Acı ,genç kızın hissettiği sadece acıydı. Düşündü insanlar neden bu kadar cani diye düşündü. Neden bunca insan mutluluğu hak ederken neden mutsuz olabiliyorlar. İnsanların acı çekmesi neden bu kadar hoşlarına gidiyorki. Genç kız her gün yaptığı gibi peluş bebeğiyle konuşmaya devam etti.
" söylesene şeker neden bana sürekli bunu yapıyorlar neden sürekli acıyı ben çekiyorum.. Ya Eren neden Eren bu acıyı bana defalarca yaşatıyor "
Peluş bebeği sessizce onu dinliyordu. Onu dışarıdan gören deli zannediyordu. Ama Lisra bu konuşulanları pek umursamıyordu. Onun bir önceliği vardı sevgilisi Eren..Eren onun herşeyiydi. Canı, kanı, hayatı, ömrü. Onu 2 sene önce tanımıştı. Diğer aşklar gibi çarpışarak falan değil onların iki küçük çocuktan doğmuştu aşkları. Eren daha 10 yaşındayken taşınmıştı mahallelerine, ilk başta kimse ona yanaşmazken Lisra her defasında ona yaklaşmak istedi. Başarmıştıda, çok iyi arkadaş olmuşlardı. Beraber büyüyüp beraber eğlenmiştiler. Aradan uzun yıllar geçti ve Lisra ona aşık olduğunu fark etti. 14 yaşında ona aşık olmuştu. Bunu söyliyemezdi. Eren onu kardeşi olarak görüyordu. Daha doğrusu Lisra öyle sanıyordu. 15 yaşında sevgilisinin doğum gününde birbirlerine açılan bu gençler sevgili olmuşlardı. Mahalle Lisra ve Eren aşkıyla dedikodu kazanına dönmüştü. Bazıları onlar daha çocuk desede bazıları gülerek geçiştirmişti.ama birbirlerinden asla kopmadılar. Ufak tartışmalar yaşasalarda. Bırakmadılar birbirlerini.
Koca 2 sene geçmişti Lisra 17 yaşına bastığında nerden bilebilirdi başına gelecekleri. Nerden bilebilirdi sevgilisinin onu terk edeceğini. Eren 18 yaşında olmasına rağmen çoğu insandan olgun doğru karar veren bir insandı. Onu terk etmeyeceğini sandı ama yanıldı. Bir kız için 2 senelerini yakmıştı Eren.
Lisra hızla gözyaşlarını silerek peluş bebeğini tekrar yatağın üstüne koydu.
Yataktan kalkmak en son istiyeceği şeylerden bir tanesiydi belkide. Ama yapmalıydı kendine gelmeliydi. Sonsuza kadar onun yasını süremezdi.Paytak adımlarla yatağından kalkıp odasında bulunan banyoya gitti. Lavabonun aynasından kendisine bakınca bir süre yutkunamadı. Bu Lisra olamazdı. Bu 1 hafta içinde çok değişmişti. Göz altları morarmış. Göz kapakları şişmiş. Burnunun ucu kıpkırmızıydı. Musluğu açıp avucuna soğuk suyun temas etmesini bekledi.soğuk su vucuduna temas edince rahatlamıştı. İçi kor alevlerde yanarken soğuk suyun içini söndürmesini bekledi bir süre. Usulca gözlerini kapattı Lisra. Anın tadını çıkarmayı bekledi. Kapattığı gibi hızla açtı gözlerini. Ne zaman gözlerini kapatsa Erenle yaptığı anılar geliyordu aklına. Gözlerinin dolmasını engelliyemedi. Musluktan akan suyu son hızla kapatıp banyodan çıktı. Düşünmek istemedi. Unutmak istedi. Giysi dolabına giderek kot bir pantol ve uzun bir kazak giynip odasında bulunan makyaj masasının yanına çoktan oturmuştu. Fazla abartmadan gözdeki morlukları kapatmak için hafif pudralar sürdü.
Makyajını bitirince odada çalan telefonun sesini dinledi bir süre. Onu kim arıyorsa açmak istemedi. Boş boş aynaya baktı bir süre Lisra. Sonra baktı telefon susacakmış gibi değil. Ayağı kalkıp komidinin üstünden aldı telefonu ve kimin aradığına bakmadan açtı." Ece bak havamda değilim. Bugün seninle buluşamam"
"benim Eren"
Erenmi.. Lisranın bir anda kalbi tekledi. Onu aramıştı. Lisrayı aramıştı. İçinden sevinç dansını yapmaya başlamıştı. Belki diye düşündü. Belki pişman oldu o yüzden aradı.
" efendim Eren, bir şeymi oldu"
" ben şey diycektim Lisra.. Senin bana aldığın tüm hediyeleri geri vermek istiyorum.. Malum biz ayrıldık bende kalması doğru değil."
Lisra şok içinde öyle telefonun başında kalmıştı. Ne demişti az önce sevdiği adam. Hediyeleri gerimi vercekti. Bitirmişti yani. Her şey için çok geç dedi içinden Lisra defalarca. Ağlamak istedi. Bağıra çağıra ağlamak istedi. Ama sustu, sessizliğine gömüldü.
" onları çöpe atabilirsin artık Eren.. Artık benim içinde bir değeri kalmadı"
Daha cevap veremeden yüzüne çoktan kapanmıştı telefon Eren'in. Lisra tekrar içindeki çığlıklara engel olmadı. Gözlerinden çokdan akmaya başlayan yaşlar az önce yaptığı o makyajı akıp beraberinde götürmüştü. Neden dedi içinden defalarca. Neden bitirdi. Artık beni sevmiyormu acaba dedi. Ayağı kalkıp dolabını açıp içindeki siyah kutuyu çıkardı dışarı. Kapağını açıp içindeki her şeyi yatağa döktü. Resimler, oyuncaklar, yenmemiş çikolatalar, kolyeler, çiçekler ve bir çok şey. Gözlerinden akan yaşı hırsla sildi. Hepsini tekrar kutuya doldurdu ve kutuyu alarak hırsla bahçeye çıktı. Annesi Lisrayı hırslı şekilde bahçeye çıkmasını görünce oda peşinden çıkmıştı. Kutuyu son hırsla duvara doğru fırlatan Lisra hızla bahçedeki alet kulubesine girip benzin bidonunu ve çakmağı eline alarak tekrar kutunun başına geldi. Annesi Lisranın naptığını görünce durup bekledi. İzin verdi her şeyi yakıp kül etmesine. Belki acısı geçer die tahmin etti.
Lisra göz yaşları içinde benzin bidonunu açıp kutunun üstüne bolca döktü. Bidonda benzin kalmayana kadar hepsini hemde. Bidonu bir köşeye fırlatarak çakmağı ateşledi. Birazdan her şey bitecek dedi Lisra. Anılarla birlikte bu hediyelerde kalbimde yanıp kül olacak dedi. Çakmağı bırakmasıyla kutu çokdan alevler içinde yanmaya başlamıştı bile. Havaya çıkan kara sis dumanı bile onu etkilemeden acımasızca yanan kutuya baktı. Gençliği acıları sevinçleri hepsi bu kutudaydı. Ama artık yoktu. Arkasını döndüğünde kapıya yaslanmış onu izleyen annesiyle kısa bir korku yaşasada belli etmedi. Usul usul annesinin yanına yaklaşıp sımsıkı sarıldı ona.
" Anne çok canım yanıyor.. Geçmiycekmiş gibi hissediyorum.. Anne nolur bişe yap, sen bunca zaman her yarama merhem sürerdin bunada sür Anne"
Annesi sessiz kalmayı tercih etmişti Lisrada biliyordu bunun için bir merhem olmadığını. Kızının içi yanarken annenin elinden bir şey gelmedi. Annesi sustu Lisra susmadı. Annesi bile artık napacağını şaşırmıştı. Erene bu kadar çok aşık olduğunu bilmiyordu. Usulca kızının akan gözyaşlarını sildi.
" bunun için bir merhemim yok belki kızım. Ama unutma ALLAH büyüktür. Karşına Erenden daha iyi birini çıkarır belki kuzum"
Lisra uzun bir süre annesinin yüzüne baktı. Belkide haklıdır dedi. Belkide artık kendime gelmeliyim dedi. Lisra 1 haftadır ağlarken Eren her gün sevgilisiyle gününü gün ediyordu. Belkide eski arkadaş ortamıma dönmeliyim die düşündü. Yada hayatına başka erkekler sokmalıyım dedi. Sonra olmaz diye düşündü. Daha Erenin yaptığı bu pisliği kaldıramamışken bide başka bir erkeğin ona kazık atmasına dayanamazdı.
" teşekkür ederim anne"
Annesinin içi rahatlamıştı. En azından biraz belki toparlar die düşündü. Belki tekrar hayata karşı pozitif olurdu. Annesi lisrayı kolunun altına alarak eve girmişlerdi. Mutfağa giden annesinin peşine takılmıştı Lisra. Annesi yemeğin başına geçerken Lisra sandalyeye oturup annesini izlemeye başladı. Bazı arkadaşları annesini çok kıskanırdı oldukça bakımlı ve güzel bir bayandı. Ve bir de kafa dengi. Annesi herkesle anlaşabilen biriydi. Erenle araları çok iyiydi. Aralarından su sızmazdı. Hızla kafasını sağa sola salladı. hayır Lisra dedi, yapma hatırlama şunu dedi. Önüne koyulan bir kase çorbayla düşüncelerinden sıyrıldı Lisra.
" yemeğini ye kızım 1 haftadır ağzına tek lokma girmedi."
" peki anne"
Ne diyebilirdiki başka, bu kadını kırmak istemiyordu. O bu dünyadaki tek varlığıydı.zar zor çorbadan bir kaşık almayı başarmıştı. Boğazından aşağı geçmiyordu ama. Annesi yalvaran gözlerle bakınca kıramayıp bütün kaseyi yemişti. Annesi memnun gözlerle Lisraya bakınca çok mutlu olmuştu. Bu kadın için her şeyi yaparım dedi Lisra.
" sen şimdi odana çık kızım biraz uyu dinlen."
Kafasını sallayarak annesinin yanağına bir öpücük koyup odasına çıkmıştı. Az önce giydiği pijamasını tekrar giydi yorganı kaldırarak soğun yatağın en içlerine girdi. Peluş bebeğini yani şekeri yanına alıp sımsıkı sarılmıştı ona. Artık uyumak için hazırdı. Tabi düşünceleri Lisrayı rahat bırakırsa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANIMDA KAL
ChickLitbu soğuk havaya inat hızla yürüyordu genç kız. Soğuktan her yeri buz kesilsede umursamadı. Daha hızlı yürümeye başladı. Nerdeydi oda bilmiyordu. Bildiği tek şey vardı. Yanlız olduğu. Yanlızlık ona koymuştu. Alışık değildi bu hallerine. Şuan sevgilis...