Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba :) Bölüm ekleyemediğim için özür dilerim. Yazacak zamanım değil bilgisayarı açacak vaktim olmuyor. Bölüm de bu yüzden kısa oldu :/ Beğeni ve yorum gelmiyor ama yinede en kısa zamanda yeni bölüm eklemeye çalışacağım.
Şarkı: Justin Bieber - All Bad
"Ölü olan kim?" Duyduğum sesle kafamı çevirdim. Bay Bieber sonunda gelebilmişti.
Az önceki sorusunu duymamazlıktan gelerek gülümsedim.
"Selam."
"Ölü olan kim?" diye sinirle tekrar sorduğunda verecek bir cevap düşündüm. Galiba biricik sevgilisi Destiny'den bahsettiğimizi sanmıştı.
"Bu sadece aramızda bir şaka." diyerek olayı geçiştirdim ve elimi salladım.
Huysuzluğunu umursamadan çekingen, saf bir kız gibi ellerimle oynadım.
İletişime geçebilmek adına sordum ."Nasılsın?"
İçkisini yudumlarken yüzüme bakmadan cevap verdi. "Her zamanki gibi."
İç çektim. Daha yeni tanıştığı birine bu cevabı verebilecek kadar zekiydi.
"Bende öyle." dedim sanki alınıp trip atarmış gibi.
Bu sefer o iç çekti ve boş bardağı tezgâha bıraktı.
"Üzgünüm, biraz kafam karışık." Bana doğru döndü ve sırtını dikleştirdi.
"Anlayabiliyorum." dedim masum olmaya çalışarak. "Bende sevdiklerimi kaybettiğimde senin gibi hissediyordum."
Aslında şuan bulunduğu durumu anlayamıyordum. Duyguları olan biri değildim ve kaybettiklerim için üzülmezdim. Her zaman önüme bakardım.
Aradan uzun bir süre geçti. Bunca gürültüye rağmen aramızda bir sessizlik oluştu. O içkisini yudumlarken ben kollarımı tezgâha yaslamış, bir elimi de çenemin altına koymuş öylece etrafı seyrediyordum.
"Kimi kaybettin?" dediğini duydum. Şaşırmış bir şekilde ona doğru döndüm. Bir anlık ne cevap vereceğimi bilemedim. Bu onu ilgilendiren bir konu değildi.
"Ailemi." Dedim ve ağlayabilmek için kendimi zorladım. Onun karşısında savunmasız ve acınası olmalıydım.
Şuan böyle bir ortamda ağlamayı başaramayacağımı anlayınca ellerimi yüzüme kapattım ve koridorun sonunda olan tuvalete doğru koşmaya başladım.
"Hey, dur!" diye seslendiğinde arkamdan geldiğini anlamıştım. Bir tepki vermeden koşmaya devam ettiğimde tuvaletin önüne gelmiştim. Hızla içeri girip kapıyı kapatacağımda Justin'in yüzünü gördüm ve kapıyı büyük bir zevkle suratına çarptım.
Kapıyı hızlıca kilitleyip kapıya yaslandım. Biraz soluklandıktan sonra kıkırdamaya başladım. Aslında şuan içimden kahkaha atmak geliyordu ama hala kapının arkasında bekliyor olabileceği ihtimaliyle sessiz olmaya çalışıyordum. Kendime geldikten sonra aynanın karşısına geçtim. Suyu açtım ve yüzümü ıslattım. Ardından daha köyü gözükmek için elimle makyajımı dağıttım. Ağlamış gibi gözüktüğümden emin olunca kapının kilidini açtım.
Orada duvara yaslanmış bekliyordu. Çıktığımı fark edince eğmiş olduğu başını kaldırdı. Bu sefer ben başımı eğip mahcup olmaya çalışarak konuştum.
"Şey... Ben özür dilerim." Önemli değil dercesine başını salladı.
Koridorda arkasını dönüp yürümeye başlayınca bende peşinden ilerdim. Bar bölümünü geldiğimizde durdu ve bana doğru döndü.
"Artık gitmeliyim. Bu güzel gece için teşekkürler." Dedi. Dışardan görünenin aksine oldukça kibar davranmıştı. Ben bunu düşünürken üzerime doğru eğilip yanağımı öptü. Geri çekilmek istedim ama yapmadım. Bu görevim açısından hata olurdu. Tanrım, yanağımı dezenfekte edeceğim!
İçtenlikle gülümsemeye çalışıp arkasından el salladım. Şuan içimden "Bye bitch!" diye bağırmak gelse de arkamı dönüp Ed'in yanına gittim.
"Tanrım, öldürün beni!" diye söylendim.
"Az önce o seni öptü mü, ben mi yanlış gördüm?" dedi tezgâhı temizlerken.
"Hatırlatma şunu!" diye tısladım.
"Ama bunca şeye değecek çünkü çok iyi oynadın." Diyerek beni alkışladı.
"Ed, bebeğim, bu sadece başlangıç."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wild Couple || Justin Bieber
Fanfiction"Erkek arkadaşın seni asla bulamayacak güzelim." diyerek elimdeki silahı ona doğru salladım. "Yalvarırım beni bırak." diye yalvardığında o alay dolu ve tüm depoyu çınlatan kahkahamı attım. "Keşke o kadar şanslı olabilseydin. Ama ne yazık ki deği...