15

2.7K 223 150
                                    

not: evelyn bu bölümü beğendi

iyi okumalar♡

Baran'ın duştan çıkmasını beklerken salonda oturmuş telefonumla oynuyordum. Ben üstümü çoktan değiştirmiştim ancak onu beklemek ölüm gibiydi. Üstüne üstlük yarım saate burada olacağı beyanında bulunan Ekin, 15 dakikada gelmiş; 4 dakikadır evimizin önünde arkadaşlarıyla birlikte arabada bekliyordu.

Onun beklemesini dert etmiyordum açıkçası çünkü söylediği saatten erken gelmişti. Ama ben kendim sıkılmıştım. Gidip banyonun kapısını tıklattım. "Baran hadi seri kardeşim."

Su sesleri arasından bir onaylama mırıltısı duyup salona dönmemin ardından 5 dakika kadar geçmişti ki Baran da giyinik bir şekilde yanıma geldi. "Hadi çıkalım." Kafamı telefonumdan kaldırıp ıslak saçlarına baktım. "Saçlarını kurut."

"Dışarı çıkınca kurur Göksel insanlar bekliyor."

"Beklesinler. Hadi kurula bekliyorum." Oflayarak banyoya geri yürüdü. 1 saniye sonra fön makinesinin gürültülü sesini duymuştum. Pekâlâ, dışarıdan bakılınca vurdumduymaz biri gibi görünüyor olabilirim ancak benim de önemsediğim şeyler vardı. Mesela en yakın arkadaşımın zatürre olma ihtimali gibi.

Birkaç dakika sonra Baran kuru saçlarla yanıma döndüğünde birlikte dışarıya çıktık.

Ekin'in arabasını tanımam, camını açıp bana el sallamasıyla oldu. Arabaya doğru yürürken aslında arka koltuğa yönelecektim ancak ön koltuğun boş olduğunu fark ettim. Zaten Ekin de uzanıp ön koltuğun kapısını benim için açmıştı. Tepki vermeden geçip oturdum. "Selam."

"Selam."

Dikiz  aynasından arka koltuğa kısa bir bakış attıktan sonra arkamı dönerek orada oturan iki kişiyle de selamlaştım. Biri kız biri erkekti. Sarışın düz saçlı çocuk isminin Deniz olduğunu söylemişti, Yine sarışın olan ancak kıvırcık saçlı kızın adı ise Begüm'dü. Onlarla tanıştıktan sonra önüme döndüm.

"Ee nereye gidiyoruz Ekin?"

"Gidince görürsün." Gizemli olma çabasına göz devirdim ama ısrar da etmedim. Gidince görecektim ne de olsa. Emniyet kemerini taktıktan sonra arka koltuktaki Baran'a seslendim. "Baran emniyet kemerini taktın mı?"

"Taktım annecim." Cevap vermeden yolu izledim. Ona bakmasam da Ekin'in bana yan gözle bakarak gülümsediğini görebiliyordum. Heyecanlansam da dönüp ona bakmadım. Hem zaten o başkasını seviyordu, umutlanmam yersiz olurdu.

Yol boyunca arkadakilerin aksine biz pek konuşmadık. Ta ki mekâna gelene kadar. İçimi garip bir huzursuzluk kaplamıştı ve inanın nedenini bilmiyordum. Bu bana sık sık olduğundan önemsemeyip arabadan indim.

İçeri girerek boş masaların birine oturduk. Görevli biri siparişimizi aldıktan sonra sessizliği -en azından bizim masadaki- bozan kişi Deniz oldu. "Naber Göksel?"

"İyi senden?"

"İyi," bir şey söyleyecekmiş gibi oldu ve sonra ağzını geri kapattı. O bunu birkaç kez yaparken japon balığına ne kadar benzediğini düşündüm. En sonda konuşmak için tekrar ağzını açtı ve bu kez konuştu. "Ekin'le nereden tanışıyorsunuz?"

Sol tarafımda oturan Ekin'e baktım. Masanın üzerinde duran telefonunun ekranına bakıyordu. Demek böyle oluyormuş diye düşündüm içimden. Herkes farklı birinden mesaj bekliyormuş.

"Bu komik bir hikâye. Gece otobüsteydik. Baran ile eve dönüyorduk. Ekin de oradaydı. Öyle işte."

Kafasını salladı. "Kaç yaşındasın peki?"

"19. Siz üniversiteden mi tanışıyorsunuz?"

"Aynen. 21 bu arada ben de. Hangi bölümdesin üniversitede?"

İşte bu şekilde devam etti konuşmalarımız. Genellikle ikimiz konuştuk, Ekin telefonunun ekranını izledi, Begüm Baran ile flörtleşmeye çalıştı falan.

Deniz'le konuşurken çaktırmadan -en azından çabam bu yöndeydi- Ekin'i izliyordum. Ekin'in çakmadığına emindim zira beni görmüyordu bile ancak Deniz'in bana bakışları da bir o kadar anladığını söylüyordu.

Bir süre sonra Baran Begüm'den kurtulmak içim masadan kalktı ve bara yürüdü, tabii Begüm de peşinden. Deniz de dans etmek için kalktığını söyledi ancak ben alttan alttan farklı bir neden seziyordum.

Deniz de kalkınca masasa yalnızca ikimiz kalmıştık. Telefonunu cebine soktu Ekin pes edercesine. Ardından bana döndü.

Nihayet yanında oturduğumu fark edebildi.

"Birinden mesaj mı bekliyorsun?" Ona bakmadan, bardağımın sapıyla oynarken söylemiştim bunu. Cümlemdeki ima alenen ortadaydı amcak söylemeseydim gerçekten de çatlardım.

"Yoo." dedi. Bir yandan da yüzüme bakmaya çalışıyordu. Yan gözle görebiliyordum. İşini daha fazla zorlaştırmayarak ona döndüm. "Peki, öyle olsun bakalım." Burukça güldüm. Aslında bana hiçbir şey vaat etmemişti ki. Neyeydi bu öfkem?

Önümdeki birayı yudumladıktan sonra tekrar döndüm ona ve bakışmaya devam ettik. İçerideki loş ve neredeyse karanlık ortama rağmen bile seçebilmiştim gözlerinin nereye baktığını. Heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi oldu bir an. Beni öpecek miydi yoksa?

Gözlerini dudaklarımdan çekmeden bana doğru biraz daha yaklaştı. Biraz daha ve biraz daha... Dudaklarımızın birleşmesine saniyeler kala -ki bunu ne kadar istediğimi tahmin bile edemezsiniz- kafama dank etti. Ben o değilim.

Kalbimin var gücüyle engel olmaya çalıştığı şeyi yaparak beynimi dinledim ve göğsünden kavrayarak sertçe geriye ittim onu. Bunu beklemediğini güçlü gövdesinin rağmen geriye doğru sendelemesinden ve en önemlisi de gözlerinden anlamıştım.

Hiçbir şey söylemedi, şok içinde kalmıştı. Sandalyemi hırsla geriye doğru iterek ayağa kalktım. "Ben sen değilim Ekin! Buğra'nın sana yaptığını senin de bana yapmana izin vermem."

Elim ayağıma dolanmış bir şekilde cebimden cüzdanımı çıkarıp masaya bir ellilik bıraktıktan sonra hızla oradan ayrıldım. İyiden iyiye sarhoş olmuş olan Baran'ı kolundan sürükleyerek çıkışa götürdüm. Yanan yüzüme soğuk hava çarptığında ilk an irkilmiştim.

Dizlerim titremesine rağmen sarhoş arkadaşımın bana yaslanabilmesi için dik durdum. Gözlerime yaşlar dolarken Baran'a baktım ve bu hâline neden olan şeyin aşk acısından olmaması için içten içe dua ettim.

~~~

evelyn bu bölümü neden beğendi? çünkü kaos var

umarım beğenmişsinizdir öptüm muah♡

catastrophic // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin