The Thunder In My Heart / Kalbimdeki Gökgürültüsü

69 107 23
                                    

BÖLÜM 7 / THE THUNDER IN MY HEART

- KALBİMDEKİ GÖKGÜRÜLTÜSÜ


Breana'nın attığı her adımda kalbim ağzıma geliyor gibi hissediyordum, hayatımda duymadığım kadar hızlı bir müziğin ritminde atıyordu sanki yüreğim. Başını bana çevirdi içeriden gelmeye devam eden seslerin eşliğinde, gözlerimin yandığını hissediyordum yüzüm kızarmıştı korkudan.

Soluğumun hızlanmasıyla aldığım nefes çok daha sesli olmaya başlayınca eliyle bana "sessiz ol" işareti yaptı, hani şu hastanelerde olan sessizlik işareti yapan işaret parmağı dudağının ortasında dik şekilde duran hemşireler vardır ya... Aynı onun gibi.

Bir anda derin bir nefes alarak içeri attı kendini ve bedeni karanlığın içerisinde görünmez hale geldi, merak ve korkuyla hızla atan kalbimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Duvara yaşadığım sırtımla gözlerimi yumarak beklemeye başladım.

Birkaç dakika sonra Breana'nın çığlığını duyunca başımı karanlığa çevirdim be bir boşluk halinde karşımda duran bu yere
bir hışımla kaldırdığım bedenimi düşünmeden Breana'nın sesine doğru attım.

İçeride ufacıcık bir ışık olmamasının yanında yalnızca sesin geldiği yere gitmeye çaba gösteriyordum, bacağımın acısına aldırmadan ve hissizleşmiş duygularımla yalnızca sese odaklanmıştım.

İçeride, küçük bir pencereden gelen az da olsa ışığın etkisiyle aydınlanan bir odaya girdim. Breana'nın, gözleri kırmızıya dönmüş bir android robotla olduğunu gördüm. Bahsettikleri savunma robotlarından biri olduğu belliydi, belinde bir silah vardı sırtından ise 'Savunma' yazan bir ceket giyiyordu.

Android, yüzü kapıya dönük olan Breana'nın aksine beni fark etmemişti, beni görmediğini anladığımda kafamda bir plan kurmayı düşündüm fakat belli ki zamanım yoktu, Breana'nın zarar görmesine izin vermedim ve belli ki robotu bir şekilde etkisiz hale getirebilirim. Robotu, gözlerimle hızlı şekilde süzmeye başladığımda, kaldığım odadaki bir resim aklıma gelmişti.

Odamda bir resimde robot yapımını ve parçalarını gösteren posterimsi bir kağıt duvarda asılıydı ayrıca televizyonumda da bir kanalda detaylı şekilde bunu anlatan bir kanala denk geldiğimde birkaç dakikalığına merak ederek izlediğimi anımsadım ve tebessüm ettim. Eğer bir şekilde kafasına zarar verirsem onu etkisiz hale getirebilirdim. Ya onu yok edecektim, ya da programlanmasındaki bozukluğa engel olacaktım. Aksi takdirde Breana'ya zarar vermesi kaçınılmaz bir sondu...

O an düşündüm, androidin gözüne bıçak gibi kesici bir aletle saldırırsam yapay beyninde bir yara açmış ve onu sararmış olurdum. Bu birinci seçenekti, fakat Android'i bizim yanımızda olup bizi koruyacak hale nasıl getirebilirdim bunu düşünmeliydim. Zamanım azdı, düşünmem gereken çok şey vardı. Çünkü en ufak hatada ya Breana, ya ben ya da ikimizin de ölümüyle sonuçlanabilecek bir seçim vermek üzereydim. Ve kesinlikle bugün kimsenin ölmesi niyetinde değildim...

O an aklıma buranın savunma robotlarının hepsinin var olduğu alan olduğu aklıma geldi bu da bir yandan şu anlama geliyordu ki burada bir yerlerde android anatomisinin anlatıldığı bir poster veya bir video olmalıydı. Bu binadaki her alanda olduğu gibi...

Odanın dışına sessizce çıkarak koridor biçiminde olan uzun odadaki duvarları incelemeye başladım. Her yer karanlıktı, yanımda Breana'nın minik fenerini bulduğumda şaşırmıştım. Hemen feneri açarak duvarları incelemeye başladım. "Sonunda!" Dedim içimde onu bulduğumda "Biliyordum..." Diye devam ettim içimden.
Duvardan bir hışımla yırtarak aldığım kağıdı feneri ağzıma alarak incelemeye başladım.

MuhtemellerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin