~Part 9~

2.3K 158 21
                                    

Burada da şerefsizlik yapsam mı acaba

- Vay be Limario, seni bu kadar dertlendiren şeyi merak ettim doğrusu.

Jisoo'nun sözleri üzerine gözlerimi devirdim. Sorusunun cevabını biliyordu ama benden duymak konusunda ısrarcıydı. Gitarı bir kenara bıraktım ve gözlerimi ona diktim.

- Jisoo... Bildiğin şeyleri sormaktan ne zaman vazgeçeceksin?

- Sen anlattığın zaman.

- Ne anlatacağımı bilmiyorum.

Jisoo iç çekti ve gözlerini bana dikti. Rose uykusu geldiği için uyumaya gitmişti yani Jisoo'dan kurtuluşum yoktu. Kim Jisoo sorgusundan beni kurtarabilecek tek kişi şu anda yattığı yerde 4.rüyasını görüyor olmalıydı.

- Neden ondan nefret ettiğini söyledin?

- Çünkü gerçek bu.

- Ama seviyorsun da. Babasının hatasını kızına mı kesiyorsun? Lisa, tam olarak ne zaman mantıklı davranmayı bıraktın?

- Üstüme gelme Jisoo, her şeyin bir sebebi var. Babasından bir farkı yok, bunu inkâr ediyor ama gerçek bu. Hakkımda araştırma yapmış. Zaten başından beri beni yatağına atmak istiyordu. Yani ondan nefret etmek için kendimce sebeplerim var. Sabah yüzünü gördüğümde tekrardan olanlar aklıma gelecek. Rose yanımda olacağı için şanslı hissediyorum.

Jisoo'nun yüzünde acı bir tebessüm oluştu. Zor bir durumda olduğumu bildiğinde sessiz kalırdı. Şu anda da tam olarak onu yapıyordu.

- Lisa, sen benim kız kardeşimsin. Ne yaparsan yap seni desteklerim, sadece doğru kararı vermen yeterli. Şu anda mesleğine ara vermiş durumdasın. Yani oraya gitmek zorunda değilsin. Kimse sorgulamaz bile, ama gitmek istiyorsun değil mi?

Yüzüne baktığımda cevabını almış gibiydi. Konuşmasına devam etti.

- Gitmek istiyorsun, çünkü onu görmek istiyorsun. İlk başta onu bırakmamalıydın. Eğer dediğin gibi birilerini yatağa atmakla ilgileniyorsa çoktan ellerinden kayıp gitmiştir. Senden tek bir isteğim var. Oraya gittiğinde üzüleceğini anladığın anda Rose'nin yanına gidiyorsun. Gerisini zaten Rose halleder, tabii yarım akıllı sevgilime pek güvendiğim söylenemez.

- Tamam. Söz veriyorum kendimi üzmeyeceğim. Ayrıca benim hayatımda aşka yer yok. O yüzden endişelenmene de gerek yok.

Jisoo onaylamayan şekilde kafasını sallayıp ayağa kalktı. Bana iyi geceler dedikten sonra eve girdi. Ben de duvarlar üstüme geleceği için bahçedeki hamağa doğru yol aldım. Hamağa yatar yatmaz uykuya dalmam, sabah Rose'nin üstüme oturması ile sonuçlanmıştı.

- Lalisa Manoban, hemen kalkıyorsun ve hazırlanıyorsun. İkimiz de hâlâ daha dünkü kıyafetleri giyiyoruz ve sadece 5 dakikamız var.

- Sana da günaydın Chaeyoung. Üstümüzü değiştirmek yerine 5 dakika daha uyuyabiliriz bence.

Rose durum değerlendirmesi yapmaya başladı. Üstümüzdekilerin yeterince şık olduğuna karar verdiğini bana sarılıp gözlerini kapattığında anlamıştım. 5 dakika sonra Jisoo'nun ikimizi de düşürmesi ile uyanmıştık.

- Sapık karı, sevgilimden uzak dur demekten yoruldum artık. Geç kalacaksınız. Hadi işinize gidin, sizinle uğraşmaktan sıkıldım.

Jisoo'nun dediğine gülerken ayağa kalkıp Rose'yi de kaldırdım. İkimiz de üstümüzü düzeltip Jisoo'ya sarıldıktan sonra arabaya bindik. Rose'nin babası iki tane koruma göndermişti çünkü ben sadece kağıt üzerinde korumaydım, yani herhangi bir etkim olmayacaktı. Yol boyunca Rose'yle birbirimize sapıkça şakalar yaptık. Jisoo yanımızda olsaydı şu an cenazelerimiz yolculuk ediyor olurdu. Bunu Rose'ye de söylediğimde kahkaha atmıştı. Sonunda toplantının olacağı binaya geldiğimizde kendimi hazırladım. Rose elimi tutup her şeyin iyi olacağına dair uzun nutuğunu çekti. Arabadan indiğimiz gibi hızlıca binaya yöneldik. İçeriye girdiğimizde çok kalabalık olduğunu gördük, bu yüzden Rose boş bir yere gidip biraz nefes almak istedi. Sonunda bir yer bulabildiğimizde duvara yaslanıp gözlerini bana dikti. Ne var anlamında kafamı salladığımda duvarı işaret etti. Ben de duvara yaslandığımda başını omzuma koydu. Bir şey anlatacağını anlamıştım, çünkü ne zaman böyle yapsa bir şeyler anlatırdı. Gündelik kaygılarını anlattığı konuşması bittiğinde gözlerimi kısarak ona baktım. Rose ise gözlerini büyütüp omzuma vurduğunda kahkahamı engelleyemedim. O da kıkırdayıp "Kötü bir arkadaşsın." dedi. Dinlemediğimi anlamıştı, bu yüzden trip atmaya başladı. Gülümseyip gözlerimi etrafta gezdirdiğimde gördüğüm şeyle gülümsemem soldu. Jennie Kim beni izliyordu.

Kitabın varlığını unutmuşum

Bodyguard | JenniexLisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin