Episode 2: "No one can't stop me!"

829 54 7
                                    

Hikaye bir sonraki günden devam ediyor kafanız karışmasın. Heaven ve Raisa kızın en yakın arkadaşları sayılır. Zaten bunu ileriki bölümlerde de anlarsınız. Soranlarınız olur diye yazıyorum. Keyifli okumalar. 20 VOTE ve 10 YORUM lütfen!

"Hadi ama Angel. Sadece bir gece için." Diyerek dudağını ısırdı ve yalvaran gözlerle bana baktı.

Başımı olumsuz anlamda salladım. "Bu gece olmaz Raisa. Ama söz bir gece ben ayarlayacağım." Dediğimde yavru kedi gibi bana bakmaya başladı.

"Bana öyle bakma Raisa. O bakışların bana sökmez." Diyerek sırıttım. Yüz ifadesi eskiye döndüğünde onu başımdan atmak istercesine konuştum.

"Siz ikiniz yani sen ve Heaven. Birlikte gitsenize. Beni boş verin. Eğlenin." Dedim yüzüme içten bir gülümseme oturtmaya çalışarak.

"Sen emin misin?" diye sordu Heaven tereddüt edercesine. Kaşlarını kaldırarak imalı bir şekilde baktığında kafamı olumlu anlamda salladım.

"Gidin hatta benim yerime de eğlenin ama sakın fazla içip kötü bir şeyler yapmaya kalkmak yok." Diye işaret parmağımı onlara doğru sallayarak şakayla karışık uyardım.

"Peki." Dedi Raisa benim gelmememe üzüldüğünü belli ederek.

"İyi eğlenceler." Diyerek gülümsedim ve el salladıktan sonra yürüyerek caddeye ulaştım. Geçen taksiyi durdurup kapıyı açtıktan sonra hızla içeri yerleştim. Yolu tarif ettikten sonra başımı cama yaslayarak düşüncelere boğuldum.

'Keşke onlar gibi kendi halinde, mutlu, kimseye zararı dokunmayan ve en önemlisi onlar gibi özgür olabilseydim.' Diye geçirdim içimden.

Düşüncelerimden beni ayıran şoföre parayı ödedikten sonra taksiden inerek evimin kapısına adımladım. Anahtarı deliğe sokup çevirdikten sonra anahtarı tekrar çantamın içine atarak kapıyı arkamdan kapattım.

Hızlı adımlarla üst kata çıkarak odama ulaştım. Çantamı odanın herhangi bir tarafına atarak dolabımı açtım ve üzerimdeki cici kız kıyafetlerinden kurtularak giymek için koyu renkli bir şeyler aradım.

Aradığımı bulduğumda kafamı onaylarcasına sallayarak hayran kaldığım kıyafetleri üzerime geçirdim. Evden çıkmak üzere alt kata indiğimde üzerime uygun ayakkabılarımı giyerek kapıyı arkamdan kapattım.

Arabalarım burada olmadığından dolayı yine taksiye binecektim. Telefonumu çıkarıp taksi çağırdıktan sonra sabırsızlıkla beklemeye başladım. Yine düşüncelere boğulmamak adına karşı kaldırımdaki kediyi gözlerimle takip ederken taksinin geldiğini fark ettim.

Takside yine yerimi aldığımda yolu tarif ederek arkama yaslandım. Yol boyu şarkı dinleyerek gökyüzünü seyrettikten ve parayı ödedikten sonra taksinin gözden kaybolmasını bekledim. Çünkü şuan gideceğim yere kadar takip edilmemem gerekiyordu. Hava neredeyse kararmışken ara sokakların sessizliğinde topuklarımın sesi yankılanıyordu.

Telefonumun titremesiyle irkilirken çantamı karıştırarak zorlukla telefonuma ulaştım. Gelen mesaja baktığımda alayla sırıttım.

Kimden: Raisa

"Keşke sende bizimle olsaydın." Yazarak bara gitmede önce giydikleri kıyafetlerin fotoğraflarını yollamıştı.

Zaman kaybetmeden cevap yazmaya koyuldum.

Kime: Raisa

"Üzgünüm kızlar. Bir dahaki sefere ;)"yazarak yolladıktan sonra telefonu arka cebime sıkıştırarak önümde bulunan eski depoya göz ucuyla baktım. Adımlarımı hızlandırıp depoya ulaştığımda ağır demir kapıyı iterek içeri girdim.

"Ah sonunda gelebildin!" diye sızlanan Neal'la karşılaştığımda çaresizce gözlerimi devirdim.

"Erken bile geldim. Daha hava bile yeni kararmışken şu sürtüğü halledebileceğimizi mi sanıyorsun?!" diyerek adının Destiny olduğunu bildiğin sandalyeye bağlı ve ağzı bantlı bir şekilde deponun merkezinde oturan kızı işaret ettim.

Bunun üzerine konuşmak istercesine homurdandığında hızla yanına yürüdüm.

"Aa tatlım, sana sürtük dememe mi alındın?" diye sorarak alayla dudaklarımı büzdüm. Ardından kahkaha attığımda ürkmesine neden oldum. "Kedicik korktu." Diyerek depoda bulunan herkesin kahkaha atmasına sebep olduğumda karşısında dikilmeyi kesip onu göremeyeceği bölgede bulunan siyah deri koltuğa kendimi bıraktım.

"Jensen, şu sürtüğün sevgilisi yakınlarda dolaşmıyor değil mi?" diye sordum emin olmak istercesine.

"Hayır, şuan büyük ihtimalle hiçbir şeyden haberi yok ve evinde saf saf oturuyor." Dediğinde bahsettiği kişinin aptallığına üzülerek sırıttım.

"Bizim mallarımıza el sürerken hiçte saf değildi oysaki." Diyerek oturduğum yerden tekrar kalkarak kızın başına dikildin.

"O lanet olasıca sevgilinin suçunun cezasını senin çekmen çok üzücü bebeğim." Diyerek onu kışkırtmaya çalıştım. Hareketlenerek konuşmaya çalıştığında ağzındaki bandı sertçe çektim.  Acıyla inlediğinde tatmin olmuşçasına gözlerimi kıstım.

"Bruce silahımı ver!" diye emrettiğimde saniyeler içerisinde silahımı bana ulaştırdı.

"Erkek arkadaşın seni asla bulamayacak güzelim." Diyerek elimdeki silahı ona doğru salladım.

"Yalvarırım beni bırak." Diye yalvardığında o alay dolu ve tüm depoyu çınlatan kahkahamı attım.

"Keşke o kadar şanslı olabilseydin. Ama ne yazık ki değilsin. O güzel yüzüne yazık olacak." Diyerek silahı ateş etmeye hazır duruma getirdim.

"Erkek arkadaşım sizi bulduğunda hepinizi gebertecek!" dediğinde cesaretine hayran kalmıştım.

"Öyle bir şey asla olmayacak tatlım." Diyerek tetiği çektim.

 "Kimse beni durduramaz!" 

Wild Couple  ||  Justin BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin