Ölüyorum, Ne Hoş ;)

27 5 0
                                    

   Uyandığımda hastane odasındaydım, artık bu beyaz duvarlar benim dostum olmuştu.. Onlar bana alışmıştı ben de onlara. Gözümü araladığımda hemşire diye düşündüğüm bir kız bana bakıyordu.
-"Nasılsınız hamfendi? Şimdi size bir sakinleştirici verdik. Aileniz dışarıda bekliyor görüşmek ister misiniz?" kadın salakmışım gibi bana bir kaç şey daha anlatırken birden sözünü kestim "Ya tamam. Sizden bana ne oldu veya ne olacağını söylemenizi istemedim. Gidip ailemi çağırır mısınız?" kadın mahcup olmuş gibi başını salladı ve kapıdan çıktı. Hemen annem gil gelmeden Gündüz'e mesaj attım. Yaşadığım her şeyi yazdım. Şok olma emojisi attı ve hemen hastaneye geleceğini yazdı. Fakat ben bir şeyim yok gelme diyerek geçiştirdim. Sonra telefonu kapattım ve annem ile babam içeriye girdi. Annem herzamanki gibi perişan bir halde bakıyordu. Babam da yıkılmış gibiydi. "Ne oldu?" diye söyledim anneme, çünkü ne zaman bayılmıştım, beni ne zaman bulmuşlardır hiçbir fikrim yoktu. "Akşam yemeğine sana seslendim, ses gelmeyince yukarı çıktım. Odanda baygındın, uyuyosundur sandım uyandırmaya çalıştım ama uyanmayınca bayıldığını anladım.. Babanda çığlığıma geldi odana ve seni hemen hastaneye getirdik.. Ne oldu diye sorması gereken biziz. Ne oldu kızım, hatırlıyor musun?" hiç unutmadım ki okuduklarımı, unutamadım ve unutmayacaktım..."Acıkmışım sanırım, başım döndü ve bayıldım. Yani bayıldığımı hatırlamıyorum ama bayılmışım." annem ve babam endişeyle birbirlerine baktılar. Bilmediğim bir şey vardı ve sanırım bana anlatmıyorlardı. "Benden bir şey saklıyorsunuz değil mi? Ve bu benim hakkımda bir şey..." buna emindim, kaç yıllık anne ve babamı tanıyordum çünkü.. "Aslında evet, ama saklamıyoruz zaten sana söyleyecektik madem anladın söyleyelim." dedi ve sözüne gerilerek devam etti.. "Kızım senin psikolojik bir hastalığın varmış ve eğer üzülmeye devam edersen..." dedi ve cümlesinin devamını getirmeden başka bir cümleye geçti "birkaç gün burada kalman lazım ama biz senin hep yanında olacağız..." dedi ve ağlamaya başladı. Ölecektim yani açık açık bana öleceğim söylenmişti. Eğer üzülürsem ölecektim. Hemen Gündüz'e mesaj attım"Ölüyormuşum ;) Hoşça kal..." mavi tik oldu ve cevap gelmedi. Aradan sadece 2 dakika geçti ve hemşire odaya girdi,"Bir misafiriniz var görüşmek ister misiniz?" ne yani Gündüz iki dakika içinde buraya mı  gelmişti? "Ee.. Ta-mam ge.. gelsin." neden kekeleyerek konuşuyordum bilmiyordum.. Gündüz içeri girdi ve hızlıca bana sarıldı "Hayır, ölmeyeceksin Ay, Ay giderse Gece biter... Ben de biterim... Eğer Gece'yi seviyorsan bu lafları etme.!."  kahkaha atmaya başladım, hem gözümden yaşlar geliyordu hem de bağıra bağıra gülüyorum. Gündüz bana salakmışım gibi bakıyordu gözleri dolu bir biçimde."Ne? Gece'yi seviyorsam mı? Evet onu seviyorum ama o beni sevseydi burda olurdu, senin yerine o sarılırdı bana!!!" Gündüz gözlerinden yaşlar akarken beni dinliyordu.. "Ama yok!" diye bağırdım. "Gece yok diye Ay'da doğmuyor artık. Yok Gece yokk! Anla artık.." diye azarlıyordum Gündüz'ü. Ve o sadece beni dinliyordu. Elime telefonu aldım ve Gece'ye yazmaya başladım; "Gece hoşça kal... Ben ölüyormuşum. Şuan hastanedeyim, seni yanıma getirmek için yapmıyorum.. Gelme de zaten, sadece haberin olsun diye yazıyorum.. Sen hayatıma hoş geldin ve hoş gittin ama ben hoş kalamadım.. Madem ben hoş kalamadım sen kal... Bende yeni öğrendim öleceğimi ve bu senin yüzünden... Üzüntü psikolojimi bozuyormuş ve eğer üzülmeye devam edersem ölecekmişim, ne hoş ;) senin olmadığın her gün ölüyordum zaten.. Şimdi temelli gidiyorum... " elim titreye titreye yazdım bunları ve Gündüz'e sesli bir şekilde okudum. Durduramadı beni, ilk defa doğru bir şey yapıyormuşum gibi durduramadı.. Bende durmadım ve acımasızca gönder tuşuna bastım..

AY GECE'NİNDİR - 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin