hemen haritaya davranıp diğerlerinin yerlerini tespit etti "Ödül odasındalar... Regulus ve James karşı karşıya duruyor. Remus da yanlarında, Peter yok... Ah hayır, köşedeymiş. Barty yok ama..."

Sirius ayağa fırladığı gibi koşmaya başladı. Albus ve Scorpius da tüm işlerini güçlerini bırakarak peşine düştüler. Ödül odasına vardıklarında, renk renk büyüler havai fişekleri anımsatırcasına havada uçuşuyordu ve cam raflar güçlü şangırtılarla patlıyordu. Remus ve James fazla meşgul olduklarından bilgi almak için köşedeki Peter'ın yanına gittiler "Ne oldu yine?"

"James," dedi Peter, olduğu yerde titrerken "birden bire Regulus ile tartışmaya başladılar ve Regulus bizi buraya kadar kovaladı. Sonra da asalar çekildi, bu haldeyiz." Sirius, Albus'un elinden kaptığı haritayı inceledi "Neyse ki Reg tek başına. Onu etkisizleştirmek kolay olacak." Peter "Sirius," diye haykırdı "Acele edin aksi takdirde Remus bu gece hepimizi öldürecek."

Albus Ödül odasının kapısını kapatırken Scorpius da asasını çekerek James ile Remus'un yanına geçti "Boşuna direnme, Regulus! Beşe karşı tek olduğunu biliyoruz." Scorpius'un hemen yanındaki raf patladığında, çocuk alttan alma evresini bir anda geçerek, onu etkisiz hale getirmek için saldırdı. 

Regulus eline geçen hemen hemen her şeyi başarıyla kendine kalkan olarak kullanabiliyordu. Hatta eski ama oldukça parlak bir kupayı, büyülerini onlara geri göndermek için kullandığında bir an şaşkınlıkla durakladılar.

Derken James sağlam raflardan birini Regulus'un üzerine devirdi ama Regulus büyüyle rafı üzerinden kaldırıp ayaklandı. Canının yanması onu daha da hırslandırmıştı. Asasını James'e doğrultarak avazı çıktığı kadar bağırdı "Crucio!" James üç saniye bile ayakta duramadan dizlerinin üzerine çöktü. Sonra da cenin pozisyonunda yere kıvrılarak haykırdı.

Sirius'un ona engel olmak için yaptığı hamleye karşı çarçabuk bir çözüm üreterek, ağabeyinin büyüsünü kapıya doğru savuşturdu. Bu, anlık boşluğu fırsat bilen James ayağa kalktı ve Regulus'un üzerine atıldı. İkisi boğuşurken, Regulus diğerlerine lanetlerle saldırmaya devam ediyordu. James'in sadece bir anlık duraklamasını fırsat bilerek onun üzerine çıktı ve onu yumruklarken, diğerleri yanlarına gelip müdahale edemesin diye aralarına kalkan büyüsü yaptı.

James artık yumruk yemekten kendinden geçmişti ki Regulus ayağa kalkarak kalkan büyüsünü bozdu. Çatışma tam da kaldığı yerden devam ediyordu ki Regulus'un lanetlerinden biri Albus'a isabet edince, Scorpius asasını tavana doğrultarak dev, kristal avizenin zincirlerine hedef alıp onu Regulus'un üzerine düşürdü.

Neyse ki Regulus son saniye üzerine düşmekte olan devasa avizeyi fark etmiş ve kendini korumak için bir kalkan büyüsü yapmayı başarmıştı. Avizenin bir kısmı kalkanın üzerinde gürültü eşliğinde parçalanırken, büyük bir kısmı da aynı gümbürtüyle yerle bir oldu.

Tek taraftan gelen büyüler kesilince asalar indirildi ve Sirius hızla koşarak yere düşen avizenin içine girdi. Küçük kardeşini gözleri kapalı, hareketsiz halde orada yatarken bulduğunda yüzünde bir dehşet ifadesiyle diğerlerine döndü "O-onu öldürdük!" Elini ağzına götürdü "Merlin!" dizlerinin üzerine çökerek onu kollarının arasına aldı "Ah hayır! Biz ne yaptık!"

Kardeşinin tuttuğu eli kasılınca "Reg!" diye bağırarak kulağını göğsüne dayadı. Regulus'un kalbi cılız bir ritm eşliğinde hayata tutunmaya çalışıyordu. "Yaşıyor!" diye duyurdu Sirius, titrek bir sesle. Onların yanına ilk gelen Remus oldu "Hadi, onu buradan çıkaralım."

Hep birlikte Regulus'u kucakladıktan sonra direkt olarak kapıya yöneldiler ancak bir sorun vardı. Kapı, isabet eden bir büyü sebebiyle kırılmış ve sıkışmıştı.

Yeni bir çözüm üretme süreci içinde Sirius, Regulus'u narin bir şekilde yere bırakarak kapıya tüm gücüyle omuz attı. Tabii bunun sonucunda sadece kendi kolunu acıtmış oldu. "Yapacak bir şey yok. Biri gelip bizi bulana kadar burada beklemek zorundayız." dedi James ve yere oturdu. Remus o sırada odanın içinde voltalar atıyordu tüm gerginliğiyle "Benim Baraka'ya gitmem gerek. Bu akşam burada kalamam!"

"Dönüşümün için endişelenme, Aylak." dedi Sirius, sevecen, dostane ve yapıcı bir tavırla "Bu bizim üstesinden gelemeyeceğimiz bir şey değil." Scorpius sert bir tavırla "Ama bizim için öyle!" diye çıkıştıktan sonra Albus'a baktı "Biz sizin gibi birer animagus değiliz."

Sirius yeniden Regulus'un yanına dönerek onu uyandırmaya çalıştı. Yarım saat kadar uğraştıktan sonra da bunu nihayet başardı. Regulus ayıldığında etrafına sersem sersem bakıyordu ki Sirius ona "Regulus, burada kaldık." deyince hızla ayaklanmaya çalıştı ama başı dönünce olduğu yere yıkıldı. Sirius bu şekilde onunla uğraşırken James etrafına bakındı "Sizi saklayacak bir yer bulmalıyız."

Dönüşüm saati geldiğinde Albus, Scorpius ve Regulus son çare olarak pencereye çıkmak zorunda kaldılar. Ayaklarını koydukları alan o kadar dardı ki üçü de tüm geceyi nasıl bu şekilde, ayakta, geçireceklerini sorgulamadan edemedi.

"Üzerine avizeyi düşürdüğüm için özür dilerim. Az kalsın ölecektin." dedi Scorpius ve iç geçirdi "Yine de, neden kavga çıktığını hala anlayamıyorum." Regulus onu duymazdan gelerek başını öbür tarafa çevirdi.

"Aklımda bir sürü soru var." dedi Albus, aşağı bakarken "Bir kurtadam düz duvara tırmanabilir mi? Bizi aramaya başlamışlar mıdır? Acaba kaç saat daha dayanmamız gerekiyor? Ayak parmaklarımın kangren olduğuna eminim." Regulus imalı imalı ona baktı "Çok sıkıldıysan, istersen aşağıda biraz kovalamaca oynayabilirsin."

Bir saat sonra sabrı dolan Regulus ofladı "Buradan çıkmak zorundayız." Elini pencerenin alt tarafına götürerek camı açtı. Scorpius açılan aralıktan başını uzattı ve yemyeşil bir yüzle geri çekildi "Çok yüksek ve ıslak. Kayıp düşeriz." Regulus çoktan bir bacağını dışarı atmıştı bile "O zaman burada bekleyin ve benim yardım getirmemi bekleyin."

Scorpius onun tek başına gitmesine izin verdi ve camın içine oturarak yanında öğretmenlerle geri dönmesini bekledi ama Regulus geri dönmedi. Albus da Scorpius da endişelenmeye başlamışlardı ki Albus yeniden soru sormaya başladı "Geçmişten gelen biri gelecekte ölürse ne olur? Geçmişte de ölüm olur mu? Hadi ama, Regulus ölemez. Ölmemeli. Onları buraya o getirdiği için geri dönüş büyüsünü de o okumak zorundaymış. Barty'le konuşurlarken duymuştum. Ona da McGonagall söylemiş."

Regulus belki ölmemişti ama çok daha farklı bir işle meşguldü. Barty onu kütüphanenin yasak bölümüne çekmeyi başarmıştı ve şimdi de aklına girmeye çalışıyordu "Sen, ben ve bizim gibiler çok mutlu olabiliriz, Regulus. Ölümün sonumuz olmasına izin veremezsin. Eğer geçmiş, talihsiz ölümlerle bizi silmeye çalışıyorsa, biz de geleceği cehenneme çeviririz ve hak ettiğimiz hayatları yaşarız."

"Hak ettiğimiz hayatlar mı? Çok cazip konuşuyorsun ancak bunu nasıl yapacağız?" Barty gizemli bir tonda fısıldadı "Karanlık Lord." Regulus yüzünü ekşitti "Karanlık Lord yenilmiş." Barty onu çenesinden tutarak başını raflara doğru çevirdi "İşte orada! Karanlık Lord'u tekrardan bize kavuşturacak, eski tılsımın yazılı olduğu, Hades'in kitabı tam da orada. Büyüyü yüksek sesle okuduktan sonra Karanlık Lord dirilecek ve büyücü dünyası hak ettiğini yaşayacak."

Geçmişten Gelen | Next Gen + MaraudersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin