özel"

10K 968 382
                                    

bu satırlar içinde her zaman mavi olanlara, özel.

"erva, odasına bakmak istediğinden emin misin?"

başımı salladım kararlılıkla. eğer şimdi kabul etmezsem, eğer şimdi içeri girmezsem bir daha girecek cesaret bulamazdım kendimde.

"evet yeşim anne, girmek istiyorum."

ona anne diyişime karşın gülümsedi. bir annem olmadığını biliyordu, bir ailem olmadığını da. ama ne olursa olsun bana hep anne şefkati vermişti.

odasına giriş yaptığım ilk anda gözlerim doldu. burası hala o kokuyordu. o burdaydı hep.

çünkü burası hala anılarımız kokuyordu.

ardından kapıyı kapattım ve çalışma masasına doğru ilerledim. onun odasına ilk girdiğim zaman ki gibiydi. her yerde benim fotoğraflarım vardı. ikimizin beraber fotoğraflarını koymasını istemiştim ama reddetmişti. biraz kırılsamda bana şöyle demişti;

"sen her zaman en güzelsin. tek başına. benim kalbimde ikimizin yeri yok, sadece senin var. ben kalbimi içinde sen olduğun için seviyorum."

dudaklarımı birbirine bastırdım ve boğazımda ki yumruyu oturttum. şimdi değil, şimdi olmaz. o hisseder, ağladığımı hisseder.

çalışma masasında ki resimlere bakmayı bırakıp giysi dolabına doğru yönlendirdim adımlarımı. açtığımda gözüme ilk çarpan şey kenarda kıyafetlerin üzerinde duran kutu oldu.

kutuyu aldığımda kilitli olduğunu gördüm. üzerinde bir not yapıştırılmıştı.

"bu kutu sadece delibal'a aittir.."

kalbim titredi.
aldığım her nefes titredi içimde.

bana aldığı küçük anahtar şeklinde ki kolyeyi çıkardım ve kutunun kilidini açmaya çalıştım.
başardım da. kutuyu alıp yatağının üzerine oturdum.

çok korkuyordum anılardan, yaşanmışlıklardan,
ve asla yaşanmayacak olanlardan. kutuyu açtığımda ilk olarak ona doğum gününde aldığım pusula şeklinde ki saat çarptı gözüme.

gülümseyip elime aldım ve açtım onu. içerisinde yine benim fotoğrafım vardı. ve katlanmış yine küçük bir not.

"benim her saatim, her zamanım ve her yönüm de sensin."

içime kısık bir nefes çektim ve saati yatağın üzerine koyup içerisindekileri incelemeye devam ettim. bir gül kurusu buldum. sonra üzerinde yarım ay şekli olan bir yüzük, küçük bir fener, ayıcık şekilli bir anahtarlık ve sonsuzluk işareti olan deri bir bileklik buldum.

en son dibinde ise bir mektup. üzerinde adım yazan bir mektup. üzerinde sevgili olmadan önceki günün tarihi olan bir mektup. ellerim titreye titreye aldım o mektubu.

ve okumaya başladım.

"sevgili delibal,

sen gelmeden önce sevgi nedir bilmezdim. sadece küçük bir çocuğun annesine olan sevgisi vardı içimde. öyle masum ve öylesine eski..

sen geldin bahar geldi, sen geldin eskimiş sokaklarım bile yeşerdi, sen geldin kaybolmuş bana bir yol gösterdin..

ve sen geldin ben kalbimi hissettim.

varlığını unuttuğum, sadece kan pompalamak için orda olan bir organı hissettim ben seninle. canımda can buldum sayende.

çok kitap okurdum, içine kapanık bir çocukluk geçirmiştim ve kalbinde sadece kitaplarla annesini taşıyan bir çocuğun dünyasını değiştirdin sen.

bildiğim tüm kitaplar sen oldun. bildiğim tüm şarkılar sen oldun, seni anlatır oldu. baktığım her şeyde senden bir parça gördüm, kendimde seni gördüm.

tüm bitik halim bile seni düşünmeme engel değildi ilk zamanlar; yani yanımda sen yokken bile senle düşüp senle kalkar, senle uyuyup senle uyanırdım. ben hep seni yaşardım.

her geçen gün gittikçe sana daha da kapıldığımın, o mavi okyanus gözlerinde daha da dibe battığımın farkındaydım. gülüşün o okyanuslarda deprem etkisi yaratıyor ve direk olarak dalgası kalbime vuruyordu.

ömrümün neşesi, öyle güzel gülünmez.
öyle güzel bakılmaz, öyle güzel olunmaz.

dayanamıyorum sanırım. bu depremleri ben artık okyanusun dibinde değil, kıyısında; seninle el ele bir şekilde dinlemek istiyorum. dalga vurulan kalbimi dinle istiyorum. ellerinde cenneti hissetmek istiyorum.

eğer olurda beni kabul etmezsen de sana bu mektubu vereceğim. çünkü ben sesli bir şekilde değil de, yazılarda daha iyi ifade ederim kendimi. hele senin yanında dilim lal olur benim, konuşamam.

umarım kabul edersin beni. umarım o okyanuslarına bir gün doya doya bakarım, boğularak değilde kıyısında yüzerek.

ve sevgilim emin ol beni kabul etmesende ben seni hep seveceğim.

sevgilerle,
kalbine zincirler vurduğun adam,
almir."

içimde daha fazla tutamadığım hıçkırıklarımı sesli bir şekilde bıraktım.

ben bu yükü kaldıramazdım.
ben onun yokluğuna dayanamazdım.
ben bir daha asla onu unutmayacaktım.

ve biliyordum ki kimse beni onun gibi sevemeyecekti.

-
içime bir öküz oturdu. sabah kalktığım ilk an dedim ki "son dans'a özel bölüm yazmalıyım." ve böyle bir şey çıktı ortaya.

onları tekrar anmak güzeldi.

umarım sizinde hoşunuza gitmiştir.

son dans | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin