Odamda ki ışığın hafif loşluğu beni mayıştırırken, elimdeki defterı bir kenara bıraktım. Düşüncelerim mı ağır geliyordu yoksa yorgun muydum bilmiyorum. Kafamda sanki bir ağırlık vardı veya saçım ıslak oturduğum içinde kendimi kötü hissediyor olabilirdim. İçimde anlamsız bir sıkıntı vardı ve buna yamayacak bir bahane bulamıyordum. Kendi kalıplarım arasında boğuluyordum ve bir cümle bile y azamıyordum.
Yemek yemenin bana iyi geleceğini düşündüğümden, mutfağa doğru yöneldim. Kendime hazırlayacak pratik bişeyler düşünüyordum ve en sonunda sandviç yapmaya karar verdim.
"Hey rosié napıyorsun bu saatte?" Uykulu sesiyle konuşup boş bakışlarla bana bakan Lisa'ya baktım. Büyük ihtimalle uykusunu bölmüştü ve tuvalete falan gidiyordu. Havaya dikilmiş kahkülleri modumu yükseltirken gülümseyerek onu cevapladım. "Yemek hazırlıyorum, bişeyler yemek ister misin?" Kafasını sağa sola salladı, dolaptan bir su bardağı çıkarıdıktan sonra mutfak tezgahına oturup bardağa doldurduğu suyu yavaşça yudumlarken bana dolu ve bos gözlerle bakmaya başladı. Bu bakışı biliyordum. Elimdeki sandviçten bir ısırık aldım ve "Haydi söyle ne söyleyeceksen, konuşmamız gereken şeyler var bakışı bu." dedim. Lisa gülümsedi. Düşünceli gözüküyordu. "Şey.. yemeğini ye istersen, sonra konuşalım ne dersin?"Elimdeki sandviçi tezgaha koydum. Lisanın karşısına geçtim ve kararlı bakışlarla "Seni dinliyorum Lisa-shii" dedim. Lisa yine gülümsedi. Elleriyle kahküllerini düzeltirken derin bir nefes aldı. "Az önce Jisoo Unnie aradı. Yarın Taehyung'un..." Duyduğum isimle birlikte oturduğum mutfak sandalyesinden kalktım. "Pekala Lisa gerisini dinlemek istemiyorum iyi geceler." hızla ve panikle mutfaktan çıkarken çarptığım dizim umrumda bile değildi. Lisa koşarak yanıma geldi ve kolumdan tuttu. "Rose sadece dinle yalvarırım, söz veriyorum bir daha konuşmayacağım onunla ilgili. Tıpkı daha önce yaptığım gibi."
Dolu gözlerimle Lalisaya baktım. "Hiçbişey duymak istemiyorum. İsmini bile duymak istemiyorum." Onun ismini duymak bile gözlerimi dolduruyorken, nasıl olurdu onun hakkında konuşmak? Terleyen ellerimi üzerime sildim. " Bu sefer kaçma Rosé lütfen." Derin bir nefes aldım. Kafamı salladım. Lisa elimden tutarken, salona geçtik ve koltuğa oturduk. "Hemen konuya gireceğim. Yarın Taehyung'un doğum günüymüş. Jin Hyung Jisoo unnieyi çağırmış. Onunda ordan haberi olmuş. Gerçi ben..." bakışlarını yere indirdi. "Senin bunu bildiğini biliyordum. Bak Rosié tam 3 sene geçti. 3 senedir senden kimse bir haber alamadı. Tabi biz hariç . Bize bile son bir senedir tamamen döndün. Yaşayan bir ölüydün. Bak herşeyi atlattın, artık son noktayı koyma zamanı. " Gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. Titreyen ellerimi daha çok sıktı Lisa. Desteğini hissediyordum. Derin bir nefes daha aldım.Kırgınlığım, geçmişim omuzlarıma tekrar yük olurken kendimi sakinleştirmeye çalıştım. "Artık geri dönmeni istiyoruz. Hepimiz. Jisoo unnie, Jennie unnie, ben, Hoseok, Chaenyeol, hepimiz Rosé. Güçlü olduğunu biliyorum. Ama artık senin her gece ağlamanı istemiyorum." Bakışlarını bana çevirdi. Göz yaşlarımı ellerimle silerken Lisa'ya baktım. "Her gece Taehyungla olan resimlerinize bakmanı istemiyorum, acı çekmeni, yıpranmanı istemiyorum Rosé." Işıkların açılmasıyla bakışlarımızı salonun girişine yönelttik. Gözleri dolu dolu bize bakan Jennie unnie derin bir nefes aldı ve yavaş adımlarla koltuğun diğer tarafına ierleyip oturdu. Tek elini sırtıma koyarken yavaşça sırtımı sıvazlamaya başladı. Her zamanki o otoriter ve sakinleştirici ses tonuyla "Bak canım, 3 sene geçti. Sen her gün Taehyung'un sana inanmaması yükünün altında ezilirk-" ellerimle kulağımı kapattım. Olduğum yerde sallanmaya başladım zihnim hiçbiseyi hatırlamak istemiyordu. Biranda herşey çok fazla geldi.Hiçbişey duymak istemiyordum. Göz yaşlarımı kontrol edememeye başlarken ayağa kalktım. Birkaç adım attıktan sonra bulduğum yere diz çöktüm. Kendime hakim olmaya çalışıyordum. Ellerim titriyordu. Kulağımda sadece bir ses vardı. Aklımda sadece bir yüz. Sıkmaktan acıyan avuç içlerimde sadece bir kişinin ellerinin sıcaklığını hissetmek istiyordum. Bugün kaçıncı olduğunu hatırlamadığım derin bir nefes daha aldım. Kızlar yanıma geldiler. Bana sımsıkı sarıldıklarında, biraz daha iyi hissediyordum.
Beni kaç saat sakinleştirmeye çalıştılar bilmiyordum. Kendime tekrar gelmeye başladığımda Jisoo unnie ve Chaenyeol bize gelmişlerdi. Jisoo unnie elime papatya çayı tutuştururken "Al bakalım sakinleştirir." dedi gülümseyerek. Çayı aldım ve yavaşça yudumlamaya başladım. Herkes bana bakıyordu evde sessiz bir ortam hakimdi. Bu halime alışkın olduklarını bildiğim için sessizce önüme bakıyordum. Çaydan bir yudum daha alıp fincanı önümdeki masaya bıraktım. "Pekala, ne dediyseniz haklısınız, yani sanırım."
Hemen yanımda oturan Chaenyeol bana hızla dönerken şaşkın bakışlarını göstermekten kaçınmıyordu. "Ben geri döneceğim. 3 sene sonra. Herşeye rağmen" İçimden bir dilek tuttum. O an öylesine, bir dilek tuttum. Artık acı çekmek istemiyorum. Ve bunun için ne gerekiyorsa yapacağım. Çünkü ben Kim Taehyung'u kaybetmemek için aklımı kaybediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌌AURORA🌌 -vrosé•
Fanfic"Ben geri döneceğim. 3 sene sonra. Herşeye rağmen" İçimden bir dilek tuttum. O an öylesine, bir dilek tuttum. Artık acı çekmek istemiyorum. Ve bunun için ne gerekiyorsa yapacağım. Çünkü ben Kim Taehyung'u kaybetmemek için aklımı kaybediyordum. #vr...