Özel Bölüm

39 7 9
                                    

(Beni destekleyen bir takipçim ve aynı zamanda arkadaşım için özel bölüm❤️, eğer beni desteklerseniz sizin içinde bir özel bölüme yer verebilirim💫❤️💫)

Büyük bir şok atlatıyordum, her şey durdu.. Ağlayan bulutlar durdu, sallanan ağaçlar durdu, ben durdum, zaman durdu, belki o da durdu... Annemin beni çağırdığını duyduğumda bitkisel hayattan çıkmış gibi hissediyordum. "Ta-mam, anne ge.. geliyorum." yavaşça yataktan kalktım,gözyaşlarımı sildim, merdivenlerden indim.. Kapıda Sibel duruyordu, bütün acım bir anda dindi. Sibel benim çocukluk arkadaşımdı.. Ben küçüklüğümden beri hikaye yazmaya bayılırım, o zamanlar wattpad uygulamasında bir hikayeye yorum atmıştım. Sibel de cevap vermişti, öyle tanıştık ve arkadaşlığımızı bugüne kadar sürdürdük. Sibel'i bana Allah yolladı çünkü şuan beni anlayabilecek birine ihtiyacım vardı.. Kocaman sarıldımm, uzun zamandır görüşmüyorduk, özlemiştim. Hemen odama çıktık, beni çok iyi tanıdığı için bir şeyler olduğunu hemen anladı. "Neyin var?" her şeyi anlattım, sanki üzüntüm hafifledi... "Nasıl ya? Kızım sen bu iki ayda hayatındaki bütün üzüntü hakkını kullanmışsın." Haklıydı, bu iki ay beni perişan bir hale getirmişti. Size anlatamayacağım bir duygu yaşıyorum, kalbimde bir boşluk vardı, Gece onu doldurdu, sonra gitti ve o boşluğun daha derini açıldı.
-" Bak şöyle yapıyoruz, sen şimdi hazırlanıyorsun sonra lunaparka gidiyoruz. İtiraz istemiyorum..." Bir sıcak basmıştı beni, onu düşündükçe kalbime bir şeyler saplanıyordu..
-"Tıpkı küçüklüğümüzdeki gibi..." diye mırıldandım... Küçükken her canımız sıkıldığında lunaparka kaçardık ve midemizi mahfedene kadar atlı karıncaya binerdik..
-"Evet Ay, tıpkı küçüklüğümüzdeki gibi... Zaten içimiz hala küçük değil mi?" başımı onaylar bir şekilde salladım ve hafif tebessüm ettim. Uzun zaman sonra ilk defa yüzüm tebessüm ediyordu, ilk defa ağlamaktan başka bir eylem gerçekleştiriyordu... Hemen üzerimi değiştirdim, hafif makyajımı yaptım, yüzüm ağlamaktan perişan hale gelmişti.. Saçımı tepeden topladım ve aynada 10 dakika boyunca kendime baktım, hiçbir şey söylemedim, hiç kıpırdamadan sadece kendime baktım.. Aniden odanın kapısı çaldı, "Hadi kızım ya iki saattir içerdesin akşam oldu.!." sanırım sinirlenmişti.
-"Tamam ya iki saat dediğin 20 dakika." dedim ve tam gidecekken aynaya geri dönüp kendime baktım "Neredesin bilmiyorum ama seni çok seviyorum." kendime her baktığımda Gece'yi görüyordum, sanki beni dinliyordu... Sol gözümden akan yaşı hemen sildim ve kapıyı açtım..
"Tamam hazırım, geldim işte.." gözlerini devirdi ve beraber aşağı doğru indik. "Ee neyle gidiyorsunuz kızlar? İsterseniz sizi bırakayım. " sanırım babamın siniri geçmişti.. "Bulut amca sen bizi merak etme arkadaşım dışarıda bekliyor o geldi bizi almaya." kısa çaplı şok geçirmedim değil, ben babam bırakır ya da taksiyle gideriz sanıyordum. "Tamam kendinize dikkat edin ve geç kalmayın.!." geç kalmayın kelimesini nasıl söylediyse Sibel ile ikimizde korkudan başımızı aynı anda salladık.
-"Tamam baba geç kalmayız merak etme. Hadi bayss." bays mı? Bu kızla buluşunca ağzımdan böyle kelimeler çıkıyordu hep, banada bulaştırıyordu şivesini... Dışarı çıktık ve karşıda çok etkileyici bir araba vardı. Sibel o arabaya doğru yürümeye başlayınca bende arkasından gittim. O öne binince bende hemen arkaya bindim. Şoför koltuğunda oturan çocuk bana döndü "Bu güzellik ile tanışmayı neye borçluyum?" Sibel hafif kıskanmış gibi bakarken sevgili olduklarını anladım.. "Yanında oturan ve benden daha güzel olan kıza borçlusun.." Sibel bana hafif tebessüm etti ve çocuğa bakmaya devam ederken çocuk elini uzattı. "Ben Hanifi ve evet kusura bakma ama yanımdaki oturan kız hayatında gördüğün ve görmüş olacağın en güzel kız." Sibel'e  büyülenmiş gibi baktı ve Sibel'in birden kızardığını hissettim. Hanifi'ye hafif güldükten sonra bende elini sıktım "Ben de Ay ve benden sana bir tavsiye bu kızı kaybetme." birbirlerine gülerek baktıkları sırada içimde hafif bir yanma hissettim, kalbime bir ağrı saplandı.. Aklıma o geliyordu, ne yapsam da bunu engelleyemiyordum. Araba çalışmaya başladı ve radyodan gelen müzik ile içim parçalanmış gibi hissettim, 'Ay benim, Gece senin... Bakar bakar gülümserim.' diyordu şarkı. Fakat biliyordum ki Ay'da benimdi Gece'de benimdi... Gözlerim dolu dolu bitirdik yolu.. Lunaparka girdik, Hanifi centilmence bir şekilde hemen pamuklu şekerlerimizi ve kağıt helvalarımızı aldı, şu hayatta her şeye hayır diyebilirdim fakat pamuklu şeker benim kırmızı çizgimdi. Hemen uzun zaman aç bırakılmış gibi elimizdekileri yemeye koyulduk. Sonra hemen gondola bindik, onlar yan yana oturdular ve bende boş biryere geçtim. Üçümüzden başka kimse yoktu gondolda. Ve evet ben gondola ne zaman binsem bayılırdım. Salak gibi bayılacağımı bile bile biniyordum. Evet o kadar inatçı bir yapıya sahiptim ki kendimle bile inatlaşıyordum. Onların biraz daha arkasına oturmuşum beni göremesinler diye çünkü benim binme amacım farklıydı. Herkes korkudan çığlık atacaktı ama ben ağlicaktım. Bağıracaktım, kızacaktım.. Gece karşımdaymış ve sanki beni duyuyormuş gibi bağıracaktım... 10 dakika falan sallandıktan sonra durduk. Ama bana yetmemişti, Allah'tan yanımda peçete getirmiştim hemen gözlerimi sildim ve aşağı indim. Biraz daha dolaştıktan sonra beni eve bırakmalarını istedim, Sibel'e kocaman sarıldım ve Hanifi ile de vedalaştıktan sonra eve doğru yürüdüm...

AY GECE'NİNDİR - 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin