"babam hiçbir şey bilmiyor, bir hırs-" aniden kolumdan çekilip bir odaya sokulduğumda karşımdaki bedene çevirdim bakışlarımı. Beni kendisi ile duvar arasına almıştı yine.
"bana hırsız demeyi kes!" diye bağırdığında kaşlarımı çattım. "hırsız değil m...
Babam bana kaşlarını çatmış bakarken aniden ciddileşti. "senin sevgilin mi var?"
"evet, var." dedim gözlerimi Jungkook'un gözlerinden ayırmadan. Bu hareketimi beklememiş olacaktı ki şaşırmış bir ifadeye büründü.
"getir de tanışalım."
"seve seve." dedim ve arkamı döndüm.
Jungkook beni zor duruma sokmaya çalıştığını sanıyordu ama yanılmıştı ve böyle davranarak savaş ilan etmişti. Peki, öyle olsundu.
Bir iki adım attıktan sonra durdum ve onlara döndüm.
"sanırım okul çıkışı sen de sevgilinle buluştun. Seni aradım ama ulaşamadım. Keşke haber verseydin. Lütfen bir dahakine yanımdan ayrılırken haber ver." dedim ve göz kırpıp odama ilerledim.
Ardından kapıyı kapattım. Derin bir nefes aldıktan sonra banyoya ilerledim ve ılık bir duş aldım.
Bu çocuğun amacı neydi hala anlamamıştım. Ne yapmaya çalışıyordu, babama karşı beni küçük düşürmek mi istiyordu, benimle mi uğraşmak istiyordu anlamış değildim. O buradan gitmediği sürece kafayı yiyecektim. Umarım ruh hastası olmadan önce evi terk ederdi.
Bornozuma sarılıp dışarıya çıktım ve dolabımdan kıyafet alıyordum ki birden kapı açıldı ve ben refleks olarak bornozuma sarıldım.
İçeriye giren bir adet burnundan soluyan Jungkooktu. Tam da zamanlamasını bulmuştu.
"hey! çık dışarı!" diye bağırmamla kapıyı kapattı ve kilitledi.
Beni bu halimle görünce birden yüzü yumuşadı ve yavaş adımlarla bana doğru gelmeye başladı. Ben de geriye ilerliyordum.
"n.. ne yapıyorsun çık dışarı."
"asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun? Neden babanın yanında öyle dedin?"
"peki sen ne yapmaya çalışıyorsun, sen niye öyle dedin?"