Decadent / Yıkılmış

152 137 40
                                    

BÖLÜM 1 - DECADENT

Geçmiş, şu an ve gelecek arasındaki fark inatçı bir illüzyondan ibarettir / Einstein

Dün, bugün ve yarın sandığımızın aksine peş peşe gelmezler sonsuz bir döngü içinde birbirlerine bağlıdırlar. Her şey birbirine bağlıdır.

Sonuçların, seçeneklerimize göre şekillendiği gibi...

Sonuçların, seçeneklerimize göre şekillendiği gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir boşluk... kafanızda yankılanan düşüncelerin sesinden başka hiçbir ses yok ve bu ses dayanılmaz güçlü, sonunda bundan bıkıyor ve gözlerinizi açıyorsunuz.

Bedeniniz uzay boşluğunda kala kalmış gibi ruhunuz yorgun, etraf ise kapkaranlık şimdi ise duyabildiğiniz tek şey çaresizlik içerisinde yanağına doğru süzülen göz yaşınız.

Etraf siren, kavga ve acıyla haykırış seslerinin senfonisinin oluşturduğu bir müzik ile yankılanıyordu adeta, açık mavi gözlerimi açtığımda tek hissettiğim karanlıktı. Derin, anlamlı bir karanlık.

Ellerim, gök yüzünün kendini bürüdüğü renklerin en asili olan siyah ile kamuflaj oluşturarak beni ordan soyutlayan hırkamın ceplerinde hafif yağan yağmurun oluşturduğu ufak su birikintilerine basan ayağımla beraber üzerime sıçrayan su damlacıklarından dahi ürken vücudumu aksine suratıma oldukça kararlı ve sert bir ifade takınmış, gök gürültüsünün sesi eşliğinde yürüyordum. Yine de tanınmamak için kapşonumu yüzümü örtecek şekilde kapamak için elimi kapşonuma götürdüğüm ve başımı kapattığım sırada dalgınlığıma gelmiş olacak ki birine çarpmış şekilde kendimi bulmuştum. Çarpmanın etkisi ile ağrımaya başlayan başımı yukarı kaldırdığımda kendimi bir plajda bulmuştum, korkuyla üzerime baktım hiçbir değişiklik yoktu etrafıma kafamı endişeyle hızlı hızlı çevirerek bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Önümdeki lacivert, kızgın denize ve gecenin karanlığına aldırmadan iskeleye çıkarak sağa sola savrulurken kendini toparlamaya çalışıp yürümeye devam eden genç bir kız görmüştüm.

Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum, etrafımda onca insan vardı ama sanki kimse beni görmüyor gibiydi, kıza bakmaya devam ettim ve kız bilincini kaybederek denize düştüğü anda iskeleye doğru "Yardım edin!" Diye bağırıyor bir yandan koşuyordum. Kızın ardından ben de denize kendimi attım, gözlerim açıktı kızın suratında gördüğüm tek şey neydi biliyor musunuz, huzur...

"Ölmek huzurlu muydu gerçekten?" Diye geçirirken içimden kalbim hızlanıyordu biz yaşayanlar ölümü kurtuluş olarak görürüz bazen nerden biliyoruz ki belki de aksine bir hapsoluştur. Bedeniniz özgür olabilir belki ama belki ruhunuz hapsolur..?

Kalbimin hızı nefesimi daraltmıştı ve gözlerimi açıp acı içinde açtığım sırada yeniden o caddeye ulaşmıştım daha demin çarptığım gencin "İyi misiniz?" Diyen sesine rağmen suratına dönüp cevap verecek hal bile hissetmiyordum. Bir anda yere kapaklanan vücudumu fark edince beni sırtımdan tutmuş ve kaldırıma yavaşça oturtmuş, ardından sırt çantasından çıkardığı bir şişe suyu bana uzatmıştı. Yeşilimsi mavi gözlerine bakıp kekeleyerek "İyiyim.." diyebildim sadece acelesi var gibiydi devamlı etrafa bakıyor ama bir yandan da yanından ayrılmak istemiyor gibiydi belli ki o da korkmuştu, belki bana zarar verildiği için kötü olduğumu düşünmüştü. Dudağının sol tarafında ufak bir kanama görünce elimle yüzünü kavrayarak baş parmağımı dudağına götürüp kanı silmek için hamle yaptığım sırada "Sana ne oldu?" Dedim ve uyandım...

MuhtemellerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin