7.Bölüm "Sevgilim"

17 9 18
                                    


Yazardan:

Sabah olmuştu Kerem gözlerini yavaşca araladığında burnuna gelen kokuyla gülümsedi. Elleri kadının belini sarmış, kadın ise sırtını adamın göğsüne dayamış uyuyordu.

Bir an Kerem şuan nerede olduğunu anladığında kalkmaya yeltenmişti ama kolunun üstünde yatan kadını uyandıramazdı.
Nasıl böyle bir hata yapmıştı, daha dün normal odaya alınmıştı Kumru.
Ya dikişlerine bir zarar geldiyse diye kendine kızmaya devam ederken kolunun üsteki bir kıpırdamayla son bulmuştu düşünceleri.

'Günaydın sevgilim' diyip öpmüştü Kumru adamı dudaklarından. Kerem kendine kızmakla meşgülken uyanmıştı Kumru.
'Günaydın güzelim, özür dilerim ikimizde uyuya kalmışız. Ağrın varmı, dikişlerin acıyormu?'
'Hayır aşkım sen uyuya daldığında seni uyandırmak istemedim, çünkü bu kollar bana bütün acılarımı unutturuyor' diyip bu sefer adamın yanaklarına bir buse kondurmuştu Kumru.

'Kahvaltınızda ne istersiniz hanımefendi ozaman' diyip ayaklanmıştı Kerem.
'Bir menemene hayır demem' dediğindi sesli gülmüştü Kerem.
'Ozaman ben hemen gidip getiriyorum güzelim'
Bir insan nasıl hasta yatağında nasıl bu kadar hayat dolu olabilirdiki.

Akşam onu Ezgiye veya evine bırakmak istemiyordu Kerem.
Kendi bakmak istiyordu ona, yaralarını tek tek iyileştirmek istiyordu hem vücudundaki hemde kalbindeki yaraları iyileştirecekti.

Kantin yolunda ilerlerken kardeşini aradı Kerem.
'Napıyosun Ece'
'Günaydın abi, sabahın köründe rüyandamı gördün beni'
Sabahları uyanmaktan nefret ediyordu Ece, bıraksalar bir ömür boyu uyurdu.
'He Ece seni gördüm, kalk işte ne güzel. Bir günde geç kalmamış olursun'
'Of abi ya, niye aradın'
'Evi toplamayı unutma diye tabiki, sabahtan beynine yerleşsin'
'Abi Kumru niye bize geliyor ki, yaralı diyorsun ailesi baksın işte'

Ecenin sözleri üzmüştü Keremi kardeşi Kumruyla ilgili hiçbir şey bilmiyordu daha.
'Ece aile kelimesini Kumrunun yanında kullanma sakın, ben sana sonra anlatırım sebebini'
'Abi bu ara benden isteklerin çoğalıyor bak, bunları bir kenara yazıyorum'

Ece bir pot kırdığının farkındaydı o yüzden toparlamak istiyordu.
'Dün akşam izin verdim ya daha ne istiyorsun kızım'
'Daha düşünmedim abi, sabah sabah beynim çalışmıyor'
'İyi tamam, sakın unutma bak.
Birde KALK OKULUNA GİT' diyip kapattı Kerem telefonu.

Zaten bu sırada kantine gelmişti.
'Abi menemen yapıyormusunuz?'
'Yok malesef oğlum, yasak o'
'Arkada hemen yapsak abi, karım hamile canı çekti' beyaz yalandan ne zarar gelebilirdiki.
'İyi tamam oğlum, bir seferlik doğacak çocuğunun hatrına yapalım'
İçinden özür dilerim abi diye geçiriyorken beraber arka tarafa geçmişlerdi.

'Nasıl yapılacağını biliyormusun oğlum, burada malzemeler var bak. Bende şurda tostları hazırlayım'
'Tamam abi, çok sağol'

Kerem menemeni yapmış bir tabağa koymuş, diğer kahvaltılıklarıda bir tepsiye dizmişti.
'Abi kolay gelsin'
'Saol oğlum'
Son sözlerden sonra Kerem kantinden ayrılmış Kumrunun odasına doğru ilerledi.

Kerem odaya giriş yaptıktan sonra herşeyi masaya dizmişti ki ardından hemşirelerde içeri girmişlerdi.
'Kumru hanım pansuman yapmamız gerekiyor' demişti aralarından birisi.
Kumru ise sadece başını sallamakla yetindi.

Kerem ise kapıya doğru hareketlenmişti bile
'Kerem yanıma gelirmisin?' diye seslendi ardından Kumru, biliyordu adamın ne düşündüğünü.
Kerem şaşkınca arkasını döndü, bu soruyu dün beklemişti ama şuan aklına bile gelmemişti.

'Eminmisin' diye sordu adam şaşkınlığını gizleyemeden. Kumru hafif bir gülümseyle elini uzatmıştı adama.
Eline bir buse kondurup sıkıca tuttu sevdiği kadınının elini Kerem.
Hemşireler onların bu haline gülümseyip pansumana başlamışlardı.

Aşkın İki TarafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin