BÖLÜM 1
(YOLCULUK)Bitirdiği kitabın son sayfasına bir süre baktı sonra okyanusu görebilme umuduyla yanındaki küçük pencereye çevirdi başını.Ama soluksuz karanlıktan başka bir şey göremedi. Sol gözünün sınırlarını aşan bir damla ani hareketi sebebiyle usulca yanağına doğru süzüldü. Kitabın sonuna mı üzülmüştü bu kadar yoksa kendi sonuna mı?
Bir süre bunu tarttı kafasında kendi sonu daha ağır gelmişti sonucunda. Uçakta yolculuk eden diğer insanlara baktı; sevgililer, aileler, arkadaşlar... Buradan bakınca diğerlerinin ne kadar huzurlu olduklarını düşünüp içinde beliren bir parça kıskançlığı saklayamadı.
Yine acımıştı kendine. iki hafta sonra düğünü vardı ama o şu anda bir uçakla Yen Okyanusu'nu aşıyordu. Hayat sürprizlerle doluydu ama o bu kadar sürprizi kaldıramayacak kadar zayıftı.
Bir gece öncesine kadar her şey normal seyrindeydi oysa . Sevdiği adamı, kardeşi saydığı kadınla birlikte görene kadar normaldi elbette.
Bir toplantıya giderken aceleyle sadece bir bardak kahve almak için uğramıştı o kafeye. Uçakta o anı hatırlarken sanki tekrar yaşıyordu, ya para üzerini beklerken başını sağ tarafa değil de sol tarafa çevirseydi ? Hiçbir şeyden haberi olmadığı için her zamanki hayatına devam edecekti muhtemelen. Ama sağa çevirmişti işte. Görmüştü onları.
Gördüklerine kılıf aradığını hatırlayınca acıyan bir gülümseme belirdi yüzünde. Ne kadar aptaldı, gördüğüne inanması bile zaman almıştı. ''Onlara bir şey söylemeli miydim?'' diye geçirdi içinden. Başkası olsa rezalet çıkarıp belki onları hırpalar belki öldürürdü. Ama o hiçbir şey yapmamıştı. Çünkü gördükleri sıradan bir sevgili/arkadaş ihaneti değildi. Marsel'in bütün hayatı bu iki insan üzerine kuruluydu.
Bir yetiştirme yurdunda başlıyordu Marsel'in çocukluk hatıraları, Mia ile de orada tanışmışlardı zaten. Mia'nın hep bir çocuk tarafı vardı, çok eğlenceli ve hayat dolu bir kızdı. Marsel'in yurttaki tek arkadaşıydı, kardeşiydi , ailesiydi onun. Hep birlikte olmuşlardı, aynı okula gitmişler hatta okuldan sonra birlikte eve çıkmışlardı. Gaspar ile tanışmalarını bile o sağlamıştı. Madem ihanet edecekti neden tanıştırmıştı ki onları ? Marsel o sabahtan beri sürekli bunu düşünüyordu.
Jasper...
Jasper'ı seviyordu, yıllar sonra küçük dünyasına aldığı tek yabancıydı o. Mia tanıştırmasa belki onu da almazdı ama güvenmişti işte , sevmişti.
Üçü birlikteyken Mia'nın yanında bir kere bile kahkaha attığını hatırlamıyordu Gaspar'ın. Oysa o sabah kahkahaları kafenin duvarlarında yankılanıyordu. Bunları düşünürken gömleğine damlayan yaşların soğukluğu tenine değince irkildi birden. Etrafına baktı herkes uyuyordu, küçük bir çocuğun emzik sesinden başka bir şey duyulmuyordu. Ses onu gülümsetmeye yetmişti, annesinin uyuduğundan emin olup elini minik kızın yanağına dokundurdu. Ufaklık kıpırdanınca uyanmasından korkup elini hemen geri çekti.
İlk kez uçağa biniyordu daha öncesine kadar Marsel'in bir pasaportu bile yoktu.Jasper balayı için lazım olacağını söyleyip çıkarrtırmasını söylemişti. O zamanki yolculuk hayaliyle şimdiki yolculuğunu karşılaştırıp gülümsedi. Hayat ne garipti.
Kucağındaki sırt çantasını yerine koymak istiyordu ama bebekle annesini rahat edebileceğini düşünerek vazgeçti. Yorgundu uykusu vardı ama ilk defa uçağa bindiği için huzursuzdu bu yüzden çantasına sarınıp dışarıyı izlemeye başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/209057759-288-k754026.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KAFES
AdventureAda sakinlerinin (!) uğultuları arasında önce gökyüzüne ardından uçsuz bucaksız görünen okyanusa baktı. Eski hayatını düşündü, ne kadar boş ve gereksiz şeyler için üzmüştü kendini. Şimdiki hayatı ise koca bir sonsuzluk ve ezeli bir hiçlik arasında...