Bölüm 1

17 6 0
                                    

Sevgi nedir?
Sözlükte; insanın bir şeye karşı duyduğu yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten içsel duygu. Sevme duygusu.

Kulağa güzel geliyor değil mi? Yakın ilgi, bağlılık, sevme duygusu...
Peki soruyorum size daha önce sevgi duygusunu tatmamış bir insana bunu nasıl anlatırsınız? Daha önce hiç sevmemiş bir insana sevgiyi nasıl anlatırsınız sevginin kutsal bir güç olduğunu nasıl anlatırsınız?...şimdi içinizden geçiriyorsunuzdur kesin
"ya hocam sende ne boş yaptın sevgiyi anlatmakta ne var"...değil mi?.
İşte o iş o kadar kolay değil. Sevgiyi tatmamış bir insana sevginin nasıl bir şey olduğunu o kişiyi sevmeden o duyguları ona hissettirmeden anlatamazsınız, bu aynı bir bebeğe limonu yalatmadan önce ekşiyi anlatmak gibidir boş gelir kulağa anlamaz taa ki o limonu ona yalatana kadar işte o zaman anlar ekşi neymiş nasıl hissettirirmiş insanın içinde ne hisler uyandırırmış. Kısacası sevgi kelimelerle anlatılmaz... burayala kalple anlatılır ve sevgiyi anlatmak sizin kalbinizde sevgi hepimizin kalbinde bir yerlerde ve onu oradan çıkarmakta sizin elinizde.
Beni dinlediğiniz için teşekkürler gençler umarım tekrar sevgi dolu kalplerinizle birlikte görüşebiliriz hoşçakalın sağlıcakla kalın.

Ve yayın kesildi...

Kulaklarımda yankılanan sözlerle elimdeki eski radyoya dalmış bir şekilde ayakta elimde sarı toz bezi ile ne kadar dikildim bilmiyorum Derya amcanın yüksek tok sesiyle irkilerek kendime gelmiştim.

"Ne oldu? Radyoyu mu kapattın?" nemli gözlerimi kırpıştırarak eğik başımı kaldırdım elimdeki radyoyu silerek eski, kestane ağacından yapılmış konsolun üzerine koydum.

"Ha? Yok yok Derya amcam yayın kesildi yeni bir kanal bulurum şimdi" hızlıca yeni bir kanal bulduğumda radyodan yükselen rahatsız edici cızırtılı ses gitmiş yerini Nükhet Duru'nun Melankoli adlı şarkısı almıştı.

Elimdeki sarı toz bezi ile aynalı konsoldaki bibloları silerken önümdeki aynadan bana bakan Derya amca gür sesi ile konuştu.

"Güzel kızım bırakta oraları bize şöyle sade bir türk kahvesi yap karşılıklı içelim uzun zamandır konuşamadık seninle" dediğinde son bibloyu siliyordum.

"Tamam Derya amcam şunu sileyim hemen yaparım kahve" başını salladı

"Balkonda bekliyorum" diyerek elektrikli tekerlekli sandalyesini çalıştırarak İzmir'in sadece akşamları meltem meltem esen güzel kokulu serin yaz rüzgarının tadını çıkarmak adına balkona çıktı.

Sildiğim bibloyu geri yerine koyup elimdeki sarı bezi küçük banyoya bıraktıktan sonra kahve yapmak için mutfağa ilerledim, küçük mutfakta üstte duran dolaplardan birini açarak içinden kahveyi çıkardım sürekli kullandığım için tezgahın üstünde duran cezveyi de ocağın üstüne koyup suyu ve kahveyi ayarladıktan sonra fincanları hazırlayarak kahvenin pişmesi için beklemeye koyuldum.
Tüm evi saran taze kahve kokusu günün
yorgunluğunu alıp götürmüştü bile.
Kabarıp köpüren kahveyi cezvelere boşaltıp yanlarına birer tane Derya amcanın da sevdiği elmalı tarçınlı kurabiyelerden koyarak salondaki balkona ilerledim.

"Kahveler hazır" balkonda yanına ilerleyip kahvesini önüne bıraktığımda derin bir nefes aldı

"Mis gibi kokuyor ellerine sağlık güzel kızım benim"

"Afiyet olsun" elimdeki diğer fincanı masaya bırakıp iki adımda içeriye girip bir şal aldıktan sonra geri balkona döndüm

"Üşütmeni istemeyiz değil mi?" şalı sırtına bıraktığımda huysuz bir şekilde mırıldandı

"Peh ne üşütmesi koskoca eski generalim ben bu havalar bana sökmez" dediğinde kaşlarım bilmişlikle havalandı

"Eski...generalliğin Derya amca. 30 yıl önceydi onlar artık tonton bir dedesin unutma" diyerek karşısına geçip oturduğumda bana çatık kaşlarla huysuz bir şekilde bakıyordu

selenophileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin