24

2.3K 162 22
                                    

*önceki bölümü atlamayın
bir de yorum yaparsanız çok sevinirim


aynı günün devamı

Ekin'in arabayı park etmesiyle arka kapının açıldığını duydum. Baran arabadan inmişti. Gergince terleyen avuç içlerimi pantolonuma sildim. Evet biraz fazla gerilmiş olabilirim. Herhâlde ebeveynlerimle tanıştıracak olsam kalp krizi falan geçirecektim.

Kemerini çözüp arabadan inmeye yeltenen Ekin'i kolundan tutarak durdurdum. "Hazır mısın?"

"Aşkım biraz abartmıyor musun?"

Bana aşkım demesiyle bir an bütün dikkatim dağıldı ve tam olarak mal oldum ama çok vakit geçmeden dağılan dikkatimi toplamayı başarabilmiştim. "Hayır abartmıyorum. Sana milyon tane falan soru soracaklar. Gerçekten hazır hissetmiyorsan şu an Baran'ı burada bırakıp kaçabiliriz."

Söylediklerimi hissetmişçesine camımı tıklatıp dudaklarını hadi diyerek oynatan Baran'a işaret parmağımı göstererek 1 dakika beklemesini söyledim.

"Cidden abartıyorsun. Sorun çıkmayacağına eminim." Eh, ben pek emin değildim. Özellikle de Bera abi adına hiç emin değildim.

İkimiz de indikten sonra arabanın önünden dolanarak bana elini uzattı. Gülümseyerek bekletmeden uzattığı elini tuttum. Biz önde, Baran arkada binaya girdik. Arkamı dçnüp baktığımda telefonuyla uğraştığını gördüm. Zaten bu ara hiç kullanamadığı kadar kullanıyordu o telefonunu. Şeyda ile çok sık mesajlaşmazlardı aslında, buluşurlardı genellikle.

Belki sınavlardan dolayı buluşamamışlardır.

Mantıklı konuşmayı başaran iç sesime kafamı salladım ve asansöre bindik. Ekin ve ben yani. Baran 7 katı yürüyerek çıkacaktı. Zaten asansör kullanmazdı genellikle.

Asansörden inip 27 numaralı daireye doğru yürüdük. Kapıyı çalmadan önce Baran'ın yanımıza gelmesini bekledik. Ayak seslerinden yaptığım çıkarımlara göre bir alt katımızdaydı. Son basamakları da çıkıp yanımıza geldiğinde hâlâ telefonuyla oynuyordu. Göz devirip kapıyı çaldım. Kapıyı coşkuyla açan Çağan abi olmuştu. "Hoş geldiniz!"

Onun gibi gülümsedim ben de. "Hoş bulduk!" Kapının önünde kısa bir selamlaşma içindeyken Bera abi de geldi ve hep birlikte oturma odasına geçtik.

Güzelce hazırlanmış yemek masasını görünce bir an koltuğa mı yoksa masaya mı geçsem bilemedim. Neyse ki Bera abi'nin yönlendirmesiyle koltuklara oturduk. "Çağan çorbanın üstüne dökeceği sosu yaktı, şimdi baştan hazırlıyor. Biraz beklememiz gerekebilir."

Hepimiz omaylarcasına kafa sallarken Bera abi gülümsemesini bozmayarak Ekin'e döndü. "Ekin'di, değil mi? Göksel senden çok bahsetti."

Sanırım klişe kusacağım.

"Evet, ve Çağan içerde olduğuna göre bu seni Bera yapıyor değil mi? Memnun oldum."

"Ben de. Kaç yaşındasın?"

"21." Aklına soracak başka bir şey gelmemiş olacak ki bir sessizlik oluştu. Telefonundan kafasını 1 saniye olsun kaldırmayan Baran da hiç yardımcı olmuyordu doğrusu. Kucağımdaki kırlenti kafasına fırlatıp dikkatini çektim. "Gözün bozulacak akşama kadar telefona bakmaktan." Eliyle saçını yokladıktan sonra bana orta parmağını çıkarıp telefonuyla uğraşmaya devam etti. Terbiyesiz şey.

"Yemek hazır, masaya gelebilirsiniz." Çağan abi elinde porselen bir tencereyle içeri girmişti. Hepimiz sofraya geçince çorbaları servis ettiler. İnanılmaz lezzetli olmuştu. Böyle yemek yapabilecek miydim acaba ben de bir gün?

"Ne okuyorsun Ekin?" İlk soru Çağan abiden gelmişti.

"Psikoloji okuyorum."

"Nerede?"

"Ege Üniversitesi."

Konuşmanın devamı da böyle sıkıcı sorular ve cevaplardan oluştu işte. Anlatacak çok bir şey yok yani. Tabi bir ara Baran'ın telefonunu elinden çekip almam dışında. Masada bile biriyle yazışmasına sinirlenip elime aldım telefonu ama tabii ki konuşmaları falan okumadım. Ancak Baran'ın yüzündeki dehşet ifadesini görünce bir an içimden keşke ekranı kapatmasaydım dediğimi inkar edemem.

Yemek bitince tabağım ile bardağımı mutfağa götürdüm ve salona döndüm. Sıkıcı muhabbetler yemek masasından orta sehpaya taşınmıştı.

2,5 saat sonra

"Tarabya'ya karşılık Caddebostan, Mecidiyeköy ve Beşiktaş diyorum." diyerek elimdeki tapuları gösterdim. Baran da karşılık olarak orta parmağını gösterdi. "Ben de sana 'nah' diyorum kardeşim." Monopoly oynuyorduk, anlamışsınızdır. Ve Baran da bir miktar rekabetçiydi doğrusu.

Ekin mızmızlandı. Takım olarak oynuyorduk çünkü ikimiz. "E tamam ama Yeniköy bizde, tek başına Tarabya bir boka yaramayacak."

"Bana ne abi. O tapuyu vereyim, sonra oraya otel dikip geleni iflas ettirin. Ketçap mayonez de olsun mu?" Gözlerimi devirdim. Görünüşe bakılırsa Çağan abi de aynı fikirdeydi. "Sakın verme orayı Baran." Onaylarcasına göz kırptı.

"Tamam, bir uzlaşmaya varamadığımıza göre devam edelim. Sıra kimdeydi?"

"Sende." diyerek cevapladı Ekin Bera abiyi.

Bera abi zarı attı. Çıkan bölgeye piyonunu yürütürken Baran'ın sırıtışı artıyordu. "Etiler mi? Şaka mı amına koyayım ya?"

Ben de sırıttım. İflas etmesi muhtemeldi. Uzanıp karşımdaki Baran'a 'çak' işareti yaptım.

Bankacı olma görevini üstlenmiş olan Çağan abi elindeki Bera abinin oyundaki banka kartını cihaza takıp ne kadar parası olduğuna baktıktan sonra sırayla Bera abinin tüm tapularının arkasına baktı ve sayıları topladı. Hepimiz heyecanla onu izliyorduk. Etiler'e otel dikmiş olan Allahsız Baran'a 12 milyon ödemesi gerekiyordu.

Heyecanlı birkaç dakikanın sonunda Çağan abinin ağzından Baran'ı kahkahalara boğan, Bera abinin ise sinirle kalkıp küfrederek koltuğa geçmesine neden olan o cümle döküldü. "Bebeğim bütün arsalarına ipotek yaptırsan da bu parayı ödeyemiyorsun.

Bera abi oyundan çıktı ve daha sonra sırasıyla Ekin ve ben, ardından da Çağan abi iflas etti. İkimizi de Levent-Etiler-Bebek üçlüsü iflas ettirmişti.

Oyun bitince Baran hepimizin ona borçlandığı 100'er liraları aldıktan sonra saatine baktı. "Oo çok geç olmuş. Bana müsaade."

Kelimeleriyle eş zamanlı olarak ben de saatime baktım. "Saat 9 buçuk."

"Uykum geldi ne yapayım?" Sonra koltuktaki telefonunu crbine sokup ayağa kalkmak üzere olan Bera abiyi durdurdu. "Sakın kalkmayın. Hadi iyi eğlenceler size. Hoşça kalın." Ve salondan çıktı. Birkaç dakika sonra dış kapının sesini duymuştuk.

Acele etmese de olurdu, biz de birazdan kalkardık zaten. Yine de daha sonra Çağan abinin hazırladığı kahvelerimizle birlikte bir süre daha sohbet ettik.

~~~

beğendiyseniz oy verin lütfen

bu kadar

hadi bbb

catastrophic // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin