Ayrılığa Tanıklık

114 6 1
                                    

Bir saat önce ki sinirlenişimden sonra şuan Dicle ile kahvaltıyı hazırlamıştık. Dicle, Tuna ve Emre'yi çağırmaya gitmişti. Ben de sandalyeye oturmuş onların gelmesini bekliyordum.

Şu yaşıma kadar kimseye fikrimi söyleyememiştim ben. Çünkü o kimse babamdı sadece. Şimdiye kadar hayatım hakkındaki kararları babam almıştı. Evlenmemi, okulu bırakmamı, hepsini... Şimdi de benim hayatıma yorum yapan kişiye hemen çıkışıyorum.

Normal konuşsam Tuna'nın beni anlayacağını, o an öylesine dediği bir şey için belki de benden af dileyeceğini biliyorum. Ama yine de...

Sabrım ben yaşıyorken benden önce ölmüş gibi...
Tabi buna yaşamak denirse.

Tuna, Emre ve Dicle geldiklerinde hemen masaya geçtiler. Herkes tabaklarına Dicle ile hazırladıklarımızdan alınca bende bu düşüncelerime son verip tabağıma peynir ve domates aldım.

Hepimiz çok durgunduk. Herkes sadece tabağında kilere odaklıydı. Kafamı kaldırıp Tuna'nın bana baktığını fark ettim.

"Biraz konuşabilir miyiz?" dedi sessizce. Ben de kafamla onayladım ve masadan kalktık.

Salona geçip ikili koltuğa oturdu. Benim de oturmamı bekler gibi ayakta olan bana baktı. Bende vakit kaybetmeden, aramızda mesafe bırakarak yanına oturdum.
Nefes alarak konuşmaya başladı.

"Bak tamam şu ana kadar pek iyi biri olarak gözükmemiş olabilirim sana. Böyle düşünmeden konuşmuş da olabilirim ama lütfen bundan sonra böyle olmasın. Yani sonuçta 2 yıl birlikte yaşayacağız ve ben aynı evin içinde yaşayan iki arkadaş gibi olmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Yani evliliğimizi görmezden gelelim. Senin bu güne kadar yaşamadığın ne varsa bir arkadaşın olarak sana eşlik ederek yaşamanı görmek isterim. Yani bugün tanışmış gibi yapalım ve benim eve taşınan biri ol."

Dedi ve biraz duraksayıp devam etti.

"Adım Tuna Demir. 23 yaşındayım ve mimarlık bölümü mezunuyum. Daha çalışmaya başlamadım, biraz dinlenmek ve gezmek istiyorum. Başkaaa... Bu kadarım ben. Seni taşıyabilir miyim?"

Elini tokalaşmak için kaldırdı.
Ben de elini tuttum ve gülümseyerek tokalaştık.

Nefes alıp kendi hakkımda bildiğim az şeyleri sıralamaya başladım.

"Adım Elfin Özbi..." Bir an duraksadım ve gözlerimi elimden çekip ona baktım. Biz evlenmiştik ve ben artık o cani babamın soyadını taşımıyordum. Ne diyeceğimi bilmiyerek ona bakmaya devam ettim. Neden durduğumu anlamış olacak ki gözlerini gözlerimden kaydırıp yüzünü indirirken biraz gülümsedi ve tekrar gözlerime bakmaya başladığında "nasıl söylemek istiyorsan öyle söyle. Her iki durum da bir şeyi ifade etmeyecek. Ben soyadını değil seni tanımak istiyorum."

Sanki onun gözlerine baktığım zaman kalbim tekliyor. Hep oluyor bu bana ama şimdi de olduğu gibi umursamıyorum çünkü benim çevremde babamdan farklı ilk kişi o şuan. Belki de bu yüzden böyledir.

Her neyse...

Devam etmeye başladım

"Adım... Elfin... Elfin Demir."

Bu cümleyi bilinçsiz kurduğum an gözleriyle kesişti gözlerim. Öyle güzel bakıyor ki babam hariç gördüğüm kişinin Tuna olması hayatım da tek şanşlı olduğum olay galiba.

Yani umarım öyledir.

"Yani bu kadar aslında. Senin saydığın şeyler belki de hayatının ℅10 bile değildir ama benim hayatım da sadece adım var. O bile benim değil biliyor musun. O bile bana özel değil.
Okulum yok, hayalimi kurduğum bir meslek olması bile imkânsız bana.
Çünkü 21 sene o adamla yaşadım ben. Annem yok, gitmiş. Bir o vardı çevremde bir de..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 04, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

⛓ Zincir ⛓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin