8 - iyi geceleri yoktu charlie amcanın

163 22 9
                                    


Babam daima eskiyi özler. Bunun nedeni o eskiyi hatırlayınca içine konan kuşlar mıydı bilmiyorum ama çocukluğunu benim çocukluğumdan daha fazla severdi, bunu her şeyden daha iyi biliyordum işte. Bir amcası varmış mesela. Kafası hiçbir zaman ayık olamamış. Onu anlatır sürekli. Yenildiği bir oyunda bile yenmiş gibi dans etmelerini, sürekli küfretmesini, ailesinin ona ettiği onca kötülükten sonra bile ailesine olan aşkını. Ben bebekken gidivermiş bir anda, kendisine iyi bakmadığı için. Sonu zaten hep böyle biter hikayelerin, der babam bu konu açıldıkça. Önemli olan o sonu ne kadar uzatabildiğin. Bazen uzatmalara kalmadan maç bitebiliyor ya, hep bundan korkmak gerekliymiş. Çünkü hikayeler ne kadar uzun olursa, o yayınevi o kadar çabuk kabul edermiş hikayeleri. Hayat camiasında geçerliymiş böyle şeyler. Bir kural gibi yani.

Öte yandan babamın amcası ben daha bebekken beni, parçam, diye severmiş. Bazen fena bir şekilde o kadar genç yaşta gitmesinin haddini sormak istiyorum bu yüzden. Hayatımda kimsenin beni sevmediği kadar ince sevmesi çok dokunuyor. Ki kendisinin hatrımda bulunan bir anısı bile yok, bu nedenle oturup buraya binlerce kelime dökemem. Yaralayan, fena koyan bir şey bu. İşte babam ne zaman isterse o zaman gelir bunları bize anlatıp dururdu. Ona göre eskiler her zaman şimdiden daha iyi olduğu için şimdiyi ve şimdiki bizi pek sevemez. Başta bu yüzden onu çok fazla suçlasam da zamanla anladım onun aslında neden eskiyi bu kadar özlediğini. Dünya her zaman pis bir yer ancak büyümeye başlayan bir insan asla bir saniye önceki kadar masum olamıyordu. Büyüme evresi aslında bedenin gelişmesinden çok bu evrene karşı açılma ve bir fark ediş evresiydi. Babam eskiyi değil, masumluğunu özlüyordu. Çünkü insanlar, kendilerinden çalınanları başkalarından da çalmak istemekten, afedersiniz, bir boka yaramıyordu. Üzücüdür ki bu galakside gelişen tek şey teknolojiden ibaretti. Bunu geliştiren ve gelişmesini izleyen insanlar ise sadece laf etmekten fazlasına girişemezdi. Ortada çoktan ölmüş bir insanlığın var olma haberi onlarda sadece, bak ben de şunu yaşadım tabii olur, yorumlarıyla örtülüyordu. Düzelmek isteyen insanlar da var olsalar da, hepsi elbet bir gün bir kağıtta yok oluyor nasıl olsa. Doğum ve ölüm tarihleri... Ne kısa bir zaman dilimi ama!

Ve evren ahalisi, aslında kimsenin ölmemesi fikri de buradan geliyor. Elinizden kayan insanlar son nefeslerini verdikleri an onların yokluğuna alışma sürecine giren bizler çok şeyi kaçırıyoruz. Ölen o son nefesini veren insanlar değil. Ölen bizleriz! Her geçen gün tekrar tekrar ölmeye devam eden de bizleriz.

Ve o gün öğle vakti gecenin iki buçuğunda yemek götürdüğüm Charlie amcayı düşünürken ölmeye devam ediyordum işte. Chanyeol Baekhyun'u seven kızı bekliyordu koca beyzbol sahasında. Onu durdurmak için kırk takla atmış olmamız bir yana, çocuğu yemekle bile kandıramamıştık. Üstelik kandıramadığımız şeylerin içinde Jongdae'nin kimya ve fizik derslerinde sadece ona kopya vermeyi teklif etmesi bile vardı.

Satürn'ün üç bacaklı örümceği çok fazla sinirliydi ama. Sinirlenince onu durduramazdık. Sadece Baekhyun durdurabilirdi ancak onun da bu işe yanaşabileceği ihtimali, benim kutup örümceğini öpme ihtimalimin ve yan galaksi profesörünün evrenin mafyasına çıkma teklifi etme ihtimalinin toplamından çok daha düşüktü. Baekhyun'a Chanyeol ile alakalı herhangi bir şey söylerseniz oradan koşa koşa uzaklaşırdı. Hatta bir keresinde okul gazetesinde haber yapması için birileri ona Chanyeol hakkında birkaç şey atınca, o kişiyi rüşvet teklif ederek bu kararından vazgeçirmiş. Tuhaf adam... tıpkı o yiyip durduğu süt ve kiviye benziyor. Süt ve kivi... bu daha tuhaf.

"Biraz beklettim sanırım." Dedi Baekhyun sahaya giriş yaparken. Hepimizin kafası ona doğru dönerken, Chanyeol'un elinde galaksi teyzeden çaldığı oyuncu bıçağına bakmıştı gülerek. "Chayeol, Chanyeol, Chanyeol..." tanrıdan sabır dilenir gibi havaya baktığında anın etkisiyle ben de havaya bakmıştım. Baktığım yerde utanmadan duran güneşin gözlerimi kamaştırmasından başka bir şey olmamıştı. Küfrettim.

çıkmaz yolların uykulu yolcuları // kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin