changed my world

1.3K 104 70
                                    


Johnny

Otelde geçirdiğimiz güzel gecenin ardından Jaehyun'la baş başa kalmak için fazla fırsatımız olmamıştı. Bu sıralar yoğun çalışıyordum ve eve ancak hava karardıktan sonra ulaşıyordum. Benim evde olmadığım zamanlarda Hyun'a genellikle arkadaşları göz kulak oluyor, benimle karşılaşmak istemedikleri için de işten dönüş saatim yaklaştığı zaman evlerine dönüyorlardı. Onları anlayabiliyordum, en yakın arkadaşları benim yüzümden çok incinmişti ve bedel ödemediğimi düşünüyorlardı.

Anahtarlarımı çıkartıp eve girerken burnuma gelen güzel kokular beni gerçekten şaşırtmıştı, Jaehyun genellikle yemek hazırlamaya bayılır ancak hiçbir zaman başarılı bir yemek yapamazdı. Şimdiyse hiçbir şey yanmış gibi kokmuyordu, mutfaktan dumanlar yükselmiyor veya Jaehyun perişan görünmüyordu. Üzerinde açık pembe bir uzunkollu altında hayranı olduğum beyaz pantolonu vardı. Beni gördüğü zaman gülümseyip boynuma sarılmıştı, dışarıda sigara içtiğim için Jaehyun'u belinden tutarak kendimden biraz uzaklaştırdım ve enfes görünen masayı izlerken keyifle sordum,
"Bu masayı neye borçluyuz?"

"Hiç, sadece düşündüm de böyle süprizleri hep sen yapıyorsun. Bana sadece tadını çıkartmak kalıyor şimdiyse çok meşgulsün bu yüzden biraz rahatlamanı istedim."

Gülümseyip Jaehyun'un yumuşacık saçlarına hafif bir öpücük kondurdum, muhteşem bir çilek kokusu duyuyordum.
"Teşekkür ederim sevgilim ama keşke kendini yormasaydın."

"Yorulmadım ki hem bu sefer videolar izleyerek yaptım ve bence tatları daha güzel oldu."

İçimden, 'bir gelişme olduğu kesin' diye düşünüyordum ancak bunu tabii ki hamile eşime söylemedim.
"Eminim öyle olmuştur güzelim, duş alıp geliyorum tamam mı?"

"Tamam, uzun sürer mi?"

"Sanmam, neden?"

"Hiç sadece biraz heyecanlıyım."

Bu işte ters bir şeyler vardı, bir şeyler kesinlikle yolunda değildi çünkü Jaehyun gerçekten de garip davranıyordu. Odamıza girip hızlı bir duş aldım, üzerimi giyinirken omuzlarımda Jaehyun'un birkaç gün önce yaptığı çizikleri görmek nedensizce gülümsememe sebep olmuştu. O kadar sevimliydi ki sevişirken ne zaman canı yansa veya hoşuna gitmeyen bir şey yapsam tırnaklarını cildime sımsıkı bastırıyordu.

Üzerime siyah kotumu ve gömleğimi geçirip gömleğin önünü kapatmadan mutfağa girdim, Jaehyun'un beni görür görmez gülümseyen ifadesi, açıkta kalan göğsümü fark ettiğinde endişeli bir hale bürünmüş ve telaşlı bir şekilde saçlarını düzeltirken konuşmaya başlamıştı,
"Uh, geldin mi? Masa hazır."

"Jaehyun bebeğim benden utanmaman hakkında ne konuşmuştuk?"

Sahte bir şekilde gülmeye çalışmış ancak hiç başaramamıştı,
"Utanmak mı, hiç utanmıyorum ki..."

"O zaman neden gözlerini kaçırıyorsun?"

"Kaçırmıyorum."

Jaehyun'un bileğini yavaşça tutup elini karnımdaki kasların üzerine koydum, kendisini neredeyse refleks denilecek kadar hızlı bir şekilde geri çekmeye çalışmıştı. Bileğini biraz daha sıkı tutup yanağını öptüm,
"Bebeğim utanma, istediğin gibi dokunabilir veya bakabilirsin. Bunda yanlış bir şey yok, yakında bebeğimiz bile olacak. Çoktan bedenini gördüm, sen de benimkini. Utanacak ne var ki?"

Ellerini dudaklarıma bastırıp mırıldandı,
"Biliyorum, üzgünüm bazı şeylere hâlâ alışamadım işte. Bu tavrım seni rahatsız ediyorsa-"

"Beni rahatsız etmiyorsun güzelim hatta kızarmanı sevimli bile buluyorum ama kendine engel olmanı değil. Eğer sevişmek istiyorsan veya beni öpmek istiyorsan bunu söylemekten çekinme."

Jaehyun'un yanakları şimdi iyiden iyiye kızarmış, gözleri yerden kalkmaz olmuştu.
"Bilerek mi yapıyorsun Johnny? Sadece böyle şeyleri çekinmeden konuşmak için biraz zamana ihtiyacım var."

Elini yavaşça kaldırıp önce bileğini ardından avuç içini öptüm, nefes dahi almadan beni izliyordu.
"Tamam sevgilim, sen bilirsin. İstediğin kadar zamanın var."

Ardından biraz daha rahat etmesi için konuyu değiştirmiştim,
"Evde çok mu canın sıkılıyor senin?"

"Bazen, Jeno ve Jaemin'in işi olduğunda..."

"İstersen seninle ilgilenmesi için bir çalışan alabiliriz."
Teklif etmiş olamama rağmen Jaehyun'un asla kabul etmeyeceğini biliyordum çünkü biricik sevgilinin yeni bir insana alışması hatta onun yanında rahatça konuşabilmesi için en az iki ay geçmesi gerekiyordu.

"Bunun yerine evde daha çok zaman geçirsen harika olurdu."

"Geçireceğim, son aylarında seni başkalarına emanet edip çalışmak istemiyorum bu yüzden işleri toparlamaya çalışıyorum. Üzgünüm ama bu konuda şimdilik yapabileceğim bir şey yok sanırım."

"Önemli değil, bizim için çok çalışıyorsun ve ben bunun için gerçekten minnettarım."

Masaya oturduğum zaman dizlerimi pat patlayıp Jaehyun'a işaret ettim, madem birlikte az zaman geçirmemizden şikayetçiydi o zaman beraber olduğumuz zamanları olabildiğince yakın geçirerek değerlendirebilirdik. Hyun yavaşça yerinden kalkıp dizime oturmuş ve sırtını bana yaslamıştı,
"Eğer ağır gelirsem söyle tamam mı?"

Belinden tuttuğum bedenini dizimi kaldırarak nazikçe zıplattım, şekilli kaşları anında çatılmıştı.
"Johnny!"

"Kendine bu kadar insafsız davranma diye yaptım, ağır filan değilsin. Olsan da sorun değil çünkü bebeğimiz olacak."

Ağzına uzattığım çataldan patates yerken tatlı bir şekilde gülümsemiş ve anlaşılmaz bir şeyler mırıldanmıştı,
"Aslında tam olarak değil."

"Ne?"

"Bugün Jeno, Jaemin ve ben Lucas'la olan randevumuza erkenden gittik."

"Jaehyun ben olmadan kontrole mi gittin? Üstelik neden erken gittin yoksa bana söylemediğin bir sorun mu var?"

"Hayır hayır bir sorun yok, Jeno'nun annesi, bebeğin cinsiyetini öğrenmek için o kadar beklememize gerek olmayacağını söylemiş, biz de belki öğrenebiliriz diye gittik."

"Korkmadın mı?"

"Jeno ve Jaemin yanımdalardı, bana çok yardımcı oldular."

Heyecandan kelimeler ağzımdan çıkmazken en sonunda düzgün bir cümle kurabilmiştim,
"Ee, ne dedi Lucas, cinsiyeti neymiş?"

"Erkek."

Jaehyun'un çenesini kavrayıp yumuşacık dudaklarına sert bir öpücük kondurdum. Bir kızım olmasını da çok isterdim elbette fakat erkek çocuğuna da itirazım yoktu. Onunla Chelsea maçlarına, balık tutmaya ve kaya tırmanışına gidebilirdik. Her şey o kadar güzel olacaktı ki...

Ancak Jaehyun ben onu bırakır bırakmaz ıslak dudaklarını hafifçe kıpırdatıp mırıldanmıştı,
"Kız."

Beni neden denediğini gerçekten hiç anlamıyordum, onlarca kez bir oğlum da kızım da olsa deli gibi sevineceğimi söylemiştim. Beni kandırmasına gerek var mıydı gerçekten?!

"Jaehyun, zaten oğlum da kızım da olsa-"

"Hayır, yani demek istediğim evet. Oğlun da var kızın da."

"Ne?"

"İkizlerimiz olacakmış, erkek ve kız."

Önce tek hecelik bir gülüş kaçtı dudaklarımdan ardından Jaehyun'u yeniden öptüm, tekrar, tekrar ve tekrar.
Ruhumu onun ellerine teslim ettiğimi anlaması için uzun uzun, tutkuyla öptüm dudaklarını. Kucağımdan bir an bile kalkmasına izin vermeden ayağa kalkıp narin bedenini yanı başımızdaki koltuğa bıraktım.
Bana sıkıca sardığı bacaklarını aralamış ve mırıldanmıştı,
"Seni seviyorum."

Sevinçten dolan gözlerimi gizlemek için başımı Jaehyun'un boynuna gizlemem gerekmişti,
"Sizi seviyorum bebeğim. Üçünüz de hayatım boyunca başıma gelen en güzel şeysiniz, varlığım üzerine yemin ederim ki öylesiniz."

Yalan söylemiyordum, o barda masama gelip benimle çekingen bir dille konuşmaya çalıştığı günden beri, Jaehyun dünyamı değiştirmişti.

*******

faces - johnjaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin