Loş ışıkta daha bir güzel gözüken tenine baktım. O sevgilisine hayranlıkla bakarken, ellerini nazikçe beline sararken ve güzellikle öperken dudaklarını sevdiği kızın, ben sadece uzaktan izleyrbiliyordum onu. Öylece, hiçbir karşılık beklemeden uzaktan uzaktan seyrediyordum sevdiğim adamı.
Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan birlikteliğimizi küçük hayallerimle, küçücük olan dünyamda, masumca ve kırgınlıkla kuruyordum.
Ben onu hayellerimde süslerken, o bırakın duygularımı, benden bile bi haberdi. Gözlerinde bir perde vardı sanki, bakıyordu ama göremiyordu, dokunuyordu ama hissedemiyordu.
"Benimle dans edermisin güzelim?"
Bakışlarımı az önce ki soruyu yönelten sevgilime çevirdim, gözlerinde ki parıltıyla bakıyordu gözlerime. O beni seviyordu herkesten, herşeyden daha çok seviyordu. Beni her zaman değerli hissettiriyordu, aşkını her zerremde hissedebiliyordum, fakat bu bana asla yetmiyordu, ona olan sevgim, onun bana olan sevgisi eskisi gibi değildi sanki, eskisi kadar heyecanlandırmıyordu beni. Yavaş yavaş yok oluyordu ona olan hislerim, her ne kadar değer versemde ona, aşkımın tükendiğini görebiliyordum.
Bunun olmasını istemezdim, ancak elimden de hiç bir şey gelemezdi, aklımı yönlendirebilirdim fakat kalbim benim isteklerim doğrultusunda ilerlemiyordu ne yazık ki.
Gülümsedim hafifçe, ardından uzattığı elini tutarak beni dansa kaldırmasına izin verdim.
Ellerini naifçe belime yerleştirerek beni kendine çekmişti, yüzlerimiz birbirine oldukça yakındı.
Aynı şekilde ellerimi boynuna sararak, ayaklarımı harekete geçirdim.
"Sabahtan beri olan sessizliğinin nedenini sorabilirmiyim?"
Gülümseyerek sorduğu soruya belli bilirsiz bir tebessümle cevapladım.
"Bilmiyorum, sanırım başım ağrıyor"
"Devam etmek seni zorlayacaksa gidelim"
Endişeli çıkan sesiyle sorduğu soruya başımı hafif sallayarak reddetmiştim. Bu partiyi kaçırmamalıydım.
Bakışlarımı yanımızda dans eden Jimin-Hyesa çiftine çevirdim, birbirlerine aşkla bakarak dans ediyorlardı Saatlerdir. yakışıyorlardı, açıkçası. Jiminin ona olan aşkı Hyesayı hep özel kılıyordu, onun çok şanslı bir kadın olduğunu düşünürdüm çoğu zaman. Buruk tebessümümle bakışlarım onların üzerindeyken sessizce konuştum.
"Hayır bu Jiminin partisi, doğum gününde öylece gitmemiz ayıp olur"
Gözlerimi onlardan ayıracağım sıra, Jiminin gözleri benimkilerine deydi. İçimi anlamsız bir heyecan kaplarken, yutkunarak bakmaya devam ettim. Uzunca gözlerime baktıktan sonra tekrar gözlerini üzerimden çekip Hyesaya döndüğünde, onlara uzun süre baktığımdan rahatsız olduğu düşündüm.
........
Herkes hedeyilerini vermeye başlamıştı. Kimi marka bir gözlük alacak kadar pahalıya kaçarak kendini yüceltirken, kimi ucuz bir parfüm alarak utançla kenara çekiliyordu. Sıra Hyesaya geldiğinde, merakla elinde tuttuğu hediyeye baktım. Hediyeyi vermeden önce Jiminin dudağına uzun bir öpücük bıraktığında anlamsızca yüzümün asıldığını fark ettim.
Jimin Hyesanın uzattığı hediyeyi heyecanla açarken, en az onun kadar heyecanla tuttuğu hediyeye bakıyordum. Merak etmiştim, Hyesa her zaman ki gibi bu seferde parasını mı konuşturacaktı, yoksa benim aldığım hediye kadar anlamlı ve değerlimiydi aldığı şey.
Paketten ikisinin birlikte çekildiği sade bir tablo çıktığında, en az benim kadar Jiminde şaşırmıştı bu duruma. Böyle birşey beklemiyordum, düşünceli ve hoş bir hediyeydi fakat benim hediyemin yanında pekte bir şeyden sayılmadığı gayet ortadaydı, kıyaslanamazdı bile.
Jimin hevesle Hyesa ya sarıldığında gözlerimi devirmeden edememiştim.
"Bu benim için en değerli hediye artık, yanımda olduğun için mutluyum sevgilim, seni seviyorum."
En sonunda anlamıştım, hoşuna gidiyordu bu. Bilmiyordu ona olan duygularımı fakat buna rağmen her defasında uslanmadan kırabiliyordu kalbimi, mutluluğum anında uçuyor tekrar acı sarıyordu bedenimi, her onun yakınlarında olduğumda oluyordu bu olay. Ve ben uslanmadan onu sevmeye devam ediyordum.Bende biliyordum tekrar tekrar aynı acıyı çekeceğimi fakat kolay değildi işte, ne kadar uzak durmaya çalışsamda, kalbim onsuz atmayacakmış gibi hissettiriyor, uzağında kalamayacakmışım gibi hissettiriyordu.
Elimde tuttuğum hediyeyle Jimine doğru ilerledim, kırılmıştım, o bunu hak etmiyordu, ona verdiğim değeri hiç bir zaman hak etmediği gibi, ona aldığım bu hediyeyide hiç bir şekilde hak etmiyordu.
Durgunca baktığım hediyeyi Jimine uzattımda, elimde ki hediye paketini almış ardından beklemediğim bir hareket yaparak kollarını bedenime sarmıştı.
Kalbim tekliyordu. Onun beyaz ve küçük elleri bedenimde dururken, heyecanlanmamam imkansızdı, avuç içlerim terliyordu. zorlukla yutkunurken gözlerimi bir kaç kez kırpıştırmayıda ihmal etmemiştim.
Ellerimi aynı şekilde bedenine sararken, boynumda hissettiğim nefes ürpermeme neden olmuştu. Ruhum tamamen bedenimden ayrılmış, Tanrıya teslim olmuştu .
Sonra tekrar ettim içimden aynı cümleleri, her ne kadar kırılsamda, her ne kadar yıpransamda, bu kalp sadece senin için atmaya devam edecek, bunu biliyorum acı olan bu gerçeği senin bilmediğin kadar iyi biliyorum Park Jimin.
Bedenini benimkinden uzaklaştırarak hafif tebessümle baktı gözlerime.
"Teşekkürler, bugün yeni yaşımı benimle birlikte kutladığın için"
söylediğine gülümseyerek karşılık vermiştim.
"Aç hadi."
Bakışlarını benden alıp hediyeye çevirdiğinde, yavaşça açmya başlamıştı.
Vereceği tepkiyi merak ediyordum.
Hiç düşünmeden almıştım bu hediyeyi, nedeni ise sevdiği şeyin ne olduğunu çok iyi biliyor olmamdı.Açtığı hediyeye şaşkınlıkla bakarken gözlerini tekrar yüzime çıkardı.
"Bunu nasıl bildin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dernièr, Jenmin
FanfictionSımsıkı sar kalbimi, atmaya son vermesin. Sonummuş gibi öp bedenimi, Tanrı cezamı hafifletsin. Park Jimin & Jennie Kim & Jeon Jungkook ©Zarbanit | 2020