BÖLÜM-6
(KARANLIK SULAR)
Geçen saatlerin ardından Marsel, kavurucu güneşin altında halsiz ve susuz bir şekilde uzanıyordu. O kadar susamıştı ki dayanamayıp çantasını yeniden açtı, kazadan sonra matarasındaki suyla idare etmişti. Matarayı kaldırıp güneşe tuttu, içinde kalan suyun seviyesi zaten çok da dengede olmayan moralini tamamen bozmaya yetmişti.
Geceden beri birkaç köpek balığından başka bir şey görmemişti, umudu tükeniyordu. Daha ne kadar okyanusta kalacağını bilmiyordu lanetler okuyarak matarayı çantasına geri koydu.
Açlığı da susuzluğundan çok farklı bir seviyede değildi ama buna dayanabiliyordu. İzlediği hayatta kalma filmlerinde çiğ balık ve böcek yiyenleri hatırlayıp homurdandı :
''aç kalırım daha iyi''
Çantasını kapatıp tekrar sırtına taktı, göğüs altı kemerini de bağlamayı ihmal etmedi, tekrar suya dönmek zorunda kalırsa çantasını kaybetmek istemezdi doğrusu.
YK'nın - üzerinde barındığı kapıya bu ismi takmıştı ''Yüzen Kapı'' -kenarına yaklaşıp suyu izlemeye başladı parmaklarını suya daldırmak istiyordu ama hem tuzlu suya güneş altında dokunmaktan hem de aniden ortaya çıkabilecek köpek balıklarından çekiniyordu. Eğdiği başını tekrar kaldırdığında okyanus etrafında dönüyormuş gibi hissetmişti. Yavaş hareketlerle tekrar YK nın orta kısmına geçti, çünkü ani bir baş dönmesi sonucu suya düşebilirdi.
Gözlerini kapatıp elini başına koydu, hiçbir zaman güneşe çıkmaktan hoşlanan biri olmamıştı oysa şimdi saatlerdir güneşin altındaydı. ''Güneş çarpmış olmalı'' diye geçirdi içinden.
Gözlerini açmadan yan tarafına uzandı o kadar hızlı dönüyordu ki başı, midesindeki kasılmalara engel olamıyordu. Birkaç başarısız denemenin sonunda azar azar içtiği kıymetli suyu da çıkarmıştı.
-Hayır !!
Sırtüstü uzanıp midesi ile boğazı arasındaki yangının geçmesini bekledi. Bir süre sonra kendiliğinden geçmeyeceğini kabullenip tekrar çantasını açtı, sinirlenmişti kalan son suyunu da içecekti. Ama suyu bitirmesi sadece birkaç saniyesini almıştı, üstelik susuzluğunu daha çok hissetmeye başlamıştı. Çaresizce tekrar yerine uzandı, daha önce bir dergide insanların susuzluğa 7 gün dayanabildiğini okumuştu, ''umarım 7 gün içinde birileri beni bulur'' diye geçirdi içinden.
Minik dalgalar sırayla YK ya çarpıyor ve onun kendini beşikte gibi hissetmesine neden oluyordu. Bu hissi sevmişti, gözlerini kapatıp uyumaya çalıştı tam bedeni gevşemeye başlamışken alttan bir şeyin çarptığını duydu. YK usulca sallanıp yeniden dengeyi bulmuştu. Marsel köpek balığı olabilir endişesiyle önce su yüzeyinde yüzgeç aradı ama yoktu tekrar soluna baktığı sırada aşağıdan bir karaltının geçtiğini farketti, daha iyi görmek için eğilmek zorunda kalmıştı.
O anda aniden yüzeye fışkıran suyun sesiyle irkilip dengesini kaybetti, kendini suda bulması fazla uzun sürmemişti. O kadar çok korkuyordu ki kalbinin patlayacağını düşünmeye başlamıştı, aklını bir türlü toplayamıyordu. Ayakları derinlerde kaybolurken düşmesine neden olan şeyi aradı gözleri, aradığını bulması çok kolay olmuştu onu tanıyordu ama varlığına kendi gözleriyle hiç tanık olmamıştı.
''Bir Balina''
Hayatında hiç böyle büyük bir canlı görmemişti Marsel, düşen uçaktan bile büyüktü belki. Balinaların yırtıcı olmadıklarını biliyordu ama o kadar devasa görünüyordu ki kalbi dehşetle çarpmaya devam ediyordu, ciğerleri havasızlıktan sızlasa da ona bakmaktan kendini alamıyordu.
Ciğerlerine dolan tuz canını yaktığında o andan sıyrılıp gerçekliğe dönmek zorunda kalmıştı, hızla kendini yukarı itip YK ya ulaştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/209057759-288-k754026.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ KAFES
AventuraAda sakinlerinin (!) uğultuları arasında önce gökyüzüne ardından uçsuz bucaksız görünen okyanusa baktı. Eski hayatını düşündü, ne kadar boş ve gereksiz şeyler için üzmüştü kendini. Şimdiki hayatı ise koca bir sonsuzluk ve ezeli bir hiçlik arasında...