so it's the trouble

1.4K 112 159
                                    

Haechan

Planım şimdiye kadar kusursuz ilerlemişti, okuldan kaçtıktan sonra Mark'ın ofisine uğradım ve sevgilimi en azından yüzünü hatırlamama yarayacak kadar bir süre gördükten sonra babamın ofisine gitmeye karar verdim çünkü eğer okuldan kaçtığımı ben ona söylemeden önce birilerinden duyarsa bu işimin bittiği anlamına gelirdi. Böylece okuldan kaçıp babamı görmeye gelmişim gibi davranmaya karar verdim üstelik yalanım da hazırdı, bugün hiç önemli dersimiz yoktu baba!

Ancak ben henüz babamın ofisinin önüne gelmişken daha yarım saat önce tanıştığım Jaehyun'un sürekli etrafını kolaçan ederek babamın ofisine girdiğini gördüm. Onlar birbirlerini nereden tanıyorlardı?
İnanın bana bir an babamın peşime ajan takmış olabileceğini bile düşündüm ancak bu saçmalığı kafamdan çabucak çıkartıp onları duyabilmek için hafif aralık kapıya biraz daha yaklaştım. Babam ilginç bir şekilde Jaehyun'un varlığından rahatsız görünmüyor hatta bu sanki olması en normal şeymiş gibi davranıyordu.

İçimde kötü bir şeyler öğrenmek üzere olduğuma dair bir his oluşmaya başlasa da onu göz ardı ettim ve kapıya biraz daha yaklaştım. Jaehyun daha yarım saat önce oldukça yakından gözlemlediğim gamzelerini gizlemiyor ve babamın masasına doğru ilerliyordu. En sonunda tam olarak önündeki koltuklardan birisine oturup heyecanla anlatmaya başladı,
"Ne olduğuna inanamazsın Johnny, bugün Haechanla tanıştım."

Johnny mi? Babama yalnızca Mark ve Ten adıyla seslenirdi...
"Haechanla mı tanıştın? Jaehyun sana yapmamanı söylemiştim bak ben-"

"Hayır hemen kızma, ona hiçbir şey anlatmadım. Sadece arkadaş olmayı veya beni tanımasını istemiştim o yüzden okuluna gittim neyseki Haechan da oradaydı"

"Ne demek oradaydı?"

"Kapının önündeydi işte, okuldan kaçmaya çalışıyordu ben de abisi olduğumu söyledim."

"Jaehyun dur bakalım doğru mu duymuşum, oğlumun okuldan kaçmasına yardım mı ettin?"

"Aslında-"

"Haechan şu an nerede?"

"Burada."

Babam gözlerini genişçe açıp kaşlarını olabildiğince çattı, cumartesi günleri kahvaltı masasında gazete okurken de yüzünde buna benzer bir ifade yer edinirdi.

"Kafayı mı yedin Jaehyun, Haechan ya seni görürse? Üstelik oğlumu sırf senden hoşlanması için Mark'a peşkeş çekmek de ne demek oluyor ben sana o ikisini desteklemediğimi daha kaç kere söyleyeceğim?"

"Öyle bir şey yapmadım sadece gerçekten çok istiyordu Mark'ı görmeyi ben de dayanamadım Johnny. Neden bu kadar sinirleniyorsun?"

"Çünkü oğlum burada, Mark'ın yanında ve sen de buradasın. Seni böyle öğrenirse kıyameti kopartır."

"Buraya gelmez ki! Senden habersiz kaçtı okuldan, sadece kendi sevgilisini görmek istiyor."

"Uh, Jaehyun bazen gerçekten beni çok yoruyorsun."

"Özür dilerim Johnny sadece biraz tanışırsak ve benden biraz hoşlanırsa bazı şeyler daha kolay olur diye düşünmüştüm."

Başım duyduklarımın etkisiyle dönmeye başlarken derin bir nefes alıp elimi yavaşça yanımdaki kapıya yasladım, babam bize bunu yapmış olamazdı. Olamazdı, değil mi?
Ancak neden Jaehyun'a bakarken  daha önce bana bile göstermediği şefkatli bakışlarını ortaya çıkartıyordu?
Çatık kaşları bir dakikaya kalmaz düzelmiş ve yüzüne daha önce hiç görmediğim bir gülümseme yerleştirmişti. Size yemin ederim, bu gülümsemeyi bu kadar şefkati ve ilgiyi bana göstermiş olsa babama bir kez olsun karşı çıkmazdım.

faces - johnjaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin