Tezgahta ki mısır tabaklarını alarak oturduğumuz odaya doğtu ilerlemiştim.
"Korku filmi olmasın, ben korkarım"
Hyesa mızmızlanırken gözlerimi devirmeden edememiştim. Tabakları önümüzdeki sahpaya bırakırken alayla konuştum.
"Filmin amacı zaten bu, izlerken gülmen değil korkman gerek. "
Kanepenin üzerinde katlı duran battaniyeyi alarak Jungkook un yanına oturdum. Battaniyeyi ikimizin üzerine örttükten sonra Jungkookun kollarının altına usulca sokuldum. Sıcak battaniyenin altında dahada sıcak olan göğsüne yaslanırken biraz olsun huzuru hissediyordum, ona aşık değildim fakat onu hala seviyordum, bu bir gerçekti.
Jungkook eliyle nazikçe başımı göğsüne yaslarken korku filmini başlatmıştı.
"Korkunç sahneler geldiğinde çığlığı basarım haberiniz olsun"
Hyesa uyarırcasına konuşurken Jimin gülerek onu kendine çekmişti.
"Bana sarılırsan korkun hafifler"
Hyesa memnun olmuşçasına gülümseyerek Jiminin dudaklarını öpüp çekilmişti.
"O zaman kemiklerin paramparça olur sevgilim"
Bu iğrenç sahneye katlanmak zorunda değildim. Nispet yaparcasına aşklarını gözüme sokmalarına gerçekten hiç gerek yoktu. Kalp dediğin şey sandığım kadar dirençli değildi, en ufak bir çöküntüde bile parçalanabilirdi. Kim bilir benim kalbim kaç defa parçalanmış, kaç defa acıyı tatmıştı. Elbet bir yere kadar dayanabilirdim.
dişlerimi sıkarak kendime hakim olmaya çalıştım, ardından bakışlarımı yanımda ki sevgilime çevirdim. Ben onlara sevgili oldukları halde hakkım yokken sinirleniyordum. Peki ya Jungkook? Bu güzel adam saf duygularına olan ihanetimi öğrendiğinde nasıl hissedecekti?Onun kalbi dayanabilecek miydi? Zorlukla yutkundum ve bedenine sıkıca kollarımı sardım. Belkide en yakın zamanda herşeyi itiraf etmeliydim, hiç olmazsa boşuna benim gibi birine hala zaman harcamamış olurdu. Herşeyin en iyisini hak eden bu adamın sevgisini en son hak edecek kişiydim ben.
Ona sıkıca sarıldığımı fark ettiğinde başını televizyondan alarak bana çevirdi. Ardından güzel gülümsemesini güzellikle sunarken, saçlarımı narince öptü.
"Daha film yeni başladı fakat korktuysan bitene kadar böyle izleyebiliriz ne dersin?"
Hiç bir şey söylemedim, üzgünüm Jungkook demek isterdim lakin diyemedim, sadece sustum. Ardından başımı boynuna gömerek sonkez kokusunu içime çektim. Belkide bu gece bu son kez ona sarılışım olacaktı.
"Kokun çok güzel"
"Senin teninin sardığı bedenim tamamen senin kokuna ait güzelim, bu yüzden kokumun çok güzel olduğu konusunda sana katılıyorum"
Gülerek söylediği şeyle yutkundum, ağlamamalıydım ona en güzel şekilde veda etmeliydim. Böyle olmasını istemezdim fakat kalbime söz geçirmek inanın herşeyden daha zordu. Daha ne kadar uzayabilirdi ki? Duyguların olmadığı bir birliktelik en fazla ne kadar devam edebilirdi?
Sıktığım gözlerimi hafif aralarken Jiminin gözleri gözlerime deydi. Fakat aniden gözlerini telaşla çekmesini beklemiyordum.
Kalbim istemsizce teklemişti. Heyeacan tüm damarlarımda kol geziyordu. Ben bile daha neye heyecanlandığımı bilmiyordum.
Tek yaptığı üzerimizde duran bakışlarını çekmekti halbuki..........
İçtiğim su bardağını tezgaha bırakarak mutfağı terk edecekken, bir bedene çarpmamla dengemi kaybetmem bir oldu. Bir çift el sırtımtan tutarak düşmemi engellemişti. Sıktışım gözlerimi aralarken belimi saran ellerin Jimine ait olduğunu gördüm. Fazlasıyla yakın olan suratlarımız ve boynunda duran ellerim, yutkunmama sebep olmuştu.
Nefesim kesilmişti adeta, bir nefeslik mesafe vardı aramızda ve bu bedenimin direncinin tüketenmesine yetiyordu, kalbim hızını arttırmış, ruhum bedenimden ayrılmıştı sanki.
Karşımda boş bakışlarıyla duran Jimin, gözlerni kaçırarak
bedenini benimkinden ayırmıştı hızla.Soğuk bakışlarını bu defa gözlerime sabitledi.
"Pardon"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dernièr, Jenmin
FanfictionSımsıkı sar kalbimi, atmaya son vermesin. Sonummuş gibi öp bedenimi, Tanrı cezamı hafifletsin. Park Jimin & Jennie Kim & Jeon Jungkook ©Zarbanit | 2020