Lisra karşısında gördüğü adamla şok olmuştu. Daha dün babasını görmek için can atan Lisra sanki şuan burdan gitmesini istiyordu. Annesi onun için gözyaşı dökerken o adamın burdan gitmesini dilemişti. Ama ne çok özlemişti babasını. Lisra tek kelime edemiyordu. Babasının gelmesini beklemiyordu. Şokun etkisini hala atlatamamıştı. Ayakta o şekilde duruyordu. Babasının neden geldiğini merak ediyordu.
" Baba neden geldin"
" sizinle konuşmak istediğim bir konu var"
Lisra merak etmişti ne konuşacağını. Annesinin yanına oturdu. Gözleri bir an olsun babasından ayrılmadı.
" biliyorum ben eşşeklik ettim, sizi ailemi bırakıp gittim belkide bunu yapmamam gerekiyordu ama olan oldu. Ben 2 gün sonra Ankaraya taşınacağım. Sizinde benimle gelip hayatıma katılmanızı istiyorum"
Lisra duyduklarıyla şok olmuştu. Ne demişti babası Ankaramı, taşınmakmı. Daha bundan kaç sene önce bizi terk edip giden sanki o değilmiş gibi konuşuyordu. O kadar rahattıki. Anne Kız ne diyceklerini bilmiyorlardı. Ağızları kitlenmişti adeta. Odayı bir sessizlik kapladı. Kimseden ses çıkmıyordu. Babası Lisraya ümit dolu gözlerle bakarken, mantıklı düşünemiyordu.
Gitmelimiydi, Uzaklaşmalımıydı bilmiyordu. Ama Lisraya iyi geleceğinide biliyordu." Hakan ne diyorsun, ne Ankarası, ne gelmesi"
" dediğimi duydun Sevil, istersen sen gelme seni zorliyamam ama ben kızımın iyi yerlerde okumasını istiyorum"
konuşan bu iki ebebeyin arasında gidip geliyordu gözleri. Babasının Lisra adına kararlar alması canını çok sıkmıştı. Bende burdayım dedi içinden ama bu ikisinin arasına girmek istemedi sustu.
" bak Sevil ben kızımı alacağım ve sende benimle geliceksen gelirsin"
Lisra çok sinirlendi Annesine bu şekilde davranamazdı. Babası olabilirdi ama Lisrayı bakan Annesiydi.
" Anneme bağırma Baba, ve benim hayatımda kararlar sakın alma ben gelmiyeceğim çünkü ben burda mutluyum. Sen nere istiyorsan gidebilirsin aynı bizi ben 12 yaşındayken bıraktığın gibi"
Babasının sinirlendiğini anlıyabiliyordu ama Lisrada onun kadar sinirliydi hem utanmadan evlerine kadar gelmiş hemde annesine bağrıyordu. Annesi Lisrayı kolundan tutarak sakin olmasını diledi ama Lisra sakin olmak yerine daha çok sinirlendi hala bu adamı savunuyor diye.
" tamam Hakan geleceğiz"
"NE"
Lisranın ağzı açık kalmıştı ne demek geleceğiz ya ne demek geleceğiz. Lisra gitmek istemiyordu özellikle burda arkadaşını bırakmak istemiyordu. Lisra kafaya takmıştı gitmeyecekti, nasıl yapacağını bilmiyordu ama gitmeyecekti, gidemezdi.
" ne demek geleceğiz ya Anne sen ne dediğinin farkındamısın.. Ben hiçbir yere gitmiyorum benim burda bir düzenim var"
" Lisra sus"
" ne sus Anne ya ne sus, bu adam iki çift laf etti etkilendin diyemi böyle yap-"
Lisranın sözünü kesen şey yanağına sertçe bir tokat olmuştu. Sağ yanağı çokdan alevler içinde yanmaya başlarken içide kör alevlerde yanıyordu. Annesi ona ilk defa vurmuştu, kıyamam sana dediği kıza bu adam yüzünden vurmuştu. Gözleri dolmuştu Lisranın tek kelime bile etmiyordu, etse ne diycekti sanki.
" laflarına dikkat et Lisra o senin Baban ne olursa olsun, sorgulama ve Baban ne diyorsa yap anladınmı"
Lisraya artık bişey demek düşmezdi. Sustu gözyaşlarını akıttı sadece, içinde fırtınalar kopuyordu. Canı yanıyordu. Şu ana kadar canını yakan ne olduysa hepsini unutup sadece bu tokata odaklandı Lisra.
" şimdi odana çık ve eşyalarını hazırla Lisra 2 gün sonra Ankaraya gidiyoruz..ha bu arada arkadaşlarınlada vedalaşmayı unutma"
Lisra cümlenin devamını dinlemeden odasına uçma çıkmıştı. Kapıyı kilitleyip sessizce yere çöktü ve sabahtan beri tuttuğu gözyaşlarını akıttı. Hıçkırıklarına engel olmadan serbest bıraktı. Gitmek istemiyordu. Burda düzenli bir hayatı vardı ama mecburdu, Annesi onu bu koca İstanbulda bırakmazdı. Babası ah ona Baba demeye bile dili varmıyordu. Lisra şu zamana kadar hep gerçek bir Aile olmak istemişti Babasının onlarla birlikte kalmasını istemişti hep ama bu şekilde değildi. Bunu nasıl Eceye söylerim diye düşünüyordu. Oturduğu soğuk yerden kalkıp şekeri eline almıştı, bu sefer konuşmadı yada konuşmak istemedi sadece sımsıkı sarıldı oyuncağına. Kulağınada kulaklığını takıp listeden ilk şarkıyı açmıştı ve şansa ' emre aydın = hoşçakal' çalıyordu. Lisra gözlerini kapatıp şarkıya eşlik etmeye başladı. Sessizce fısıldayarak söylediği bu şarkı ruhunu sanki dinlendiriyordu. Şarkı bittikçe Lisra başa alıp dinliyordu. Sabaha kadar bu şarkıyı dinliyebilirim diye düşünürken yerde müzik dinlerken uyuya kalmıştı.
Sabah kulağında acıyla uyanmıştı Lisra, her yeri tutulmuştu kulağında duran kulaklıkları çıkarttı. Beli ve kulakları çok ağrıyordu. Telefonundan saate bakmak istesede telefonu kapanmıştı Lisrada duvardaki saate baktığında 08.45 olduğunu gördü. Şaşırmıştı Lisra bu saate kalkmaması gerekiyordu daha erken kalkması gereyordu. 'Aman neyse' diyerek yerden kalkıp önce telefonunu şarz'a takıp ondan sonra banyoya girdi. Bir duş güzel olabilir diye düşünerek kıyafetlerini çıkarıp sıcak suyun altına girmişti. Kasları aniden gevşeyince bu his Lisranın hoşuna gitmişti. Ne kadar süre orda kaldı bilmiyordu. Bornozunu giyinerek odasına girdi. Kıyafet dolabından bir kot pantol ve kazak çıkararak hızla üstüne kıyafetleri geçirdi.
Makyaj masasının önüne gelince saçlarını önce kurutup sonra güzelce örmüştü. Bugün okula gidip arkadaşlarıyla vedalaşması gerekiyordu. Hafifde bir makyaj yapıp montunu üstüne geçirerek telefonunuda alıp sessizce alt kata indi. Annesini görmek istemiyordu. Kapıya hızla gelip botlarını ve çantasını almıştı tam kapıdan çıkarken duyulan sesle Durmuştu Lisra." nereye gidiyorsun Lisra"
Lisra Annesine cevap dahi vermek istemiyordu. Onunla bir süre konuşmakta istemiyordu. O yüzden Annesine dönmeden konuşmaya başladı.
" okula gidiyorum"
" Lisra bak kızım dün olanlar için"
" geç kalıyorum, üzgünüm"
Diyerek Lisra hızla uzaklaştı evden. Resmen koşarak kaçmıştı evden. Ama kaldıramıyordu o tokadı, hiç hak etmemişti Lisra. Koşar adımlarla çokdan okula gelmişti Bile, şuan ders saati olduğu için dışarıda kimse yoktu. Lisra önce müdürün odasına girdi Ve işlemleri halletti. Nerdeyse 15 dakikadır müdürün odasındaydı. Sonunda çıkabilmişti. Aslında müdür sadece sorular sormuştu 'neden gidiyorsun, ne zaman geliceksin, hangi okula gideceksin, niye taşınıyorsun'
Gibi bir çok soru sormuştu ve Lisra hepsine sıkılarak yanıt vermişti.
Sınıfın kapısının önüne gelince bir kaç saniye durmuştu. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklatmıştı içeriden ' gel' sesini duyunca Lisra içeri girmişti. Sınıfta kısa bir göz gezdirince Batu Ceyda Eren ve Ecenin gözleri Lisraya dönmüştü. Ama Lisra sadece bir kişiye bakıyordu." Lisra geç kaldın, geç yerine"
" hocam bunun için gelmedim.. Ben gidiyorum Ankaraya taşınıyorum ve size veda etmek için gelmiştim"
Sınıftaki herkes şaşkınlıkla Lisrayı dinlemişti. Özellikle Batu duydukları karşısında adeta donmuştu. Neden gidiyor diye düşünüyordu. Ecenin gözleri dolmaya başlamıştı. Kardeşim dediği insan gidiyordu. Erense bu kadarmı nefret ediyor benden o yüzdenmi gidiyor diye düşündü.
" anladım Lisra, tabi arkadaşlarınla vedalaşabilirsin"
Lisra önce Eceye gidip sımsıkı sarıldı. Bu kızı çok özliycekti Ecenin ağladığını gören Lisrada dayanamayıp ağlamıştı.
" neden gidiyorsun be kızım"
" öyle olması gerekiyor Ece"
Sessizce ayrıldılar iki yakın arkadaş, Lisra Batuyada veda etmek istiyordu ama kalbi buna el vermiyordu. Onun bir sevgilisi vardı.
" hayatınızda başarılar dilerim hepinize"
Lisra daha fazla bir şey diyemeden sınıftan ağlayarak çıkmıştı. Lisranın hikayesi burda bitti dedi içinden..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANIMDA KAL
ChickLitbu soğuk havaya inat hızla yürüyordu genç kız. Soğuktan her yeri buz kesilsede umursamadı. Daha hızlı yürümeye başladı. Nerdeydi oda bilmiyordu. Bildiği tek şey vardı. Yanlız olduğu. Yanlızlık ona koymuştu. Alışık değildi bu hallerine. Şuan sevgilis...