Önümde duran odunlara boş boş bakıyordum. Pekala J-hope hyunglar ile kampa gelmiştik, herkese bir görev verilmişti ve ateş yakmam gerekiyordu. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim ve odunları dizerken söylenmeye başladım.
"Yoongi hyunglar ne zaman gelecek? Her işi biz yapıyoruz. Ben ne anlarım ateş yakmaktan ya"
Chanyeol elimdeki odunları nazikçe alıp dizmeme yardım etmiş, sonrada anlayamadığım şekilde kolayca ateşi yakmıştı. Son olaydan sonra aramızı düzeltmiştik.
"Teşekkürler oppa~~" ellerimi yanaklarima koyarak aegyo yapmıştım. Chanyeol yüzünü buruşturarak "kes şunu" diye mırıldanmıştı. Güldüm. Aegyodan nefret ederdi.
"J-hope hyung çadırı kurmama yardım eder misin?"
Jisoo Unnie'nin ricası ile J-hope hyung ben ve Jisoo unnie çadırı kurmaya başladık.
"Kamp yapacağız ama hava biraz soğuk. Yanınıza hırka aldınız mi?" dedi J-hope hyung yatakları şişirirken.
"Ben almadım" diye mırıldandım.
"Ben Jimin ile konuştum. Onlar getirecekler fazladan." Jennie unnie saçlarımı okşarken gülümsedim.
"Bayılıyorum senin anne şefkatine."
Sıcak itirafım karşısında yanağıma bir öpücük kondurup işine geri dönmüştü.
Kendi çadırlarımızı kurduktan sonra sandalyelere oturmuş sohbet ediyorduk. Yoongi hyunglar hala gelmemişti ve J-hope hyung belli etmese bile sinirlenmiş ve üzülmüştü. Üstelik telefonlarımıza cevap vermiyorlardı. Omzuma yavaşca başını yasladı ve derince iç çekti. "Sen herşeyin en iyisini hak ediyorsun hyung. Onlar olmasa bile biz buranın tadını çıkaralım hm?" gülümsedi. "Eskiye dönmen beni çok mutlu ediyor Rosié" dediğinde kıkırdadım.
Yattığı çadırdan rengi bembeyaz olarak çıkan Lalisaya bakışlarımızı çevirdik.
"Iyi misin?" Chanyeol hyung yanına gidip koluna girmişti. Lisayı araba tutmuştu ve gelir gelmez kurduğumuz çadıra yatıp biraz dinlenmesini istemiştik. Lisa elleriyle okey işareti yaparken "daha iyiyim" demiş ve yanımıza oturmuştu. Kadro tamamen tamamlandığında sohbet etmeye devam etmişik.Birkaç dakika sonra kamp alanına gelen araba sesiyle birlikte, geldiklerini anlamıştım. "Geldiler galiba" dedim oturduğum sandalyeden yavaşça kalkarken. "Hah! Gelmeselerdi. Zaten gidiyorduk." J-hope hyung ellerini önünde birleştirirken sitem ediyordu. Haklıydı. Araba kamp yerine geldiğinde Jennie Unnie gülümseyerek karşılamaya giderken "pozitif olun okey?" demişti ve hepimiz kafa sallamak ile yetinmiştik. Tek tek arabadan inmeye başladıklarında Taehyung'un geldiğini gördüm ve tepkisiz kalmaya devam ettim. Chanyeol elimi sıktığında gülümsedim ve elimi geri çektim. Kısaca destek olmaya çalışıyordu ama desteğe ihtiyacım yoktu. Bazı şeyleri aşmıştım. Ya da aştığımı düşünüyordum.
Yoongi hyung elindekileri yere bıraktıktan sonra koşarak J-hope hyungun yanına gelmiş ve sıkıca sarılmıştı. Başta ona sinirli olan J-hope hyungun siniri gecmiş o da kollarını Yoongi hyunga dolamıştı. Gülümsedim. J-hope hyung vazgeçmemişti aşkından. Uğraşmıştı ve başarmıştı. Derince iç çektim. Taehyunga bakışlarımı çevirdim. Sessizce önüne bakıyordu. Ne bekliyordum ki? Göz göze gelmeyi falan mı?
"Neden bu kadar geç kaldınız? Gelmeyeceginizi düşündük."
Jungkook sorduğum soruya kıkırdamış ve bakışlarını arabaya çevirmişti. Hepimiz ona döndüğümüzde yavaşça arabaya doğru ilerledi ve arabanın arka kısmını açtı.
"Sonunda açtınız gerizekalı bir an bizi unuttun sandım."
"Ya! Jin! Biz geldik diye bağırmamız gerekiyordu böyle konuşmamıştık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌌AURORA🌌 -vrosé•
Fanfic"Ben geri döneceğim. 3 sene sonra. Herşeye rağmen" İçimden bir dilek tuttum. O an öylesine, bir dilek tuttum. Artık acı çekmek istemiyorum. Ve bunun için ne gerekiyorsa yapacağım. Çünkü ben Kim Taehyung'u kaybetmemek için aklımı kaybediyordum. #vr...