~Ay Taşı~

353 44 39
                                    

sanem'den

yine bir "O"nsuz gün daha..
yine gelmeyeceğini bildiğim bir beklentide olan ben ve tüm umutlarım, ama nafile gelmeyecek, gelemeyecek...

Elisa'nın sesi kulaklarıma doldu bir anda, ağlıyor ve 'anne' diye bağırıyordu.

"bebeğim, ne oldu?"
"Anee, babamı istiyovum" ağzından çıkan her kelime beni mahvediyordu, diyemezdimki, artık senin baban yok, benimde gözlerim dolmuştu, daha zar zor konuşan küçücük kızımız ile bir başımızaydık..

(açabilirseniz açın arkadan)

elisayı uyutup, ne zamandır yazamadığım defterimin başına geçtim,

"Hayat ne kadar da şaşırtıcı!, bir gün gelir tüm sevdiğiniz şeyleri alır elinizden, acımasızca, sormadan bir anda...
geri getiremeyeceğiniz şeyler gittimi elinizden bir kere, işte sonrası yoktur,
şimdi sana haykıríyorum ey tüm benliğim,
Neden beni bırakıp gittin, eşini ve çocuğunu bir başına, çaresiz bıraktın, neden?! sen dayanırdın ne pahasına olursa olsun, beni, bizi bırakmazdım şimdi arkanda onca gözü yaşlı insan, hepside senin için, bak ne kadar da sevenin var sevgilim...

Gözlerini özledim bakmaya doyamadığım,
saçlarını özledim kokusuna doyamadığım,
saçlarının her bir telindeki, her bir tonunu özledim be adam,
dudaklarını özledim  her zaman huzur dolu olan,
kocaman kollarınla beni kanatların altına almanı özledim..

Leyla'dan

O günden sonra ne sane'mi görebiliyoduk, ne de emre'yi. evet ben bile emreyi göremiyordum, ikiside mahvolmuştu, sanem kendinde değildi, tek dayanağı elisaydı, emre ise buradan uzaklaşıp kafasını dinlemeye gitti, hüma hanım ve aziz baba, onlar baya kötü oldu ama sırf bizler için güçlü duruyorlar, ve ya öyle yapmaya çalışıyorlar, deren ceycey  deniz, hepsi çok çok üzgün, babam ve Annem, can'ı ne kadar sevdiklerini bir kez daha anladım, ya böyle, ben ise destek olmam gerekiyordu, ne yapacağımı bilmiyordum ama yapmalıydım.

flashback

herkes ameliyattaki can'ı bekliyordu, toplamda 4 saatin sonunda doktor ameliyathane'den çıktı, hiç de mutlu görünmüyordu.

"Başınız sağolsun..."

buradan sonra feryat eden hüma hanım ile annem'mi söyleyeyim yere çökmüş olan aziz babayımı, yoksa ameliyathaneye bakakalmış hiçbir tepki vermeyen emreyimi, ben ve babam da sadece ağlîyorduk, kurtulacaktı, bizim kafamızda...

Ama sanem, uyanıp bu olanları duyunca asıl ona ne olacaktı bilemiyorduk

-

aradan 2 ay geçmişti ve sanem sağlığına kavuşmuştu, bu süre boyunca hiçbir şey söylemedik, hep yoğun bakımda diye yalanlıyorduk, kimsenin mezarda demeye cesareti yoktu, sanemin taburcu olacağı gün gelmişti, öncelikle elisayla koklaştı, öptü doyasıya, sonra o gülen ve merak dolu gözlerle can'ı sordu, daha doğrusu görmek istediğini söyledi, o anda hepimiz sustuk, sanemim kocaman gülümsemesi yerini o telaşlı bakışa bırakmıştı.

hüma hanım saneme sarıldı ve ağlayarak fısıldadı " O artık seni yukardan izleyecek" ...

aynı anda yere çömeldiler, sanem bağıra bağıra ağlıyordu, sonra kalkıp heryeri yıkmaya başladı, kimse onu durduramıyordu,

"Can beni bırakmaz, abla, anne can beni bîrakmaz ölmedi o yaşıyo ölmedi...."
ağlamak ve bağırmaktan dolayı kısılan son sesiyle bunları söyledi ve yere yığıldı,

Flasback Son.

"anne hadi sanemin yanına gidelim"
"kimseyi istemiyoki yavrum" o sırada babam da katıldı
"evet yavrum, yalnız kalsın, güzel kızım psikolojisi alt üst oldu, ne yapacağımızı şaşırdık bizde" en sonunda ikiside derin bir iç çekti
ve aklıma gelen ikinci fikrimi de sunmaya karar verdim

"madem yalnız kalmaya ihtiyacı var elisayı alalım bir iki geceliğine, kafasını dinlesin"
"o olur bak" dedi babam
"aynen, gidelim alalım o zaman" dedi annem de ve kalkıp yola koyulduk,

gelmiştik, ve kapıyı yavaşca tıkladık, kapıyı ağlamaktan gòzleri şişmiş, bakımsız kaldığı çok belli olan bir sanem vardı, tükenmişti sanki hepimiz sus pustuk, en sonunda sanem içeriye davet etti,

"annemm, bak sana yemek getirdim koyuyorum mutfağa"
"sağol annecim" dedi sanem kısık bir sesle,
"otursanıza"
babam, " biz direk torunumuzu alıp gidelim"
"elisayımı, nedenki"
"bir iki gün kafa dinle ablacım, hem özledikde, hadi verde gidelim"
"abla bilemedimki, şimdi sorun çıkartır, beni ister"
"ya birşey olmaz"

derken elisa paytak paytak geldi,
"birtanem, anneanne ve teyzeyle gitmek istermisin, ama ben olmayacağım?"
"ımmm, ebet isyeyim"
sanem içerden bir çanta hazırlayıp bize verdi, elisayı iyice tembihledi ve zar zorda olsa yolladı
-

Sanem'den
aslında bu biraz iyi de olmuştu, sessiz bir ortam bana iyi gelirdi, tabiki kızım benin herşeyimdi, ama bazen bunada ihtiyaç vardı,

bende canla her zaman yaptığımız gibi battaniye altında acıklı bir film açtım ve izlemeye başladım.

2 saat sonra

birden gözlerimi açtım, ve uyuyakalmıştım, rûyamda canı görmem beni baya etkilemişti, uykuma devam etmek için odaya çıktım, zaten saat de geç olmuştu, ve kendimi uykuya bıraktım,

(Bomba geliyor dikkatti okuyun)

ertesi sabah

Gözlerimi açtığımda saat 9.28'di, yataktan kalkıp lavaboya gidecektimki ayağımın altımda birşey hissettim, biraz canımı yakmıştı, hemen ayağımı çekip baktığımda

Beyaz bir taş gördüm, beyaz ve pürüzsüz, ay gibi...

ama nasıl olabilirdi, bu canın taşıydı evet evet! bu oydu siyah ve beyaz taştan bir tanesi! hemen elime alıp incelemeye başladım, dün burada böyle bir taş yoktu, nereden geldi peki bu diye düşünmeden edemedim.

"Neler oluyor? peki bu taş neden bir anda buraya geldi?!"

selağmm,
eee bölüm nasıl, ben beğendim, biraz duygulandım yazarken arkada tuğkan çalıyordu😂 bu arada oy vermeyi unutmayın

şaşırdınızmı?
iyi tatiller şimdiden💫

sınır = 30 vote

Artemis Ve Albartos⚡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin