0 - eskiden bir galaksi, şimdi ise üç artı bir ev

1K 64 55
                                    


Aslında her şey güzeldi, gerçekten. Küfrederek okula gitmelerim, sinir krizi geçirmeme ramak kala galaksi teyzenin bana terlik atmaları, Jongdae'nin yanımda inatla şarkı söylemeleri, Chanyeol'un, sen olayı bilmiyorsuuun diyerek yaptığı tüm pislikleri tek nefeste bana anlatması falan filan...

Ancak zerre şikayetim yoktu. Dedikodular, dedikoducular her an dibimizdeydi, ki bu bile bir süre sonra daha da çekilebilir hale gelmişti, her ne kadar gerçekten sınırları zorlayıcı olsalar da. Başkaları tarafından dinlenmem, koridorlarda mafya edasıyla yürümelerim, insanları tek bir bakışla susturabilecek kadar megicıl bir insan olmam bunların hepsi çok güzeldi. Bazen vururdu bazı şeyler, tak tak can acıtırdı ama yine de iyiydi be.

Sonra bir gün bir şeyler değişti. İstemesen de değişen onca şeyin karşısında değersiz bir yırtık forma olsan dahi bu döngüye ve tüm değişen şeylere ayak uydurmak zorundaydın. Ancak öyle yapamadım. İnsanlar, ah o tuhaf yaratıklar varya, beni ciddi anlamda yerle bir etmeye devam etti. Ama ben zorunda değildim ki, istersem kendim olurdum, istemezsem de dünyadaki tüm insanları delirtebilecek kapasitede ultra fiçumestik bir insan olurdum.

Hah işte, tam burada bir sorun karşımıza pat patlanıyor anında. Ne kadar, ben kendim olacağım desem de başımdaki siyah yılan, yok şekerim, diyor sonra pat pat yumruk atıyor bana, tıpkı diğerleri gibi. Tüm bu yumruklar bitince hiçbir şey olmamış gibi devam etmek istiyorum, hiçbir şeyde sorumlu tutulmamış gibi ama o siyah yılan gerçekten de beni ne kadar çığırsam da bırakmıyor. Dibimde, tanrının belası her anda dibimde.

Okul gazetesinde olan ve tüm insanların nefret ettiği -Satürn'deki üç bacaklı örümcek olan Chanyeol bey harici- Byun Baekhyun'un bir sözü vardır, "insan bir kez rezil oldu mu, her vakit onun acısını yaşar içinde." Sözü kimse fazla anlamlı bulmasa da bu olanları ve fiçumestik bir insan olamamamı en güzel böyle özetleyebilirdik, yani sanırım...

Her şey Dünya isimli gezgenden silinmek istediğim bir günde başladı. Öyle iğrenç bir sıcak vardı ki, küfretsem havada buhar olup gidecek türdeydi. Sadece o da değil, tüm bedenim az biraz zaman sonra fiuuu diye havaya uçup tüm dersleri gökyüzünden HD kalitede dinleyecek derecedeydi ne yazık ki. Nihayetinde gün biraz hızlı geçiyor olmalı ki, iki nefes alamadan öğle tenefüsünü bulmuştuk. Başta Chanyeol ve Jongdae oynaklık yaparak fazlaca sinirimi bozsa da Sehun yani bizim Venüs'ün Belediye Başkanı üçümüzü de alarak sadece kendisine ait olan dedikodu mekanlarından birine tıkıştırıvermişti. O sıcakta yapamadığımız kadar dedikoduyu yapıp, delirdikten tam biraz sonra zilin, heheyt yavrular herhalde o kadar uzun süreceğimi düşünmediniz, der gibi çalmasıyla koşa koşa sınıfa ilerlerken, -oturduğumuz mekan sebebiyle tam futbol sahasının içinden geçmemiz gerekiyordu- futbol takım kaptanı bay kara yılan Kim Jongin'in de düşesi gelmişti. İşte orada her şeyden masum olan ben yani çöl örümceğinin, üstüne düşen kara yılan ile ezilmesine -daha çok sonsuz yolculuğa uğurlanmasına- ve bu kara yılanın beni teşekkür mahiyetinde yanağımı o gün ve ondan sonraki günlerde şapır şupur öpmesine neden olmuştu.

Beyefendinin de her öptükten sonra önüme sunduğu neden de, herkes benim öpmemi ister ama sen hayatımı kurtardığın için farklısın, demesiydi. Kendi çapında ve egosunda bu şekil teşekkür edebiliyormuş beyefendi.

Söylenenlere göre de eğer kara yılan düşerken orada olmasaydım, fena bir şekilde sakatlanabilirmiş. Gerçi olan bana olmuştu da, bu konuya girmek çok istemiyorum.

İşte o günden sonra insanlara onu sevmesin diye en çirkin yanını gösteren sütlü kivi Byun Baekhyun'un bizi her yere atmasıyla tüm okul tarafından shiplenmeye, hatta tüm fujoshilerin bizi oradan buradan ellerindeki telefonlarıyla gizli gizli çekmesine neden olmuştu. Yani kısaca tüm lise hayatım bu şekilde paaat diye ölüvermişti.

İşin daha da kötü yanı ise bu bizim galaksi teyzeye yani Shavonne -yurt müdürüdür kendileri- kadar gitmiş ve hepimize verdiği takma isimleri -Venüs belediye başkanı, çöl örümceği falan- başkalarına vermek için geri almıştı. Dediğine göre içimizden birinin sevdiceği olursa verdiği isimlerin hepsini geri almak için yemin etmiş, çünkü aşk tarzı şeyleri kabul etmediği yurdunda eğer olur da birimiz aşık olursa kıskanırmış yani içine kapanma ve diyeceği tüm olumsuz kelimeleri yutma şekli buymuş. Hiç söylemez ama bizi çocuklarıymış gibi sever, hatta bir dakika bile geç kalınca fazlaca endişelenir kendisi. Bu yüzden galaksi teyzeyi ne kadar insanlardan nefret etsem de çokca seviyordum.

Tüm takma isimleri geri aldıktan sonra bize, bu yurt da eskiden bir galaksiydi, şimdi üç artı bir ev diyerek trip atmıştı kendileri. Chanyeol onun normale bir ya da iki günde döneceğini söylüyordu, gerçekten öyle olur mu bilemiyorum ancak bu saçma hayatta ne olursa olsun yaşadığım şu dört tuhaf adamın değişmesine katlanamazdım. Aile diyemem, ancak eğer olur da dönme hızına uğrarsam, yanımda kalacak olan tek kişiler onlar olduğu ve yanında kalacak olan tek kişi ben olduğum için evrenim diyebilirim.

Onlar, siz, biz, hatta gecenin geç saatlerinde bağıra bağıra sokaklarda dolanan Charlie amca yani hepimiz, benim evrenimdi. Sadece önceden galaksi olan bizler, şimdi üç odası bir salonu olan bir ev oluverdik, ne daha fazlası, ne de daha azı...

Şimdi bir yolculukta, galaksi teyze ile siyah yılanları yok etmekteyiz efendim.

Peki ya siz, siz bizim yolculuğumuzda yanımızda olacak mısınız?

● ● ● ●

Herkes bir yerde kafayı yemek üzereyken buralara minnak bir şey fırlatmasam olmazmış gibime geliyor. Normalde bölüm biriktireceğim hah, diye yollamayacaktım ancak durduramıyorum ki kendimi. İnsan istese de istemese de pat diye atıveriyor hikayeyi kapınıza.

Siler miyim yoksa kalır mı onu bilemem, finali görmemiz benim açımdan pek mümkün değil, malum durup durup siliyorum papatya bahçelerimi.

Ama yine de en mutsuz, en kederli anımda en tuhaf espirilerimle, burada, kapınızda olurum umarım. Hepimizin yoğun hayat temposundan sıkılarak, stres atması gereken bir yer aradığı zaten apaçık ortada, bizimki de burası olsun istedim.

O zaman daha güzel, daha güneşli bir günde, tekrar burada; bu yolda buluşalım, iyi günler diliyorum.

çıkmaz yolların uykulu yolcuları // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin