Beklediği o gün gelip çatmıştı tatil için valizini hazırlıyordu 2 saat sonra yola çıkacaklardı. Valizin fermuarını kapattıktan sonra yatağının üstünden yere indirdi ama ağırlığından dolayı zor olmuştu fazla şeyleri çıkardıktan sonra sırt çantasını hazırlamaya başladı gerekli malzemelerini de çantaya koydu ama güneş şapkasını bulamıyordu dolabının her köşesine baktı ama bulamadı çekmecede olduğunu düşünerek çekmeceleri aramaya başladı çekmecenin gözünde en uçtaki kutuyu gördü içine hüzün çökmüştü kutuyu nazikçe eline aldı ve yere oturdu kutuyu açtıktan sonra gördüğü fotoğraflarla yanağından süzülen gözyaşlarına engel olamadı çünkü o fotoğraflar en kıymetli varlığı birtanecik abisine aitti. Abisinin adı Selim'di Simay ile aralarında üç yaş vardı yedi yıl önce çok yakın bir akrabalarının düğününde kaza kurşunu ile ağır yaralanarak hayatını kaybetmişti Simay abisinin öldüğünü o öldükten 1 yıl sonra öğrendi ama Gülfem hanım ve İsmail bey çok zor günler yaşamıştı özelliklede İsmail bey çünkü oğlu kucağında ölmüştü ve hiç birşey yapamamıştı. Simay o zamanlar küçük olduğu için abisine dair pek fazla şey hatırlamıyordu hatırladıklarıda çok güzel anılardı onun abisiyle geçirdiği her an onun için çok güzeldi ve çok özeldi birbirlerini o kadar çok seviyorlardıki Simay geceleri korktuğu zaman anne babasının değil abisinin yanına giderdi Simay ın oyun arkadaşı sığındığı limanı kısaca herşeyiydi ama sorumsuz insanlar yüzünden eksik bırakılmıştı. O günden sonra Gülfem hanım ve İsmail bey simayla daha çok ilgilenmeye başladılar. Simay ise çok zor toparlanmıştı gerçi toparlanabildiğinden pek de emin değildi. Baktıktan sonra abisinin fotoğrafını öptü ve nazikçe kutuya koydu anne ve babasından sonra abisinden geriye kalan tek şeydi bu fotoğraflar. Gözünü sildi ve çekmeceyi kapattı alt çekmeceyi açtı ve şapkasını gördü ordan alarak çantasına koydu artık tatil için herşey hazırdı .
Yorulmuş bir şekilde oh çekerek kendini yatağına bıraktı valiz hazırlamak tatilin en sevmediği kısmıydı sanırım. Ama o kısmı başarıyla geçmişti. Çantasını ve valizini kapının yanına bırakarak su içmeye gitti hava fazla sıcaktı susamıştı. Suyunu içtikten sonra gözlerini kontrol etmek için lavaboya gitti gözleri kızarmamıştı buna sevinmişti. Anne ve babasınında hazır olduğunu gördükten sonra ayakkabılarını giydi ve eşyalarını alarak aşağı indi. Eşyalarını bagaja koyduktan sonra arka kapıyı açarak koltuğa oturdu. Anne ve babasıda arabaya bindi ve yola çıktılar.
Radyodan gelen hafif müzik sesi uykusunu getirmişti camdan dışarıyı izlerken uyuyakalmış gözlerini açtığında Muğla ya gelmiş olduklarını gördü acıkmıştı babannesinin yemeklerini yemek için sabırsızlanıyordu.
İsmail bey eve yaklaştığı sırada korna çalmaya başladı.Babannesi Suzan hanım ve dedesi Murat bey kapıya çıktılar torununu, gelinini ve oğlunu gördüğü için çok mutlu olmuşlardı hemen arkalarında Simay ın amcasının eşi Elif hanım da ikiz kızları mine ve gökçe ile koşar gibi karşılamaya geldi. Çok güzel karşılanmışlardı odaya yerleştikten sonra oturma odasına geçti bayağı kalabalıktı çok güzel bir sohbet vardı " acaba amcam işten ne zaman gelir " diye düşünürken kapının zili çaldı ve içeriye amcası Yunus bey geldi o gelir gelmez evin marifetli hanımları hemen sofrayı kurdu ve kalabalık muhteşem bir aile sohbeti eşliğinde yemeğe başladılar.Sabah olmuştu üç kuzen günü dışarda geçirmek için öğlen yemeğinden sonra muğlayı gezmeye çıktılar gezmekten ayakları ağrımıştı ama çok eğlenmişti günün hiç bitmemesini isterdi ama ertesi gün Trabzona gitmek için yola çıkacaklardı. Güzel bir günü güzel bir sohbet ile kapatmışlardı yarın Simay için uzun ve yorucu bir gün olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanetin İzleri
ChickLitSimay aynı liseden aşık olduğu Yusufunda ona aşık olduğunu sanıyordu oysaki gerçekler bambaşkaydı... Mahvolan bir hayat yaşadıklarıyla ayakta kalmaya çalışan genç bir kız tam mutlu oluyorken yaşanılan olaylar beklenmedik gelişmeler hepsi bu kitapta.